.....Ey tarih, yazma bizi...!

H1 Hani 1975 Ağustosunda Uğur MUMCU' nun çağrı adlı bir şiiri vardı. " Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler mum ışığında bitirirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük.  Dövüldük.  Vurulduk. Asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi... " O,  Denizleri, Turan Emeksizleri, Mahirleri, Kaypakkayaları, sokak ortalarında öldürülen yüzlerce devrimciyi, Onlara işkence edenleri, yargılayanları, öldürenleri, asanları, demokrasi ve bağımsızlık düşmanlarını dizelerine döküyor, kim için, niye öldürüldüklerini anlatmak için sesleniyordu halkına... Şimdi ben yukarıdaki dizelerle  başlayan bu şiiri biraz tahrif ederek yakarmak istiyorum tarihe. Önce emperyalizmin orta doğu savaşına sokmak istediler bizi. Teskere çıkarmaya kalktılar meclisten. ABD askerleri işgal etsinler diye Irak'ı , topraklarımızı açmak istediler. Olmadı, askerlerimizi de göndermeye kalktılar. Karşı çıkanlar oldu, çıkaramadılar teskereyi. Yaz ey tarih bu halk dik durmuştu... Milyonlar öldü, öldürüldü bu savaşta. Döndüler içimize, o teskereye karşı çıkanlara, Askerlere, bilim insanlarına, aydınlara saldırmaya başladılar işbirlikçileri. Vatan haini ilan edildiler, casus diye, darbeci diye yaftaladılar önce, İtibarsızlaştırmaya çalıştılar, Düzmece mahkemelerde yargıladılar. On'larca  yıl verdiler kimisine, kimisine müebbet. Yazma, ey tarih bu utanç vesikalarını... Kurumlarımızı, kimliklerimizi, on'larca yıllık birikimlerimizi yok ettiler, Gençliğe , üniversitelere, sendikalara saldırmaya başladılar, Gazetelere ve gazetecilere, yazarlara, sanatçılara saldırmaya başladılar. Bu seferde bunlarla doldurdular zindanları, İşten attılar, attırdılar, İleri demokrasi söylemleriyle. Utandık ey tarih, yazma bunları... İş kazalarında kırıldık on'larca, sonra yüz'lerle, Kader dediler, alın yazısı dediler. Her biri yüz yirmi kilodan aşağı çekmeyen, sakalı göbeğinde mollalar saldılar üzerimize, Acımızı hafifletsinler, öfkemizi törpülesinler diye, Şehit olduğumuz martavallarını anlattılar, elleri şiş göbeklerinin üstünde. Utan ey tarih, yazma bunları... Ülkemin bir bölümünde yok oldu devlet, Açılım, saçılım diye gözden çıkarıldı milyon'lar, İkbal uğruna sonu belirsiz pazarlıklar yapıldı, Akiller piyasa eylediler gerdan kırarak.                                                                                                   Gencecik ve aydınlık beyinlerimizi yıkamaya kalktılar. Analar ağlamasın yalanlarıyla dağladıkları  yüreklerden bin yıllık kardeşliği sildiler, Tek vatan, tek bayrak, tek millet nutukları atarak. Aldandık ey tarih, yazma bunları... Biz bir taraftan bombalarken ülkemizin bir bölümünü, Yok ederken tarihi, doğayı ve kardeşliği, Çuval geçirdiler "müttefiklerimiz" başımıza. "Sıfır sorun" masalları eşliğinde komşusuz bir ülke yapıldık. Libya'yı, Mısır' ı, Ürdün'ü, Suriye'yi karıştırdık,kan gölüne çevirdik  "Eş Başkanlığımız" marifetiyle. Askerlerimizi, mühendislerimizi,şoförlerimizi esir verdik önce, Topraklarımız işgal edilip, Diplomatlarımız rehin alındı, beslediklerimizce. Aymadık ey tarih, yazma bunları... " Bağımsızlık Mustafa Kemal'den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kanımızı döktük sokaklara. Korkmadan öldük ey halkım unutma bizi... Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi,unutma bizi, unutma bizi..." Diyebildiğimiz zaman yaz ey tarih, utandırma bizi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhammet Hayri Arşivi