BALYOZUN SAPI ELİNDE KALDI...

H1 Haşmetli'nin savcılığını yaptığı ve ASRIN davası diye tanımladığı süreç yeni bir evreye girdi.Konu ile ilgili birçok yazı yazıldı, yorumlar yapıldı. Eleştirenler ve destek verenler oldu. En net açıklanan hükümet adına Hüseyin Çelik'ten geldi. "Balyoz eylem planı bal gibi bir darbe teşebbüsüdür". Bir yığın askerin, sivilin yargılandığı davalar sonunda yargıtayca verilen onama (oy birliğiyle) kararların ardından başvurulan Anayasa mahkemesince oy birliği ile verilen "hak ihlali" kararının ardından tahliyeler Ülkemiz insanını büyük bir bölümünce sevinçle karşılandı. İçerde tutulan subaylar ve generaller topluca tahliye edildi. Yeni bir tartışmanın da fitili ateşlenmiş oldu. Yargılayanlar mı doğruyu yaptı, yargılananlar mı doğru söylüyordu? Yani bu gerçekten  bir plan çalışması mıydı, darbe girişimi mi? Yani onca asker hükümeti devirmeye çalışan hainler mi idi yoksa tasfiyesine karar verilen bir ordunun şerefli subayları mı ? Bu hamur daha çok su götürecek. Ancak ayan beyan ortaya çıkan somut bir durum var ki üstünde durulmaya değer. "Davanın savcısı" işini iyi yapmamıştı. Delil karartma şüphesi ile 230 kişi tutuklanırken delil toplamakla görevli olanlar işini savsaklamış ve onlara verilin 16-18 ve 20 yıllık hapis cezalarını kesinleştirecek delilleri sağlama alamamıştır. İşte AYM (Anayasa Mahkemesi) de bu boşluğu görerek karar vermiştir. Peki bundan sonra ne olacak ? Ne olacağını aslında tahliye olanlar açıkladılar: "mücadeleye devam" İçeriye girdikleri zamana göre çok daha fazla bilenmiş, adeta militan olmuş gibi görünüyorlar. Hapishane onları sindirememiş tersine daha kararlı ve örgütlenmiş bir tavır sergiliyorlar. Bu süreçte sahte deliller üretenlerden, haksız ve hukuksuz bir biçimde mahkumiyet kararları verenlerden hukuk önünde hesap soracaklarını haykırıyorlar. Geziciler, Ergenekoncular, oda tv.ciler yetmedi birde bu balyozcular katıldı muhalefet saflarına. Muktedirin baş danışmanınca itiraf edilen "kumpas" beklenen sonucu verememiş tam tersine AKePe karşıtlarının sayısını artırmış oldu böylece. Emekliliğine aylar kala hidayete eren şu Haşim Kılıç 'ın yaptığı da iş mi yani. Hem de 10 Ağustos 'a 50 gün kalmışken. Şimdi bu adamlar gazetelere, televizyonlara koşuşturup kendilerine kumpas kurulduğunu, asıl amacın bölgesinin en güçlü ordusunun yıpratılmak istendiği için içeri atıldıklarını, delil diye sunulan CD'lerin sahte ve kurgulanmış olduğunu anlatıp "davanın savcısı" nı suçlayacaklar kendilerinin masum olduklarını, itibarlarının ve rütbelerinin iade edilmesi gerektiğini söyleyecekler. Hatta çıkıp bu ve benzeri müdahaleler ile çökertilen ordunun bayrağını ve toprağını (Musul Konsolosluğu) korumaktan aciz olduğunu ifade edenler bile çıkacaktır. Bunları ve daha nice şeyleri anlatıp  %43,5 luk seçmenin kafasını karıştıracak belkide bir kısmının fikrinin değişmesine sebep olacaklar. İşte böylece istikrar ve güven içinde büyüyen, bölgenin lider ülkesini kaosa sokacaklar Haşmetli RTE' yi Cumhurbaşkanı seçtirmeyerek. Ah ulan Haşim ah ! Yapılacak şey miydi böyle gider ayak... Ne vardı böyle karar verecek... Nerenizden çıkardınız böyle bir kararı? Dün Muktedir açıklamadı mı bu tahliyelerin kendilerinin isteğiyle olduğunu. Yani yardımcısının -sözcüsünün kızdığı AYM aslında kendiliğinden vermemiş, bu kararı! Söylediğine göre Haşmet -meap istemiş tahliyeleri! Kendi dizine sıkmak mı desek, martaval mı desek, yoksa balyoz kırıldı sapı elinde kaldı mı desek...!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhammet Hayri Arşivi