Bizler de sanatçı mıyız be!

SUYA DAMLALAR/FEV Bizler de sanatçı mıyız be!   Türkiye’de kaç sanat dergisi çıkar? Üç mü, beş mi, on mu? Sallayın gitsin. Abarttığınızı bile bile “on” deyiverin. Adlarını say desem “Varlık’tan öte geçemezsiniz. Belki onu bile bilmeyenlerimiz vardır aramızda. Hemen  her ulusal günlük gazetenin haftada bir verdiği kitap ekini izleyen var mı? Keşke olsa… Ama sanatçılık, yazarlık, şairlik deyince kendimizi öne atar, mangalda kül bırakmayız. Geçtiğimiz günlerden birinde Gaziantep Kent Kütüphanesine yolum düştü. Koridor girişinin solunda bir salon var. Salonda yeni çıkan dergiler sergileniyor. Aman Tanrım! Meğer benim ülkemde ne çok sanat dergisi yayınlanırmış. Say say bitmez. Nerdeyse her kentte bir sanat dergisi... Sanat dergilerini benim halkım okumaz. Sanata ilgi duyanlar da okumaz. Sanatçı geçinenler hiç okumaz. Peki, kim okur? Kimse… Peki, okunmuyorsa neden yayınlanıyor? Bu da bir cor işte. Pek çok gerçek sanatçı yaşamının bir bölümünde sanat dergisi yayınlamıştır.  Orhan Veli de, Cemal Süreya da yakalanmıştı zamanında o güzel hastalığa. Bu “cor”un son kahramanı Seyit Nezir’dir. Yayıncılık yapmıştır ömrü boyunca, dergiler çıkarmıştır uzun yıllar. Bildiğim Eski Dergisi, Broy dergisi bunlardan ikisi. Yayınlarıyla dergileri uğruna tüm birikimini satıp bu uğurda harcamış, saygın bir sanatçıdır bu güzel dostumuz. Ömrünü “ölüyorum tanrım/bu da oldu işte/her ölüm erken ölümdür/ama ayrıca aldığın şu hayat/fena değildir/üstü kasın’la tamamlayan Cemal’in aramızdan ayrıldıktan sonra adını yaşatmak için yakınları dernek kurar. “Cemal Süreya Derneği. Dernek yönetimi bir dergi çıkartmaya karar verir.  Derginin adı “Üvercinka” olacaktır. Biliyorsunuzdur şairin çok tutulan bir şiir kitabının adıdır Üvercinka… Derneğin üst düzey yöneticilerinden olan Seyit Nezir Derginin Genel Yayın Yönetmenliğini de üstlenir. Sevgili Nezir, Gaziantep’ten Üvercinka’nın satışı için bir kitapçı önermemi istedi. Önerdim. Dergiler gelmeye başladı. Her ay gidip bir tane kendime, arada bir de eş dost için aldım. Hani dergiyi severlerse bu kez kendiliklerinden alırlar diye umdum. Ne yazık ki benden özge alıcısı çıkmadı Üvercinka’nın.  Kimi zaman derneğe bırakıyordum son sayısını. Benim sanatçı(!) kardeşlerim, uzanıp bakmak zahmetine bile katlanmıyordu bu sanat dergisine. Mehmet Kara dostumuz Mavi Dergisini çıkartmaya başladığında ilk sayısına bir öykümü vermiştim. dergiyi beleş edinen dernek üyelerinden kiminin ağzını aradım. “Öykümü okudun mu? Nasıl buldun. Ya Maviyi okudun mu?” sorularıma yüzde 99’unun yanıtı “Henüz vakit bulup okuyamadım” olmuştu. Yine de yiğitçe direndi Mehmet Kara, bin bir ekonomik güçlüklere karşın yıllarca çıkarttı Mavi’yi. Yine de bir tek Mavi sanat dergisi almak için beş kuruş uzatanı da, okuyanı da görmedim, duymadım. Sanat dergilerini satın alıp okuyan iki kişi tanıdım yaşamım boyunca. Biri artık aramızda olmayan, ışıkları bol olası Orhan Barlas’tı. Ne zaman yazıhanesine gitsem masasının üstünde sanat dergilerinden bir kaçıyla, yeni kitaplar görürdüm. Son yıllarda sanat dergileri ve yeni kitaplar edinme kaygısı taşıyan bir başka avukat daha tanıdım. Hayri Girişken… Şimdi yeri gelmişken, sanat dergisi edinen, edinmeyen; okuyan okumayan sanatçı kardeşlerimin adlarını tek tek saysam umarım bana darılmazlar. Ahmet Ayaz yazmaktan okumaya zaman bulamadığı için hiç sanat dergisi almaz, okumaz. Edebiyat Kültür Sanat Derneği GASED’in başkanı Kemal Polat kardeşimiz Bahar Tv ile GASED arasında mekik dokuduğu için olsa gerek kitapçıların, dergicilerin kapısının önünde duracak zaman bulamaz. Pınar Atay derneğin bültenini hazırlamaktan, Japon kökenli hauki şiirleri yazmaktan, torunlarına bakmaktan okumaya zaman ayırabilir mi bilmiyorum. Hüseyin Toprak ile Tamer Abuşoğlu? Belki sanat dergisi alıyordur okuyordur da biz göremiyoruzdur. İbrahim Halil Aycan, taze evli… Bir kılıbık çıktı, bir kılıbık çıktı ki, demeyin gitsin. Canım arkadaşım, hanımının yaptığı alış veriş listesini okumaktan başka bir şey okumaya zaman bulamıyor ki sanat dergisi edinsin. Ali Atalar Bakır müzesinin işleriyle ilgilenmekten başını kaşıyacak zaman bulamaz O nedenle sanat dergisi yabancıdır ona. Sabahtan akşama kadar İnşaat Cafe’de taş taşımaktan hal mi kalıyor Süleyman Kılıç garibimde ki, sanat dergisine dönüp baksın. Her birinin sanat dergisi alıp okumama konusunda kendince mazeretleri var sanıyorum. Arkadaşların tümünün günahına girmeyeyim; bir tek Mehmet Beşlioğlu’nun sanat dergisi satın aldığına tanık oldum. O da sanırım kargadan başka kuş tanımaz. Sadece Varlık okur. Yine de kendisine teşekkür ederim. Hiç değilse bu kadarını yapar. Şimdi sözün özüne gelelim: Bizler nasıl sanatçılarız ki, işimiz yazmak olmasına karşın sanat dergisi alıp okumaya zaman ayıramıyoruz? Ekonomimiz mi el vermiyor. Yooo ekonomimiz kahvede arkadaşlara çay kahve ısmarlamaya elveriyor. Bir paket yabancı sigaraya iki dergi alınır. Bir şişe rakının ederi 10-15 sanat dergisi ederine ulaştı. Sigaradan rakıdan tasarruf edemiyoruz ama sanat dergisinden ediyoruz. Peki sanat dergisi almalarından vazgeçtik. Hemen hemen her ulusal günlük gazetenin haftada bir verdiği KİTAP ekleri var. İnsan yedi günde bir olsun, 100 kuruş verip gazetelerin bedava verdiği kitap dergilerinin birisinden de mi edinemez? Bütün bunlara bakarak şunları söylersem lütfen bana darılmayın: Haydi canım sen de, bizler de, sanatçı mıyız be! Biz yazar filan olamayız. Biz olsak olsak okumaz yazar(!) olabiliriz.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi