CİNCİ ALİ

Ali Usta:

“İşiniz kötü desene.”

“Kötü ki ne kötü. Ama ben bir çıkar yol buldum.”

“Nasıl?”

“Silahı sakladığım çukurdan çıkartıp komutana teslim edeceğim.”

“Bu seni kurtarmaz ki oğlum. Gene yanar askerliğin.”

“Yanmaz.”

“Nasıl yanmaz?”

“Silahı çukurdan ben çıkartmayacağım ki.”

“Kim çıkartacak ya?”

“Bir Cinci hoca.”

“Daha… Cinciyi nerden bulacaksın şimdi oğlum. Cin diye bir şey mi var ki?”

“Varsa da yoksa da, komutana bunu inandırmak zorundayım.”

“Eeee, buldun mu böyle bir cinci bari?”

“Buldum.”

“Kimmiş bu. Ben tanır mıyım?”

“Tanırsın. Sensin o.”

“Benim nerem cinci oğlum. Ben cinden-minden anlamam. Hem beni bulaştırma böyle pis bir işe.”

“Kurbanın olam usta. Kurtar beni bu beladan.”

Komutana söyledim bile. Kentte bir cinci var dedim. Kalaylı bir tasa koyacağımız suya bakıp hırsızı buluyor. Tabancayı nereye sakladığın görüyor.”

“Ben dertsiz başımı derde sokamam. Sen git başka bir cinci bul.”

Asker yalvardı yakardı sonunda Ali ustayı bir saatliğine cinci olmaya razı etti.

Jipe atlayıp gitmişler. Komutanın huzuruna çıkmışlar. Kalaylı bir tas bulup içine su doldurmuşlar. Ali usta da tabancayı çalanı tanıyamamış. Çünkü hep arkası dönükmüş. Ama askerden aldığı tarife uyarak tabancayı sakladığı yeri onlara tarif etmiş.

Komutan bu yalanlara inanacak adam değilmiş ama işin sonu nereye varacak” diye merak ettiğinden tarif edilen yere gitmiş. Ağacın altındaki toprağı kazmışlar. Gazeteye sarılı tabancayı bulmuşlar.

Komutan bu işe çok şaşmış ama azla kurcalamak da istememiş. Çalınan ordu malı bulunmuş ya, gerisi artık önemli değil.

Asker şoför o günden sonra bizim Ali ustanın kulu kölesi oldu. Köyünden getirttiği otlu peynirler, ballar, kaymaklarla gönül borcumu ödemeye çalıştı.

Ali usta bu işin sonucundan memnun olacak ama ah şu kadınlar olmasa…

Kadın mı? Kadınlar da nereden çıktı?

Olay kısa zamanda kentte duyulmuş. Filanca yerde bir cinci varmış, kaybolan, çalınan şeylerin yerini şıp diye biliyormuş.

Fısfıs gazetesi sineği fil yapar derler. Kadınlar da birbirlerine haberi ilete ileti bizim usta birinci sınıf cinci mertebesine yükseldi.

“Filanca yerde Cinci Ali adında bir mübarek adam varmış… Evde kılan kızlara hemen koca buluyormuş.”

“Cinci Ali Hoca, öğretmenin basiretini bağlayıp sınıfta kalacak olan çocukların sınıfı seçmesini sağlıyor-muş.”

“Yıllardan beri kuru iftiradan hapiste yatan bir deli-kanlıyı bir celsede berat ettirmiş. Bir muska yazıp işi bitirmiş.”

Eh, böyle reklamları yapılır da ali ustamın başı boş kalır mı?

O yıllarda babam beni Ali ustanın yanına çırak koymuştu. Çalışırken bir bakarız matbaanın camı tıngırdatılıyor.

Bir kadın. “Gel gel” işareti yapıyor. Ali usta “Lah havelelaları savurarak çıkıyor, kadının derdini dinliyor. Ona:

“Get bacım, ben cinci-minci değilim.” Dese de inandıramıyor. Başından savmak için uyduruk bir muska yazıyor.

“Bunu akşamdan biri tas suda ıslatın, sabahleyin kalkınca çocuk muska suyunu içsin. İşi görülür. Kadın hem para veriyor hem bin dua ederek gidiyor.

Ali ustama soruyorum:

“Ya muska işe yaramazsa?”

“Bizim millet bir şeye inanmaya görsün, yapandan çok kendisi inanır. İşi tesadüfen olursa:”Cinci Ali’ye muska yazdırdık onun sayesinde çocuğumun bahtı açıldı,” der.

Beklentisi yerine gelmezse de mazeret hazır:

“Cinci Aliye muska yazdırdık, onun muskası bile işe yaramadı. Olacağı yoksa Cinci hoca ne yapsın?” diyerek beni yine kendileri temize çıkarırlar.”

Bir gün yine sordum.

“Ali usta cinci değilim deyip duruyorsun ama muska da yazıyorsun. Ne yazıyorsun Allasen bu muskaya sen?”

Ali usta gülüyor.

“Bir muska yazdım tak tak Buna inanan ahmak, diye yazıyorum.”

“Ya biri merak ederek açıp okursa?”

“Açsa da okuyamaz. Çocukken anam beni elifba öğreneyim diye hocaya göndermişti. Birkaç günlük devamımda azıcık eski yazı yazıp çizmeyi öğrendim. Dahası yazım da o kadar kötü ki, yazdığımı kendim bile okuyamam.”

Birlikte uzun uzun gülüştük. Ali ustamın cinciliği daha yıllarca sürdü. Bu işten epeyce de para kazandı.

O, yazdığı muskaların karşılığı olarak kendine verilmek istenen paraları kabul emek istemezdi ama “Büyü tutmaz” korkusuyla cine inananlar parayı cebine zorla sıkıştırırlardı.

Ah Şu Benim Tuhaf AKYOLLULAR”ım adlı kitabımdan

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi