BİZ MADALYA İÇİN SAVAŞMADIK

SUYA DAMLALAR/FEVZİ GÜNENÇ İluhlu Yıllar: 6   BİZ MADALYA İÇİN SAVAŞMADIK   Ermenilerden kalan savaş ganimeti mülklerin üstüne yatarak yoksul halkın hakkını yemenin acısını senden başka yüreğinin derinlerinde duyan oldu mu? ..” Böyle söylüyorum ya, o günkü davranışların için seni kınıyorum belleme güzel dedem. Ben de senin yerinde olsaydım senin gibi davranırdım. Öyle davrandığın için sana sitem etmiyorum, bütün yüreğimle seviyorum seni. İSTİKLAL MADALYASINI BİLE İSTEMEDİ Savaş sonrası Ökkeş Bahri Günenç’in alıp alacağı en büyük ödül Türkiye Büyük Millet Meclisinin vereceği bir İstiklal Madalyası olacaktır. Ne var ki sağlığında bu madalyayı almaya da tenezzül etmemiştir o. “Ben madalya almak için savaşmadım! ” diyecektir hep. “Ben toprağımı düşman çizmelerinden kurtarmak için, namusumuz için savaştım…” diyecektir. Ancak ölümünden sonra babam Necip Bahri Günenç almıştır onun hak ettiği istiklal madalyasını. Son yıllarda da onu büyük Amcam Kemal Günenç kilit altında tutmakta, kurtuluş bayramlarında göğsüne takmaktadır. Engin gönüllülüğün hiç de hoş bir şey olmadığını düşünmüşümdür hep ben. Çünkü insanlar tezavzu gösterirseniz sizi öyle kabullenirler. Antep harbi kahamanlarından Gazi Yüzbaşı Ökkeş Bahri Günenç de gerekenden fazla engin gönüllülük gösteren biriydi. Böbürlenmek, kendini övmek gibi sözcükler deyimler yoktu sözlüğünde. O kadar çok engin gönüllülük göstermişti ki, savaş sonrası gerçekten hiç bir resmi tarihçi(!) anmak istemedi onun adını. Sanırım bunun nedenlerinden biri de doğrucu Davut” olmasından kaynaklanıyordu Dedemin. Hiç bir yanlışı kabullenmeyen, hemen karşı çıkan, sivri dilli biriydi o. Bu yüzden de sevilen biri olmadığı söylenebilir çıkar çevrelerinde. Her dönemde, badireden önce sinmiş korkak kediye dönmesine karşın, kazanılan utkulardan sonra ortaya çıkıp kaplan kesilenler olur. Bunlar mevkilerini başkalarına iftira atarak sağlarlar. Ökkeş Bahri Günenç için, bu gibilerin en büyük suçlaması, işgal sırasında dedemin Jandarma Komutanlığını üstlenmesiydi. Onun bu görevi kabul etmesini “hainlik” olarak nitelendirecek kadar insafsızlık yapanlar bile çıkmıştır. Ama Ökkeş Bahri’ Günenç’in yanıtı, bu insafsızların yüzüne tokat gibi yapışmıştır: “Ben üstlenmeseydim kime verilecekti o görev? Bir Ermeni’ye verilecekti… O zaman görürdünüz dananızın damını siz! Size yine bir şey olmazdı asalında. Olan benim zavallı ahalime olurdu. Jandarma karakollarına çekilip çekilip işkenceye tabi tutulurdu yiğitlerim… Siz ise, Ermeni Komutana kuyruk sallayarak yırtardınız…” Benim de bir yanıtım var o müfterilere: “Eğer Ökkeş Bahri Günenç’in bu görevi üstlenmesi bir ihanet olsaydı, her halde Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklal Madalyasına layık görmezdi onu.” DEDEM, AĞANIN BAŞINA YOĞURT KÜLEĞİ GEÇİRDİ Dedem Ökkeş Bahri Günenç Savaştan sonra Gaziantep’in bir çok bucağında o zamanki adıyla Nahiye Müdürlüğü yapmıştır. Bunlardan benim aklımın ermeye başladığı zamanlarda şimdiki Batman ilinin bulunduğu yerdeki İloh kasabasına Nahiye Müdürlüğü yapıyordu. O yıllarda ben daha çok küçük bir çocuktum ama kimi olayları anımsayabiliyordum. Kasabaya bağlı köylerin ağaları dedem gelinceye dek her işlerini Osmanlı alışkanlığıyla rüşvetle hallederlermiş. Dedem ise kendisine rüşvet teklif edildiğinde küfüre uğramış gibi delilenirdi.   Bitmedi HAFTAYA: ÖLÜSÜ DÖNEBİLDİ KURTARDIĞI TOPRAĞA  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi