BAY ŞAFAK ÖYKÜLERİ: 23

BAY ŞAFAK ÖYKÜLERİ: 23 BÖLÜM 23   Herkes sevindi ama doğrusu Şafak dayım sevinemedi. “Bu sakar karı içine eder benim kulak çalgımın” diye kaygılanıyordu. Sonunda Gülüş teyzemin dayımdan kurs görmesine karar verildi. Kurs bir hafta sürdü. Hiçbir konuda başarılı olamayan Gülüş  teyzem bu alanda sınavı başarıyla verdi. Kulak çalgısı onun elinde bir oyuncaktı artık. Aleti gözü kapalı bile kullanabiliyordu. Bunun üzerine dayımın kaygıları dağıldı. Kulak çalgısı düğün günü törenle teslim edildi teyzemize. Düğünün sona ereceği üçüncü günün akşamında geri sahibine teslim edilecekti kulak çalgısı. Gerçekten de ustaca kullandı Gülüş hanım kulak çalgısını. Davullu zurnalı düğünlerden daha şen oldu kulak çalgılı düğün. Pek çok Sarıtlı, kendi çocuklarının düğününde de davul zurna yerine kulak çalgısı kullanmaya şimdiden niyetlendi. Düğün üç gün üç gece sürdü. Düğünün son gününde kulak çalgısını teslim almaya Gülüş teyzemgile geldi Şafak dayım. Ne var ki evin kapısı kapalıydı. Dayım aradı, taradı Gülüş hanımı köyün hiçbir yerinde bulamadı. Sanki yer yarılmış, kulak çalgısını kucağına alan Gülüş teyzem de yerin yedi kat dibine girmişti. O geceyi büyük kaygılar içinde geçirdi dayım. Ertesi sabah erkenden Gülüş hanımın kapısına dayandı. Kapıya çaldı, vurdu, yumrukladı, tekmeledi ama çıt karşılık alamadı. Bunun üzerine iyice öfkelenen dayım bir omuzda yere serdi teyzemizin kapısını. Aaa! Gülüş hanım içerideydi. Parça-pinçik ettiği kulak çalgısının başına oturmuş: “Nereye gitti bu çalgıları çalan küçük adamlar!” “Nereye gitti bu türküyü söyleyen küçük kadınlar!” diye söylenip duruyordu. Şafak dayımın misgilim kulak çalgısı, onu köye alıp getirdiği gün yaptığı bir şakanın kurbanı olmuştu. “Nasıl oluyor da bu sesler çıkabiliyor bu kutunun içinden Şafak?” diye sormuştu Mamo enişte. Şafak dayım da şakacıktan: “Bunun içinde minik minik adamlar var. Her her şeyi onlar yapıyorlar,” diye karşılık vermişti. Ah meraklı Gülüş teyze. Bu konuşuğun olduğu sırada odanın penceresinden içeriye bakıyor olmasaydın… Konuşulanlara kulak verip, kafana bir güzel yerleştirmeseydin, ne olurdu!..   Güneşi Batıdan Doğduran Adam   Bütün kış “Yumurta tavuktan mı yoksa tavuk yumurtadan mı çıkar” bilmecesiyle yatıp kalktı Sarıtlılar. Şafak dayım bu bilmeceyi bilene 50 tane yumurtayı ödül olarak vermeyi vaat etti. Ödül, köylüleri daha da kızıştırdı. Sarıtta hemen hemen her evin bir kümesi vardır. Kiminin üç-beş, kiminin beş-on kiminin ise daha fazla davuğu vardı. Tavuğu olmayan tek ev İpsizliğin eviydi. Tavuk olmayınca elbette ki kümes de olamazdı. Herkes bilmecenin yanıtını bulabilmek için kümeslerini gözaltına aldı. Yumurtanın tavuktan mı yoksa tavuğun yumurtadan mı çıktığı İpsizin umurunda bile değildi. Gülüş teyzemin ise umurundaydı bu. İşin sonunda 50 tane yumurta vardı. Her sabah kavur kavur ye. Her öğlen kaynat kaynat ye. Böylece hiç değilse en az bir ay boyunca onunu bunun kümesinden yumurta aşırmak zorunda kalmayacaktı Gülüşgil. Elli tane yumurta bu be!.. İnsan yemese bile, bakmakla bile doyardı onca yumurtaya. Bilmecenin yanıtını bulmaya kararlıydı Gülüş. Bunun için de kümesleri, tavukları, civcivleri gözaltında tutmanın yararı vardı. Kendi kümesleri olmadığından o da konu- komşunun kümeslerini gözaltına almaya başladı. Gülüş teyzemin bu iyi niyetli gözlemini kötüye yorumlayanlar oldu. Kümeslerinden tavuk ya da en azından yumurta çalacağı korkusuyla, herkes küsesinin başında nöbet tutmaya başladı. Günler geçti. Bilmeceyi son bilme tarihi geldi çattı. Köylülerden çoğu yumurtanın tavuktan çıktığı yanıtında birleşiyordu. Bu arada, tavuğun yumurtadan çıktığın öne sürenler de yok değildi.   BİTMEDİ  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi