Sadece kendi çıkarlarını düşünenlerden Allah ülkemizi korusun

  Şöyle geriye dönüp bir baktığımızda, İki on yıla bile sığmayan bir zaman dilimi içinde, Köy Enstitülerinden onlarca hatta yüzlerce yurtsever, halkçı yazar, sanatçı, öğretmenin yetişmiş olduğunu görüyoruz Eğer Köy Enstitüleri kapanmamış olsaydı bugün ülkemizdeki bu güzel insanların sayısı binleri, on binleri bulacaktı. Bu insanlar sayesinde memleketim, Atatürk’le başlayan devrimleri yükselttikçe yükseltecek, 20’nci, 21’inci yüzyılın yeni rönesansını, reni reformlarını yaşayacak, tüm dünyaya örnek bir ülkeye dönüşecekti. Türkiye’mizin gelişmesini, uygar dünya ulusları düzeyine gelmesini istemeyen, kırsal kesim insanlarını köle gibi kullanarak çıkar sağlamak isteyenler buna engel oldular. Aşağıdaki iki alıntı yazıdan bu gerçeği çok daha iyi göreceğiz. O yazılara geçmeden önce şunu iç çekerek belirtmek istiyorum: Keşke ben de kırsal kesimde yaşayan bir ana babadan dünyaya gelmiş olsaydım. Keşki çocuk yaşımda beni de alıp bir köy enstitüsüne götürseydiler. Orada ülkeme, ülkem insanına daha da yararlı bir insan olarak yetişebilseydim. KÖY ENSTİTÜLERİ NASIL KURUDU, NASIL KAPATILDI Köy Enstitülerinin açılışı olan 17 Nisan beni yetiştiren Köy Enstitüsü Öğretmenlerime bir borç ödeme duygusu yaşatıyor. Binlerce öğretmen yetiştiren Köy Enstitülerinin felsefesini, amaçlarını, ilkelerini, Türkiye eğitimine katkılarını anlatmak istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı çalışmaları arasında eğitim çalışmaları daha öncelikti. Cumhuriyetin ilanı ile büyük önder Atatürk eğitime büyük önem verdi. Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati köy okullarına öğretmen yetiştirmek amacı ile öğretmen okulları açıldı. Yeni alfabenin kabulü üzerine Millet Mektepleri açıldı. Kentlerde halk evleri, köylerde Halk ocakları açıldı. Amaç Cumhuriyetin ilkeleri doğrultusunda yurttaşları eğitmek, aydınlatmak, iyi üreten çiftçi ulusal ve bilimsel kültürle yetişen halkı eğitmekti. Öncelikle okuma yazma seviyesini yükseltmekti. Cumhuriyet kurulduğunda okuma yazma bilenler nüfusun %5'ini geçmiyordu. 1937 yılında Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir uygulama ile askerliğini çavuş ve onbaşı olarak yapmış köy gençlerini 6 ay süreli bir kurstan geçirilerek başarılı olanlar EĞİTMEN olarak köy ilkokullarına atamaları yapıldı. Birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarda öğretmenlik görevi verildi. Eğitmenlere toprak ve tarım araçları da verilerek örnek çiftçilik yapmaları da sağlanmıştır. Aynı yıl İzmir / Kızılçullu, Eskişehir / Mahmudiye, Kastamonu / Gölköy öğretmen okulları açıldı. DOĞULU KÖY AĞALARININ BAŞKENTE HAÇLI SEFERİ 1954 yılında kapatılan köy enstitülerinin kapattırılması işini zamanın Van milletvekili Kinyas Kartal başarmış idi. Eğitim konusuna değinince; tarımdan, samandan hayvandan söz edince ister istemez ülkemizin gelişmesinin lokomotifi iken, bir anda kapatılan enstitüleri de bir kez daha yazılsa o güzelimi kuruluş Türkiye’mizde acaba yeniden hayata geçirilebilir mi, bilmiyorum. Üreten, ürettiklerini toplumla ve bütün insanlıkla paylaşan bireyler, aydın insanların da bu tür uygulamalı eğitim kurumlarından yeniden oluşturulması memleketimiz için ne kadar çok yararlı olurdu… “Kinyas ağa doğudaki bütün toprak ağalarını ve batıdan da bir toprak ağasını alarak 1950 yılında Mendres ile görüşmeye giderler. Menderes’e: “Köy enstitülerini kapatırsan doğunun bütün oyları ile Eskişehir’den Sezayi ağanın adamlarının oyları da senindir. Kapatmazsan bir tek oy yok.” derler. Sonrası malumunuz. Enstitülerin kapatılma nedeni ağaların köylerinde çalışan ırgatların okuma yazma öğrenmesini engellemek. Bu yazdıklarımı Kinyas Kartal bir gazeteci ile yaptığı röportajda itiraf eder. Kapatılan enstitülerin bütün günahları benim omzuma olsun diye de yaptıklarının ülkeye, vatandaşlara ne kadar zarar verdiğini anladığına işaret gibidir. Eğer, köy enstitüleri hala açık olsaydı; evindeki musluğun contasını değiştirmek için su tesisatçısı, patlayan ampulü değiştirmek için elektrikçi, bozulan kapı kilidini değiştirtmek için marangoz çağırmadan vatandaşlar bu işlerini kendileri yapabilirlerdi. Herkes nasıl yapacak? Bütün halkı köy enstitülerine mi göndereceğiz? diye sorabilirsiniz. Hayır gerek yok. O enstitülerden mezun olan öğretmenlerin yetiştirdiği okuttuğu hayata hazırladığı öğrenciler de bu basit işleri yapmayı öğretmenlerinden öğreneceklerdi. Sadece kendi çıkarlarını düşünen, ülkenin geleceğini hiçe sayan benzer (Kinyas ağa gibi) örneklerden de Allah ülkemizi korusun.”  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi