Öğrencisi Emin Kılıç’ı anlatıyor (2)

f2 GAZİANTEPLİ 100 TÜRK BÜYÜĞÜ Öğrencisi Emin Kılıç’ı anlatıyor (2)   Rüştiyenin (lisenin ) son sınıfında okurken 1. Dünya harbi patlamış orduya alınmıştı. . Onun yaşındaki ve konumundaki zengin çocukları yerlerine birer gariban gönderip savaştan kaçtılar. O ve birkaç arkadaşı gönüllü oldular. Çok sevdiği iki dostu  Kafkas cephesine, kendisi ise yemen Mekke Medine Cephelerine sevk edildi..4. Ordu Baalbek Hizmeti Maksure Talimgahı. Savaşın birinci yılında bedeviler tarafından İngilizlere satıldı. Subay olduğu için para ediyordu. Mısırda İskenderiye şehrinde Seydi Beşir Üsera Karargâhında 1 yıl esaret. Bitler açlıklar uykusuz günler. Siperlerde çadırlarda savaş meydanlarında geçen 8 uzun yıl. Birinci Dünya Harbi sonlandığında evine geldi ancak 3 gün dinlenebildi. Kurtuluş Harbi başladı. Özdemir Bey komutasında 4 ayrı cephede komutanlık. 2. kolordu 9. fırka 25. alay 2. tabur 3. bölük. 17 yaşında bıyıkları yeni yeni terleyen bir delikanlı olarak katıldığı peygamber Ocağından 25 yaşında bir yetişkin olarak döndü. Birisi Devleti Aliyeyi Osmaniye den diğeri cumhuriyetimizden 2 madalya aldı. Birinciyi bedeviler çaldı. İkincisi elimizde. Rütbesi asteğmenlikten üsteğmenliğe yükseldi. Antebin 13. Belediye Reisi babası Kaleağasızade Mustafa Efendi kendisine münasip bir eş ve iş hazırlamıştı. Elini öptü" affet baba" dedi "Ben okuyacağım yarım kalan tahsilimi devam ettireceğim" . Uzun sürecek yeni çileli bir hayata yine gönüllü oldu. Siperde esarette deve sırtlarında ilerlettiği İngilizcesi onu Robert Koleje taşıdı. Robert Kolej Yale Üniversitesine. Son durak İstanbul oldu. İstanbul üniversitesi tıp fakültesi tıp doktorluğu diploması. diploma Numarası.10374505 Gaziantep’e dönüp muayenehanesini açtığında 42 yaşındaydı. Aradan bir buçuk yıl geçti. 2. dünya harbi patladı. Baştabip olarak yeniden orduya çağrıldı. 39. tümen. 17, Kolordu Cerrahi Hastanesi İskenderun. Ordudaki son görevinden ayrılırken Rütbesi yüzbaşıydı. 9,5 yıl ordu hayatı… Şehrine dönüp hocası Mehmet Ali Erton beyin nam-ı diğer Baba Efendinin emri ile ders vermeye başladı. 39 yıl pazar bayram tatil demeden bile ücret İngilizce musiki ve felsefe öğretti. Yorulmakta haklıydı. Onca yılın sonunda gözümüzün önünde bir mum gibi erimeğe başladı. Her gün biraz daha bizden uzaklaştığının farkındaydık. Çocuklarının ve öğrencilerinin ısrarlarına rağmen dersleri tatil etmeyi reddediyordu. "Hayır diyordu ben iyiyim hiç bir şeyim yok devam hadi bakalım." Derslerde biraz canlanıyor sonra yeniden halsizleşiyordu. Uzun yıllar önce kabiliyetli bir öğrencisi: "Efendim demişti ben bu yükü kaldıramıyorum. Beni affedin." Neylerini musiki defterlerini o aleme ait neyi var neyi yok mal sahibine teslim edip müsaade istemişti. Bir daha da o kapıdan içeri adım atmadı. Aradan uzun yıllar geçti bir dostu "yahu hocan gidiyor. Dünya gözü ile gitsen de son bir kez görsen"  diye uyardı. Abiyi fotoğraflardan tanıyordum. Kapıyı ona ben açtım. Gitti elini öptü. Hoca gözlerini kısıp tüm ciddiyeti ile eski öğrencisine baktı "Sen kimsin ?" diye sordu. "Ben Abdurrahman efendim." "Ooo hadi geç otur bakalım." Adam oturdu. Perişan haldeki öğrencilere kaybolan uzun yıllarına baktı. Pınar akarken o ıssız çöllerde bir damla suya hasret yaşamıştı. Uzun uzun odaya eşyalara göz gezdirdi sandalyesine yavaş yavaş alışırken dev çınar hala ayaktaydı ama vücudun da bir ömrü vardı. Bir yıldız gibi kayıp gitmesi an meselesiydi günleri dakikaları sayılıydı. "Aferim Abdurrahman Ağa" dedi. "Derslere devam etmeye karar verdin hah. çok güzel. Göreyim seni açığı kapatacaksın. " Emin Bey eline fırçasını almış sanal bir tablo çiziyordu. Bugün günlerden Halkevinde öğreticiliğe başladığı ilk gündü.  Yaşı 45 di. Amerikan Hastanesinin karşısındaki, evinden yürüyerek gelmiş masasına oturmuştu. Çantasını ve ney ini masaya bıraktı. Talebeleri beklemeye koyuldu. Tıfıl Abdurrahman Ağabey geldi. Ney ve musiki tahsil etmeğe gönüllüydü. Ekmek parasını çıkarırken bir yandan da kendisine maddi hiçbir gelir sağlamayacak bir işe soyunuyordu. Takdire şayandı. Hoca "aferim" dedi onun bu gayretkeşliğine. "Aferim hadi göreyim seni," Hepimizi böyle böyle kazandı, yurduna milletine yararlı, namuslu, dürüst insanlar olarak yetiştirdi. Işıklar içinde yatsın.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi