Arif Nacaroğlu
Karanlık
Yayınlanma:
Güncelleme:
Türkiye geçtiğimiz hafta kabusu yaşadı ve gelecekteki kabusların tatbikatını yaptı. Elektriğini İran’dan alan Van dışında neredeyse tüm kentlerimizde elektrikler kesildi. Elektrikler kesilebilir. Doğal afet olur, insan hatası arıza olur ve bir nedenle elektrikler kesilebilir ama garip olan elektrik üretiminden, iletiminden ve dağıtımından doğrudan sorumlu olan ve esas mesleği de elektrik mühendisi olan Enerji Bakanının elektriklerin kesilme nedenini uzun süre bilmiyor, bilse de açıklayamıyor olmasıydı. Bu bilgiyi Bakana verecek teknik insanlardan da ses çıkmıyordu. Oysa tüm enerji üretim ve iletim sistemi an an gözleniyor ve kontrol ediliyor olsaydı arızanın nedeni hemen anlaşılır ve kamu oyuna doğru bilgi verilebilirdi.
Elektrik Mühendisleri Odası, Türkiye genelinde birçok ilde meydana gelen elektrik kesintilerinin bazı özel santrallerin “fiyat düşüklüğü” nedeniyle elektrik satmak istememesinden veya Avrupa Birliğinin, “Siz kaliteli elektrik sağlayamıyorsunuz” diyerek Türkiye’yi Avrupa Birliği enerji iletim sisteminden çıkarmasından kaynaklanabileceği tahmininde bulundu.
Her ikisi de kesintiye neden olabilir ama Bakan ve emrinde çalışan teknik ekip bunu hemen bilecek ve kamuoyuna açıklayacaktı.
Ama olmadı. Türkiye’de bazı bakanların yaptıkları işlerden haberleri olmadığı, işleriyle uğraşacaklarına mühendis odalarıyla uğraştıkları anlaşıldı.
Oysa bu kesintinin ve gelecekteki kesintilerin nedeni belli; enerji sistemimizin 3 parçaya bölünüp ayrı ayrı özel sektöre satılması ve çok başlı bir enerji yönetiminin oluşturulması. Bu konularda destekte bulunabilecek Elektrik Mühendisleri Odasının ve diğer mühendis odalarının özelleştirmelere karşı çıktıkları için iktidar tarafından baskı altına alınması.
Bu tür arızalar olmaya devam edecek. İktidardakilerin duruma doğru teşhis koyacaklarına durumdan fırsat yaratmak için nükleer enerjiyi gündeme getirmeleri, bir zamanlar doğal gaz santralleri kurabilmek için “Atatürk Barajının bazı türbinlerini durdurun ve elektrik krizi yaratın” emrini veren eski yöneticileri anımsatıyor.
Ülkemizdeki enerji yönetiminin düzgün olmasını, elektrik kesintilerinin yaşanmamasını beklemek, arabanın direksiyonunu birine, vites kolunu birine, gaz ve fren pedallarını da başka birine teslim edip arabanın düzgün gidebilmesini beklemekten farksız.
Yapılması gereken enerji dağıtımdan başlayarak devletleştirmelerin yapılması, üretim noktasından evimizdeki ampule kadar olan tüm sürecin tek bir merkezden yönetiliyor olmasıdır. Enerjide kâr değil kamu menfaati ön planda olmalıdır. Türkiye’nin bir günlük üretim kaybı neredeyse orta boy bir santral yapabilecek paraya mal oldu. Türkiye’de sıradan insanlar “Kamu malına zarar verdikleri” gerekçesiyle cezalandırılıyorsa bu büyük kaybın sorumluları da en tepeden başlayarak bu kaybın hesabını vermelidirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.