Mutfağı Zaptedrek başlamalıyız işe

f2 Otlardan ilaç yapan kırsal yöre kadınlarına “kocakarı” denir, bilirsiniz. Kocakarılar binlerce yılın deneyimleri sonucu hangi otun hangi hastalığa iyi geleceğini iyi bililer. Bizim Gaziantep’imizde de var böyle biri. Kocakarı değil ama koca baba diyebiliriz ona.  Adı İlhan Aslanyürek… İlhan’ı, Aktarlar çarşısındaki dükkânında ziyaret ederim kimi zaman. Tabii her aradığımda değil  ama ancak arada bir bulabilirim kendisini. Çünkü o, çoğu zamanlarını dağ taş dolaşarak şifalı otlar aramaya çıkmış olur. Bulabildiğim zamanlarda ise, her gidişimde bir derde deva otlar verir bana. Bu gidişimde bir şimel pirpirim verdi. Dükkânının önündeki çuvallardan birinde kuru pirprim vardı ama o yoldan geçen seyyardan evi için aldığı taze pirpirimini paylaştı benimle. Sonra da oturup bu sihirli otun yararlarını anlattı. *** Faydaları saymakla bitmeyecek kadar çoktur pirpirimin. Kanı temizler, idrar söktürür, kanı üreden temizler, sinir krizlerini ve beyin yorgunluğunu yok eder, böbrek taşı ve kumunu döker. Semizotu, şişmanlara kilo verdirir, şeker hastalarının susuzluğunu azaltır. İçerdiği yüksek oranlı lifle kabızlığa iyi gelir. Diyet yapanlar için uygun bir sebzedir. Düşük kalorili olduğu için formda kalmaya yardımcı olur. Geleneksel olarak ağrı kesici özelliği olduğuna inanılan semizotunun bu özelliği bilimsel araştırmalarca da ispatlanmıştır. Yaşlılar ve midesi hassas olanlara faydalıdır. Vücudu mikroplara ve gribe karşı korur Sinirleri dinlendirip, uykunun düzene girmesine yardımcı olur. Gut Hastalığına iyi geldiği yapılan çalışmalarda belirlenmiştir. Omega-3 açısından neredeyse balık kadar zengin bir bitki olup demir, bakır, manganez, C ve D vitaminlerince de zengindir. Madensel tuzlar ve vitaminlerce çok zengin olan Semizotunun besin değerlerini kaybetmemesi için salata olarak yenmesi, yani pişirilmeden tüketilmesi önerilir. Pişirilecekse kısa süre pişirilmelidir. Çok kaynatılırsa besin değerleri de azalır. *** Canım analarımızın iki günde bir pişirdiği, bu sihirli ot, eskiden sadece ilkbahar aylarında pazara çıkardı. Seracılık gelişti. Artık yılın her mevsiminde bulabiliyoruz. Peki ne yapacağız şimdi? Hemen manava varıp bir dolu pirpirim alacağız. Hanıma verip şundan pirpirim aşı pişir diyeceğiz. Eğer hanım “Ben pirpirim aşı pişirmeyi bilmem ki* derse, o zaman tıpkı günü geldiğinde Tiran’ı devirip iktidarı ele geçireceğimiz gibi, mutfağı ele geçirelim. Önlüğü boynumuza takıp kendi pirpirim aşımızı kendimiz pişirelim. Var mısınız?  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi