KULAK ÇALGISI

BAY ŞAFAK ÖYKÜLERİ: İKİNCİ BÖLÜM-5   KULAK ÇALGISI   Hamey’in kamyonu köy meydanında durdu. Durmasıyla birlikte beş on delikanlı kamyonu çevreledi. “Bakalım kentten köye kimler gelmiş? Yeni biri var mı? Ya da kente gidenler neler getirmişler?” Kamyonla seyahatlerde, şoför mahalline oturmak bir ayrıcalıktır. Bunun da özel bir bedeli vardır elbette. Şafak dayım o gün paraya kıymış, şoför mahalline oturmuştu. Önce kendisi indi kamyondan. Ardından kentten beri kucağından ayırmadığı küçük bir sandığı indirdi. Sandığın tutacak yeri de vardı. Meraklı gençler, şimdiye dek hiç görmedikleri bu acayip sandığa bakarak sordular. “Bu ne len Şafak ede?” Dayım güldü. “Bavul.” Bavulun yabancısı değildi köylüler. Askere gidenler böyle tahta bir bavul edinirlerdi. İçine ıvır-zıvırlarını koyarlardı. Ama bu bavul bildikleri bavullara benzemiyordu. Biri asker bavuluna göre oldukça küçük bir şeydi. Askerde adama gülerlerdi böyle ufacık bir bavulla gelecek olsan. “Ne bavuluymuş bu böyle?” diye sordu gençlerden biri. “Bunca küçük bavul mu olur?” “Bu bavul sihirli bir bavuldur yeğenim. İçindeki küçük adamlar çalgı çalar, türkü söylerler. Şafak dayımın kendileriyle dalga geçtiğini sandı gençler. Açıklamasını sürdürdü dayım. “Kulakçalgısı derler bunun adına. Kentte ekmeği bütün olanların çoğunda vardır.” “Eee, madem öyle; şu küçük adamlara çalgı çaldır, türkü söylet de duyak hele.” “Şimdi olmaz. Akşam Memo eniştemin odasına gelirseniz dinlersiniz.” Akşamı iple çekmeye başladı köylüler. Neyse sonunda akşam da oldu. Yemeklerini köy orasında birlikte yedi enişte-kayın. Ben de oradaydım.. Doğrusunu isterseniz. Memo enişte de merak içindeydi. Ne memen bir şeydi bu kulak çalgısı, bir an önce görmek için sabırsızlanmaktaydı. “Şunu bir prava yapalım hele.” “Yapılım enişte. Prova yapılmıştı. Kulak çalgısından gelen sazların, türkücünün sesini hayranlıkla dinlemişlerdi. “Nasıl oluyor da bu sesler çıkabiliyor bu kutunun içinden Şafak?” diye sormuştu Memo enişte. Şafak dayım, harman yerinde gençlere yaptığı şakayı yinelemişti. “Bunun içinde minik minik adamlar var. Her her şeyi onlar yapıyorlar,” Bu olmayacak işe gülüşmüşlerdi. Vakit saat geldi. Köyün nerdeyse yarısı ekmeğini yarı buçuk yiyerek koşup gelmişti kiyanın odasına. Memo enişte radyoyu açtı. Hep birlikte ajansı dinlemeye başladık. Ajans bitince spiker duyuru yaptı. “Şimdi Yurttan Sesler korosundan türküler dinleyeceksiniz.” Bir türkü dinlendikten sonra radyoyu kapattı Memo enişte. Köylüler her seferinde: “Bir türkü daha dinleyek ne var Memo kiya…” diye yalvarırdı. Kulak bile vermezdi kiya bu yalvarışlara. “Bir iki deyip savurganlık yaparsak, yarın bir gün ajansı da, bu bir tek türküyü de dinleyemezsiniz. Deringöl’den gelmiyor bu radyonun suyu. Akü biterse, radyoyu çöpe at gitsin.” “Yenisini alırsın be Memo kiya. Bir türkü daha dinleyek ne var.” DEVAMI VAR    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi