Belirli kuruluşlar dünya üniversitelerinin başarı sıralamalarını yayınlarlar. Farklı kriterlere dayanarak yapılır bu çalışmalar.
İlk yüz üniversite, ilk beş yüz üniversite, olmadı ilk bin üniversite.
Bizim üniversiteler bu sınıflandırmaların hepsinde ya yoktur, ya da gerilerdedir.
Yine ortaöğretime yönelik kalite kriterlerinden biri de OECD’nin PISA eğitim değerlendirmesidir.
Yıllar içinde zaten arkalarda olan yerimizin daha da gerilediğini görüyoruz.
Eğitimi kaliteli, üniversiteleri güçlü, araştırma ve geliştirmeleri üretken ülkelerin ekonomi ve demokrasilerinin de gelişmiş ve nitelikli olduğu bilgisi artık bilinen bir gerçek.
İkinci dünya savaşı sonrası harap olmuş Almanya‘yı kısa sürede ayağa kaldıran olgu üniversitelerinin yıkılmamış olması önemli nedenlerden biridir.
Bilginin, teknolojinin bu denli önemli ve etkin olduğu çağımızda aynen de söylendiği gibi ‘eğitim şart ‘ .
Eğitim şart, olmazsa olmaz ama eğitim nitelikli ve bilimsel de olmalı.
Her yıl ya da birkaç yılda bir yeni yöntem arayışları ile uğraşılıp duruluyor.
Sonuç?
Dünyanın kaliteyi ölçen değerlendirmelerinde sıramız yükseliyor mu ?
Hayır, değişen ya da iyileşen bir şey yok.
Özel liseye sınavla girenler.
Özel liseye sınavsız girenler.
Nitelikli lisede okuyanlar.
Hiç birine gidemeyip evlerinin yanındaki okula mecbur kalanlar.
Bu ayrıma özel etüt ve de özel ders olanağına sahip çocukları da ekleyebiliriz.
Hepsi de bizim, bu ülkenin çocukları.
Çocuğum nitelikli okula gitsin diye evini taşımak isteyen ailelerin olduğu bir ülkede eğitim ne kadar başarılıdır?
Eğitim nitelikli olmalıdır. Herkese eşit fırsatlar sunmalıdır.
Hepsinden önce akılcı ve bilimsel olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.