İlk hırsızlığın sonu

f2 Hemen hemen hepimizin hayatta bir ilk hırsızlığı vardır. Kimimiz bunu yaptığımıza pişman olur, bir daha yapmamaya and içeriz. Kimimiz de o işi katmerleştirerek sürdürürüz. Bunu sürdürmede aile katkısı var mıdır? Elbette vardır. Konuya derinlemesine görmeden önce atalarımızdan dinlediğimiz şu “mesel”e kulak verelim. Bildik bir mesel ama yine de dinleyin. *** Çocuk, komşunun kümes’inden bir yumurta çalıp annesine getirir. Çocuktur, hırsızlığın ne olduğunu bile bilemeden yapar bunu. Annesi onu özendirir. “Aferin ula,” der. “Başka yok muydu?” Gözleri parlayan çocuk: “Vardı anne vardı…”, der. “Haydi git, onları da getir öyleyse.” Çocuk kümesteki öbür yumurtaları da getirir. Onunla da kalmaz artık bu işi alışkanlık haline getirir. Anne ise her seferinde onu aferinler. O günden sonra çocuk işi büyütür, tavuk çalma, eşya çalma vb. işlerine girişir. Yaşı büyüdükçe de azılı bir hırsız olup çıkar. Çekirge üç mü, beş mi, yüz mü sıçradıysa artık, bizimki kralın hazinesine de dadanmıştır. Bir gün yine hazineden altınlar aşırırken suçüstü yakalanır. Ferman kesindir: Hırsız asılacak!.. Hırsız da olsa, asılandan son arzusu sorulur. Bizimki yanıt omlarak: “Anamı özledim,” der. Ölmeden önce onu yakından görmek istiyorum.” Anayı siyaset tahtına çıkartır, oğulun karşısına dikerler. “Buyur oğul, beni göresimişsin.” Artık azılı hırsız olan çocuk: “Anam ölmeden önce o tatlı dilini öpmek isterim. Uzat bana dilini,” der. Kadının dilini uzatmasıyla, hırsız oğulun o dili hart, diye ısırıp kopartması bir olur. İdamlık hırsızın son sözü ise: “Keşke bu dilini beni daha ilk hırsızlığımı özendirdiğinde koparsaydım da, bu hallere düşmeseydim ana…” olmuş. *** Sözümü hırsızıkla ilgili başka bir örneklemeyle bağlayacağım: Öğretmenlik yaptığım okulda, çok çalışkan, çok sevdiğim bir öğrencim vardı. Bir gün sorumuluğunu benimi taşıdığım kooperatifin soyulduğunu öğrendik. Yaptığımız araştırmalar sonucu fail ortaya çıktı. Bu işi yapan benim o çalışkan sevgili öğrencimdi. Şimdi ben ne yapmalıydım? Onu bağışlamalı mıydım yoksa hakkında işlem yapılmasını mı sağlamalıydım? İçim kan ağlayarak işlem yapılmasına karar verdim. Bunun sonucu olarak da o öğrencim okuldan uzaklaştırıldı. Bana büyük acı veren bu olayı zaman zaman anımsadım. Yıllar sonra işyerime bir genç bir adam geldi. Beni tanıdınız mı öğretmenim?” diye sordu. Tanıyamamıştım. Kendisini tanıtmıştı. Ürpermiştim. Ne yalan söyleyeim, galiba biraz da korkmuştum. “Acaba intikam almak için mi geldi” diye düşünmüştüm. O ise beni rahatlatacak sözlerini kısaca anlatmıştı: “İyi ki o günlerde suçumu bağışlamamıştınız öğretmenim. Bu ilk hırsızlık, belki de yenilerine kapı açacaktı. Büyük şeyler çalıp ömrümün en güzel yıllarını hapishanelerde geçirecektim. Oysa aldığım ceza bana yol gösterdi. Namuslu bir insan olmam gerektiğini anladım. El malına yan gözümle bakmadım. Okuldan ayrılınca girdiğimi halı fabrikasında çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa yükseldim. O fabrikada usta başıyım şimdi. Size teşekküre geldim.” O çalışkan, sevgili öğrencime sarılıp, karşılıklı ağlaşmıştık. İnsana ilk başta yanlış gibi görünen kararlar, sonuçta doğruluğunu gösteriyor. Dilerim kimse doğruluktan şaşmasın. Sonuç olarak düşünüyorum da acaba iktidarın başındakiler de İmam Hatipteyken kooperatif mi soymuşlardı. Öğretmenleri bu hırsızlığı görmezden mi gelmişlerdi?,,, Umarım yarın bir gün bunlar da kendilerini özendiren öğretmenlerinin dilini ısırıp kopartmak zorunda kalmazlar.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi