Fevzi Günenç
İdare lambasıyla da, elektrikte de aydınlandık
Yayınlanma:
Güncelleme:
Okuduğum bir kitap, geçmişteki aydınlanma araçlarımızı anımsattı bana. Tanıdığım en eski aydınlanma aracımız “idare lambası”ydı. Dar ucu yukarıya gelen, altında içine gaz konan haznesi bulunan bir aygıttı.
Aygıtın içinden bir fitil geçerdi. Gazyağıyla beslenen fitil yakıldığında odaya isle karışık sarı bir ışık yayılırdı.
Bunun da daha ilkeli vardı. O da teneke bir çanağa konan paçavraların yine gazyağıyla ıslatılması sonucu yanarak ışık veren bir aydınlatma aracıydı. Genellikle ahırlarda sabaha kadar yanmaya bırakılırdı. Şinanaydı galiba bunun da adı.
Şinanay’ın sabaha kadar yanması, hem hayvanların karanlıkta kalmasını önlemek, hem de gece yarısı tuvalet ihtiyacı gelenlerin pisliğe basmadan kendilerine uygun yer bulmalarını sağlamaları içindi.
Evet, ne yazık ki yarım yüzyıl öncesinde durum böyleydi. Ve yine ne yazık ki, bugün bile hâlâ ahırlarını tuvalet olarak kullanmak zorunda kalan köylülerimiz var.
***
Bu ikisi köylerimizde yaşamımıza giren aydınlanma araçalıydı. Kentteki evlerimizde ise adına “fennus” dediğimiz, camlı bir gaz lambamız olurdu.
Fennusun camdan biri haznesi vardı. Hazneye gaz doldurulurdu. İçine sarkıtılan parmak genişliğinde, 3 milim kalınlığında, 10 santim kadar uzunluktaki fitil. gazı emer, metal bir kafesten geçirilerek cam bölmeye doğru uzatılırdı.
Lambanın cam bölümü çıkartılıp hohlayarak yapay buhar yapılır, temiz bir bezle silindikten sonra yerine takılır, öyle yakılırdı.
***
Nostalji olsun diye böyle bir lamba edinmek istemiştim bir kaç yıl önce. Belki kırk hacetçi dolanıp her parçasını bir yerde bulduktan sonra kavuşmuştum fennusuma. Elektrikleri söndürüp yaktığımda bendeki keyfi görecektiniz.
Ne yazık ki bu montaj fennusuma sahip olamadım. Evime temizliğe kadan kadın hamaratlık edip, “Kele bu da neymiş” diyerek onu çöpe atmış. Böylece benim nostaljik gaz lambamın saltanatı da sona ermişti.
Yeniden ne kadar hacetçi dolaştımsa, o fennus aparatlarının tekine bile rastlayamadım.
Şimdi tek umudum Çinli’lerde.
Hacı tesbihinden gromafona kadar her şeyi yapan bu sarı ırkın hem üçkağıtçı, hem girişimci insanları belki bir gün adına “fennus” dediğimiz gaz lambalarından da üretirller. O zaman ben de bunlardan birini edinirim.
***
Fennustan sonra sıra lüküs lambasına gelmişti. Lüküs daha görkemli, daha bol ışık veren lambaya göre elbette ki adı gibi biraz da lüks olan bir aydınlatma aracıydı. O da gazyağıyla çalışırdı.
Işığı veren, cam bölmenin içine yerleştirilmiş, adına “gömlek” denilen ipek yapımlı fitildi. Fiitil öylesine hassastı ki, en ufak bir sarsılmada yırtılır, kullanılamaz hale gelirdi.
Lüks lambasını yakmak için cam bölgenin içindeki hazneye az miktarda mavi ispirto koymak gerekirdi. İspirtoyu tutuşturduktan sonra lüküsü pompalardınız. Az sonra bu lambamız şam şam şakıtırdı ortalığı.
***
İlkel aydınlanma araçlarımızın tarihi pek eskii değil. Bütün bunları çocukluğumdan anımsadığıma göre 1940’lı yılların sonunda bunlardı gecelerimizin karanlıklarını delen ayıdınlanma gereçlerimmiz.
Elektrik işte bütün bunlardan sonra girdi yaşantımıza.
Gaziantep’in ilk elektrik fabrikası kocaman bir jenerötürdü. Aygıtın gürültülü çalışması nerdeyse en uzak mahallelerinden bile duyulurdu kentin.
Elektrik sonraki yıllarda barajlarda üretilen bir enerji kaynağına dönüştü. Maliyeti vatandaşa biraz tuzluya mal oluyor ama artık katlanacağız o kadarına. Ne diyelim, bizi yönetenlerin her kaynaktan pay ayırmaları gerekiyor kendilerine.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.