Bir TİP Havarisi olan Hamdoş’un Acıyı Tad’a Dönüştüren Anıları: 9  

f2 “BİZ AĞALAR SİZİ SÖMÜRÜYORUZ, BİZE BAŞKALDIRIN” DİYEN AĞA   Günün birinde, Çapalı Köyünün ağası olan Hasan Bayaz’ın,:“Biz ağalar sizi sömürüyoruz, bize başkaldırın” dediğini öğrenince,  “Böyle bir ağanın romanı yazılmalı,” diye düşündüm. Konuyla ilgili bilgi alabileceğim ilk kaynak elbette ki Hamdoş’tu. Ona düşündüklerimi söyleyince gülümsedi. “Ben bunu yazmaya başladım bile…” dedi. O zaman geriye çekildim. Böyle bir yapıtı oluşturmada elbette ki Hamdoş daha becerikli olacaktı. Zira o olayları kulaktan duymamış, birilerinden dinlememiş, bizzat yaşamıştı. İşte o kitap şimdi elimdeydi. Eseri kaleme alan Hamdi Doğan kardeşimiz. “Türkiye İşçi Partisine Aşık Oldum” adı eserinin belki 50 sayfasında ondan söz ediyordu, O köy ağası Hasan Bayaz’dı. Hamdoş’un babası Azap Ali, balta vurgununda, zeytin harbinde, Yemen’de, Gazze’de savaşmış, giderken Azapmış, döndüğünde yine azap olmuş. Dikili bir tiyeğe sahip olamamış. Baba Ali Bostancı köyünde Cenaniler’in azaplığını yaparken, bir başka azapla kavga etmek zorunda kalır. Ağa iki kavgacıyı da köyünden sürer. Azap Ali kendine yeni bir yurt arar. Ne var ki hangi ağaya baş vurduysa eli böğründe kalır. Sonunda Çapalı Köyünün ağası Hasan Bayaz onu kabullenir. Aileye bir ev verilir. Yerleşilir. Ona ekip biçeceği tarlalar gösterilir. Hasan Bayaz, halkla kaynaşmak, onları bilinçlendirmek için sık sık eğlenceler düzenlerdi. Onu, Hamdoş şöyle anlatıyor: “Yıllarca yurt dışında kalmış, iyi eğitim almış, batıda sosyalizmle tanışmıştı. Ülkeye dönünce Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisinin kurucularından olmuştu. Bu parti uğruna çok mücadele vermişti. Köyünde bulunduğunda, çevre köylere gittiğinde SEKP’ye üye yapmayı, yoksulun, emekçinin, köylünün haklarını korumasını sağlamayı kendine amaç edinmişti. Köylülerle yer içer, halaya durur,, köylülerle yer içer, onlarla ağlar, gülerdi. “’Zorluklar karşısında birlikteysek, yardımlaşabiliyorsak, mücadele edebiliyorsak işte o zaman bu güçlükleri aşabiliriz, o zaman insan gibi yaşayabiliriz” diye uzun konuşmalar yapardı. Hamdoş, Hasan Bayaz’ın koluna girme öyküsünü söyle dillendiriyor: “On beşinde çapkın, deli fişek bir adamdım. İsterdim ki kimse benden iyi çalışmasın, benden iyi kimse olmasın,her işte üstün olayım… İsterdim ki kimse bileğimi bükemesin, koşarken geçmesin, kavgada yenmesin. Herkese kendimi sevdirmiştim. Kim isterse yardımına koşardım. Babam, ‘Vay aklı eksik, canına yazık!” der kızardı. Beni yakından tanıyan Hasan Bayaz yanına istetti, oturttu. ‘Buyurun beyim,’ Bey: ‘Bak Hamdoş, pırıl pırıl bir gençsin. Yiğitsin, çalışkansın. Herkes seni seviyor. Ben de seni takdir ediyorum. Bir teklifim var. Kabul edersen seni bizim kola alacağım.’ ‘Bu ne kolu beyim?’ diye sordum. Anlattı. Şerefime bir şölen verildi. Yenildi içildi, türküler söylendi, eğlenildi. Hasan bey kadehini eline aldı: ‘Sayın arkadaşlar, bu davet Hamdoş’un kolumuza kayıt olma davetidir. Bundan böyle bizimle oturacak, bizimle kalkacak, düğünlere, davetlere bizimle gidecek.” Kadehi uzattı, ‘İç şunu,” dedi. Sol elimi kalbimin üstüne koyup misafirlerin şerefine,’ dilerek içtim. Kola girmem böyle bir gecede olmuştu.” Başka bir buluşmada da şunları söyler Hasan ağa: “…Siz yıl on iki ay çalışıyorsunuz. Biz de kazandığınız kazancın yarısını elinizden alıyoruz. Böyle şey mi olur? Bizim yaptığımıza sömürü düzeni denir. İşte, gözünüzü dört açmalısınız. Ağaları kovalayıp topraklara, çalışanlara sahip çıkmalısınız. “…Sana arılardan örnek vereyim. Hep birlikte çalışırlar, kışın da ürettikleri balı ortaklaşa yerler. Ürettikleri balı başkalarına vermek istemezler. Ama sizler çalışıp kazandığınız arpayı, buğdayı, mercimeğin tamamını ağaya verir, ‘Buyurun beyim,’ dersiniz. Bu kölelikten kurtulmanın yolunu aramanız için toraksız köylü, birlik olup şehirdeki işçiyle, yoksul insanlarla esnafla kendi aranızda bir fukara partisi kurmalısınız. Haklarınıza ancak o zaman sahip çıkabilirsiniz. Yoksa sizi köle gören ağaya hizmet ederek ömür billah köle hayatı yaşarsınız.” Hamdoş onu çok iyi anlıyordu ama köylüler anlamamakta direniyorlardı. Beyinleri cennet cehennem söylenceleriyle uyuşturulmuştu. Haklarına sahip çıkabilmek için kıllarını bile kıpırdatmadıkları gibi, kendilerine doğru yolu gösterenlere de düşman gözüyle bakıyorlardı. Hamdoş’un kitabını Gaziantep’te Emniyet Müdürlüğü karşısındaki Cevizli Kitap-Kırtasiyeden, Gaziantep Lisesi civarındaki Donkişot Kitapevinden, Keyvanbey Pasajındaki Keskin Kırtasiye’den; diğer yerlerde aşağıdaki internet kitapçılarından edinebilirsiniz: www.dr.com.tr, www.idefix.com, www.kitapyurdu.com, www.pandora.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi