Alternatif ekonomi  

İktidarlar altında ki tebaaları daha kolay yönetebilmek için yönetilen kesim ile ilgili bir ilişki kurması şarttır. Bu ilişki ya ideolojik ya ekonomik ya da sosyal olmalı. Yani herkesin aynı düşündüğü, herkesin aynı kesime riayet ettiği veya harcamalarını aynı yerden karşıladığı bir sistem kurma üzerine kurulmalıdır.  Ya da büyük bir kentte yalnız olmasından kaynaklı kendine bir sınıf arayışı olmalı ki böyle bir yola evirilsin.  Hukuk sistemleri genelde burjuva sınıfının kendini diğer sınıflara karşı koruması için oluşturulmuş bir kalkandır.   ‘’Burjuvazinin ekonomik gücü ele geçirdiği zamanda, kendi aklıyla kendi mutluluğuna varabilecek ve onu sağlayabilecek evrensel-tümel insan anlayışına varılmasına esas engelin, insanların yasalar önünde eşit olmayışları olduğu görülmektedir.’’   Alt sınıfların hukuk arayışları aslında bir yanılsamadan ibarettir. Çünkü var olan sistem yönetilen tebaaya eşitliklerin olabileceği ihtimalini sunmaktadır. Bu şekilde bir inanç oluşturmaktadır.  Sosyal olarak ta kentlerde yaşayan bireylerin yalnızlaşma açığından faydalanarak mutluluk iksiri olarak kendi beğenilerine uygun sosyal yapılar sunup bireyleri kendine yaklaştırmaktadır. Yani ölümle, sıtma arasında bir terciğe zorlanmaktadır.   Aynı bakışı ekonomi üzerine de yaymaktadır. Yöneten sınıf. Yani belli bir kesimi açlıkla terbiye etmektedir. Bu da işsizlik yani insanların kamusal alanda istihdamı ve develasyonlarda da onların işleri ile onlara koz bulmaktır.   North şöyle demekte; “İnsanların iğrenç ekonomik krizden kurtulması için çaresiz bir yol olmak yerine, bu hareket kredi birlikleri, kooperatifler, topluluk bankaları, organik çiftlikler ve yenilenme fabrikaları gibi Occupy hareketinin ileri sürdüğü – alternatif ekonominin bir parçasıdır.”   İşte bu durum tehditlerini gören bir yerden alternatif üretim sistemleri geliştirilmeli. Bunlar tamamen tarıma, hayvancılığa, emeğe dayanmalıdır.  Ama bunun modern zamanda kapitalizmle yarışma şansı olmayacaktır. Mikro alanda ama zamanla yayılırsa durum farklılaşabilir.   Küreselleşmenin, etkili olduğu  diğer alanlarda olduğu gibi,  tarımsal üretimi tek tipleştirici ve büyük işletmeler lehine dönüştürücü etkilerine karşı gelişen hareketlerden bir tanesi de topluluk destekli tarım uygulamalarıdır.  Günümüzde pek çok ülkede  doğal ve yerel gıdayı üreten küçük çiftçiler ile bu gıdayı talep eden tüketiciler ve ülkelerinde uygulanan tarım ve gıda politikaları konusunda endişe eden tüm kesimler bir araya gelerek alternatif bir ekonomik yaklaşımla yerel dayanışma ortaklıkları kurmaktadır.  Yoğun haşere ilacı, kimyasal gübre kullanımı ve mono kültür üretim özellikleri öne çıkan endüstriyel gıda üretimine alternatif, ekolojik (doğal ve organik yöntemlerin tamamını kapsayacak şekilde) üretim yöntemlerini destekleyen bu türden gıda topluluklarının oluşumu ve yaygınlaşması  ilgili taraflara sağladığı pek çok faydanın yanı sıra küçük aile çiftçiliğinin varlığını sürdürebilmesi için de çok önemlidir.   Doğal ve yerel gıda üreten küçük çiftçi/çiftçiler ile bir grup tüketicinin değişik modellerde kurduğu ortaklık, tüketicilere  sağlıklı, doğal, taze ve mevsime uygun gerçek gıdaya aracısız erişim imkanı sağlarken, üreticilere de tarımsal üretimin içerdiği riskleri tüketicilerle paylaşma ve ürünlerini adil bir fiyattan satabilme imkanı yaratmaktadır. Bu sistemde tüketici kendisine sunulan ürünü satın almanın ötesine geçip türetici ya da eş-üretici işlevini üstlenmekte, üretim sürecinde sorumluluk almakta ve üreticiyle işbirliğine gitmektedir.   Ya hep beraber ya hiç birimiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Balcan Arşivi