Ölümsüz Yazman’ı Kaybettik

f2   Işıklar içinde yatası Elvan Atay öğretmenimizi yitirdiğimizde, Ankara’dan bir çelenk gelmişti Gaziantep’e. “Güle Güle Elvan Atay” yazıyordu üzerinde. Gönderen Avukat/Yazar Hayri Baltaydı Bir gün bizler de onun ardından “Güle güle sevgili Hayri Balta!” diyeceğimiz hiç aklımıza gelmezdi. Çünkü onun Ölümsüz Yazman olduğunu biliyorduk. Gerçi yaşamını yitirdi şimdi o da. Ne var ki teniydi aramızdan ayrılan sadece. Ruhuyla, düşüncesiyle aramızda olacaktı hep. Geride bıraktığı eserleriydi onu Ölümsüz yapan. 100’ü aşan kitaplarından sağlığında sadece 55’ini bastırabildiği eserleriydi geride bıraktığı. Bir de nerdeyse kendisi kadar değerli olarak yetiştirdiği çocukları… Ardından ağlanmak bizlere de nasip olsa keşke. Ben bu yazıyı yazarken Hamdoş aradı telefonla. Ağlıyordu. Diş Doktoru Mehmet Göksel de, Araştırmacı yazar Uğurol Barlas da, mahallesinden onu çok iyi anlayabilen az kişilerden biri olan eniştem Mustafa Kimya da… Daha kim bilir kaç kişi arayacak, ağlamamak için kendini güçlükle tutarak… O, ülkemin son filozofuydu. Dr. Emin Kılıç Kale’nin yazmanı, baş öğrencisiydi. Çırağı olarak girdiği hayat okulunda, kimse açık açık söylememiş olsa bile Genç Balta, ustasını açmış bir düşünürdü. Zaten ömrü de Emin Klıç Kale’ye kalkan olarak, yediği darbeleri sızlanmadan karşılamasından da belliydi böyle olacağı. Mükemmel bir din bilginiydi. Kendisinin söylemiyle “dindarlar dinsiz, dinsizler dindar bellediler” hep onu. Oysa yeryüzüne gelmiş geçmiş tüm kutsal kitapları yeniden yazabilecek kadar iyi, çok iyi yetiştirmişti kendini. Bu dünyadan bir Hayri Balta geldi, geçti. Hayri Balta’yla birlikte dostluk, barış, sevecenlik, dürüstlük de öldü, desem yeridir. Onsuz nasıl yaşayabilir insan, bilemiyorum. İyi ki çok yakından tanıyanlardan biri oldum onu. Sevgili Balta ile ilgili ilk yazım “Benim Güzel Gazianteplilerim” dizisi arasında çıkmıştı. Şimdi o yazımdan kimi paragrafları bölüşeceğim sizlerle: “Bu genç adam, duymuştur ki Gaziantep’te Hayat Dersleri veren Dr. Emin Kılıç diye birisi var. Burada insana insanlık öğretiyorlar. Okuma yazma, bilgi, bilim, müzik öğretiyorlar... Bir mıknatıs gibi çeker Doktor’un okulu onu kendine. Bu okula giderse farklı bir şeyler edineceğini hissediyordu Hayri delikanlı. Önünde kendisini iyiye, güzele, doğruya götürecek bir yol açıldığını görür gibi oluyordu. Karar verir. Gidip görecektir bu okulu. Tanış olacaktır baş öğretici Emin Kılıç Kale ile. Tırmanır Amerikan Hastanesi Yokuşunu. Bulur Doktorun evini. Hayat Okulu adını verdikleri yer hocanın evinin salonudur. İçeride yaşlı, genç, kadın erkek öğrenciler vardır. Kendisi de bir yana ilişir. Ona ilk günden buranın kuralları öğretilir: Hayat Dersleri Okulu’na giren adam yalan söylemez. Sigara içmez, içki içmez. Başkasının namusuna hainlik etmez. Durmadan kendini geliştirir. İyi insan, güzel insan, doğru insan olur. Topluma, yurduna, dünyaya yararlı olmak için çabalar. Özetle eline, diline, beline sağlam biri olur… Çok heyecanlanır Hayri. Değişmeye onlara söz vermeden önce, içinden kendi kendine söz verir. “Bu söylenenler ne güzel sözler! ” der… Bunları yapabilen insanlardan biri olmak ne güzel bir şey! Kısa zamanda değişir Hayri. Oradaki öğrencilerden güzel el yazısı yazmayı, notaları değerleri ile okumayı öğrenir… Eline aldığı “ney” denilen aletten, kulağa hoş gelen sesler çıkartmaya başlar. Çok geçmeden eski huylarını tümden bırakmayı başaracak, uyumlu, örnek bir öğrenci olarak göze girecek, öğreticinin gözdelerinden olacaktır delikanlı. Akyol mahallesinden Meliha hanımla yaşamını birleştiren Hayri’nin bir biri ardından 4 kız çocuğu  dünyaya gelir. Kız erkek onun için fark etmez. İnsan olabilsinler, yeter. Bu arada bir işe de gereksinimi olacaktı elbette genç Balta’nın. Öğreticisi ile arkadaşlarının önermesiyle Gaziantep Milli Eğitim Müdürlüğünün temizlikçi kadrosunda yazman olarak işe başlar… Yazmanlığın üstesinden öyle bir gelir ki Hayri, daha işe girişinin ilk ayında dairede herkesin sevdiği biri olur çıkar. Ortaokuluna, sonra gece lisesine devam eder. Yüksek öğrenim görmek için başkente göçer. Hem çalış, hem oku, hem okut hem yaşa, hem yaşat. Böylece Balta ailenin reisi 49 yaşında Hukuk Fakültesini bitirerek avukat okur. Çocuklarına da yüksek öğrenim yaptırır. Gazeteci olduğunu sanan, yazarlık saplantılı, yetersiz bazı kimselerin, gündemde olabilmek için sarıldığı bir yöntem vardır: “İlericilik, Atatürkçülük, cumhuriyetçilik, laiklik dünyaya geniş pencereden bakmak gibi özellikleri olan seçkin insanlara dünyayı dar etmek… Bunun için de en geçerli gerekçe: Dinsizlik, masonluk, komünistlik yaftası… “Doktor Emin Kılıç Kale, Hayat Dersleri Okulu’nda öğrencilerine bu muzur şeyleri öğretmektedir(!)” “Bu okula devam eden Hayri Balta da hem dinsizdir, hem masondur, hem de komünisttir.” “Bunların rastlandığı yerde başları ezilmelidir.” Aslında MİT ajanı olan bu sözde gazeteciler Balta’yı mahkeme mahkeme süründürürler. Ancak sonunda Balta aklanır ve Yargıç kararıyla Atatürkçü aydın kişi olduğu ilan edilen ilk kişi olur. Anarşi döneminde, anarşinin kanı ona da bulaşır. Bir gece önünü çeviren sözde milliyetçiler onu tabancayala ağır şekilde yaralar. O, tanıdığım insanların en güzellerinden biriydi,” 1932’de Gaziantep’in Tabakhane mahallesinde dünyaya geldi, 21 Eylül 2015 Pazartesi tarihinde bu yalancı dünyadan göçüverdi. Ne mutlu bana ki tanıdım onu.. Keşke dünya böyle güzel insanlarla dolu olsaydı! Nur içinde uyu Sevgili Ustam.      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi