Niye Toplumsal Ekoloji

Günümüz de var olan ekolojik bakış açısı her şey insanlığın hizmetine bahşedilmiş olması düşüncesi ve doğa üzerinde istenilen tahakkümü kendinde bulan insan doğayı yaşanılmaz hale getirmektedir. İşte tam buradan toplumsal ekoloji; insanlar doğaya müdahale etmeli mi etmemeli mi yi değil; insanlar doğaya nasıl, ne amaçlarla, hangi etik temellerde müdahale etmelileri tartışır. Bu anlamda akılcı olanı vicdani olanı tartışır.   Olay salt bir ağacı kesme işlemi değildir. Bunu keserken bir ağacın ne kadar sürede yetiştiği hangi fonksiyonları yerine getirdiği nerede konumlandığı bilincinde olmaktır. İnsanın evrimsel gelişimini yok sayarak vahşi doğa içinde eriten derin ekolojiyi ve insanın doğaya hükmetmesi düşüncesini sorgulamayan reformist çevreciliği madalyonun iki yüzü olarak görür. Onlar gibi insan ve doğayı birbirinin karşısında konumlandırmaz, insanın gücünü ona doğanın bahşettiğini söyler.   Bu temelde doğa ve insanı ayrı ayrı ele almanın bir çözüm getiremeyeceği ancak bütün olarak ele alındığında çözümün insan-doğa ilişkisinin yeniden irdelenmesinde olacağı kesindir. Ekoloji ile olan sorunların çözümünün toplumsal olarak ele alınıp irdelenmesi zaruri bir ihtiyaçtır. Bir taraftan toplum ile doğanın farklılıklarını diğer taraftan da nasıl birbiriyle ilintili olduğunu incelemeye, sorgulamaya çalışmak gerek. Buradan da anlaşılacaktır ki aslında doğanın bütün katmanları ile topluma ne derecede sirayet ettiği açığa çıkacaktır.   Toplumsal ekoloji bakış açısıyla, yaşanan ekolojik krizin kökeninin araştırılmasında ise; tek başına teknik, demografik, büyüme ve marazi bolluk ilişkisi içerisinden ekonomik anlamda bir inceleme yapılması ya da sadece burjuva, feodal ve eski toplum ya da genel olarak sınıflı toplumlar üzerinden incelenmesi değil; bizzat uygarlığın şafağında, hiyerarşi ve tahakkümü doğuran insan toplumunun derinlerinde yatan kuramsal, ahlaki ve mistik değişimler üzerinden incelenmesi gerektiği düşüncesi savunulur. ( Murray Bookchin) İnsanın doğa üzerindeki hakimiyeti ve sömürmesinde temelde insanın insanı sömürmesi ve hakimiyeti yatmaktadır. İnsanın ancak doğa ve insanla barışması ile bu sorunsallık ortadan kalkabilir.   Bu anlattıklarımın Antep özelinde yeri nedir biraz somutlaşması açısından; daha geçenlerde Kolejtepe mahallesinde kesilen ağaçların yol genişletme çalışmasının bahanesi, bu ağaçların şehir içinde kalmış ciğerleri nitelemesi yanlış olmayacaktır. Bu ciğerlerin nasıl söküldüğü; iktidardaki insanların o çevredeki yaşayan insanlara nasıl hükmettiğinin bir örneğidir. Hava kirliliğinin temelinde yine insanın olduğu kendi çıkarları ve menfaatleri temelinde doğaya ve insana ne derecede zarar verdiği(tahakkümü) ortadadır.   Bu sorunsallığın çözümü insanın öncelikle insan üzerindeki tahakkümünü bitirmek ve ekoloji alanında eğitilmesidir. Bunu tamamlandıktan sonra zaten doğa üzerindeki tahakküm kendiliğinden kalkacaktır. Önemli olan örnek olayların açıklanmasının iyi yapılmasıdır. Aynı zamanda bu örnek olayların somutlaştırılmasıdır. "Eğer insan toplumlarının davranışlarını değiştirebilirsek, onun doğa ile olan ilişkilerinde de bir evrim sağlayabiliriz." bu nedenle "insan ile doğa arasında, yaşamın her boyutunu içine alan organik bağlar kurarak, karşılıklı yarar sağlayan sosyal ilişkiler geliştirmeliyiz."( Murray Bookchin) Antep yereli içinde toplumsal ekolojiye duyarlı ve sahiplenen bir bilincin açığa çıkması acil ihtiyaçtır. Aynı zamanda kendilerini doğanın bir parçası olduğu fikrini anlatmaktır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Balcan Arşivi