MAYIS ŞARKILARI - 3

    Şahin iyileştikten sonra da ayrılmamışlardı birbirlerinden. El ele tutuşarak gülüşe gülüşe koşup durmuşlardı mitingten mitinge, yürüyüşlere, grevlere, Mayıs şarkılarıyla… “İşte bir sabah uyandığımda/Çav Bella Çav Bella Çav/Elleri bağlanmış buldum yurdumun/Her yanı işgal altında/Bella Çav Bella Çav Çav Çav…” Aradan geçen bütün zamanlarda birlikte olmuştu sonraları Şahin’le Arzucan. Grevlerde, yürüyüşlerde yan yana olmuşlardı. El ele yürümüşlerdi. On binlerle birlikte mayıs şarkıları söylemişlerdi biteviye. Açık oturumlarda, seminerlerde, afişlemelerde, el ilanı dağıtmalarında, “Kahrolsun faşizm, Tek Yol Devrim” nakışlı duvar süslemelerinde birlikte olmuşlardı hep. Bir genel tutuklama sonrasıydı. Kendini gözleri bağlı olarak birinci şubenin mahzeninde bulmuştu Şahin. Üst üste yığmışlardı göz altıları. Ah o göz altılarda ne çok severdi kendini Şahin. Bedenine elektrik vermeleri de,  tabanlarının altını patlatıncaya kadar sopalamaları da, ufalanmış camlara bastırıp tuzlu sulara sokarak sırtına binmeleri bile canını yakmazdı. Yakardı aslında ama o “Canım yanmıyor, canım yanmıyor, canım yanmıyor...” diye kendine yaptığı telkinlerle unuturdu acılarını. İçmeden duramadığı sigaradan bir nefes almak bile aklına gelmezdi gözaltı günlerinde. Susamazdı, acıkmazdı, tuvalet gereksinmesi duymazdı. Beslenmeden yıllarca böyle direnebileceğini düşünürdü. Severdi kendini böyle olabildiği için. Ne var ki, o gün başkaydı. Can evinden vurulmuştu o gün. O gün bedeninin her üyesi ayrı ayrı acımıştı. Duyduğu bir ses ondan yardım istiyordu. O ise sesin sahibine yardım edemiyordu. “Anneciğim! Anneciğim! Anneciğim!..” Gırtlağından çıkabilecek en canhıraş ses fışkırmıştı Şahin’in. “Arzucaaaan!.. Arzucan’ın sesiydi duyduğu. Zayıfçacık kara kıza işkence yapılıyordu. “Anneciğim! Anneciğim! Anneciğim!.. “Arzucaaan!..” Kendini yitirmiştir Şahin. “Hieeeyyyt!.. Alçaklar! Vicdansızlar, imansızlar!..” Gözlerinin bağını savurup atmış, sese koşmuştur. Görevliler şaşakalmıştır. Bir kız vardır orada. Filistin askısındadır kız. Ama Arzucan değildir o. Kendisine işkence de yapılmamaktadır. Kız de şaşakalmıştır Şahin’in bu tepkisine. Şahin’in kendisi herkesten çok şaşakalmıştır gördüklerine. “Bir teypten yayılmaktaydı  “anneciğim” sesi. Gülmüştü oradaki polislerin başı olduğu anlaşılan biri. Gülmüştü öteki polisler. Gülememişti Şahin. Haykırmıştı. “Haydi, şimdi bana sahicisini yapın işkencenin. Bağırtırın beni de, ‘anneciğim anneciğim’ dedirterek inlettirin beni!..” Gözleri bağlı gözaltılılardan mırıltı gibi başlayan ezgi, az sonra haykırışlara dönüşecekti Birinci Şubenin bodrumunda. “Kıralım zincirlerimizi/Kazanacağız Kazanacağız!/Venceremos Venceremos/Zulme ve yoksulluğa paydos…” Coplarla gözleri bağlı gözaltıların üstüne yürüdü oradaki polisler. Coplar inip kalktıkça başlara, omuzlara, sırtlara, sesleri daha bir yükseliyordu gözaltıların. “Geçmişe ağlamak olmaz/Gelecek mutlaka sosyalizm/Yarını bugünden kuracağız/ O bizim tarihimiz olacak, bizim!.. /Venceremos Venceremos/Zulme ve yoksulluğa paydos…” Devrimciler gözaltına alınır, işkencelerden geçirilir, tutuklanırlar, zindanlara atılırlar… “Uslansınlar, bir daha yapmasınlar” diye yapılır bütün bunlar onlara. Ama ters teper bütün işkenceler. Her ezilişten daha keskinleşmiş olarak çıkar devrimciler. Uğruna ölümlere gidip geldikleri halklarının daha iyi yaşaması içindir yaptıkları her şey. Onların özgür yaşaması, bağımsız yaşaması, eşit koşullarda yaşaması için… Yurtlarının emperyalistlerce talan edilmemesi içindir… SÜRECEK    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi