Kentlerin akciğerleri yeşil alanlar

  Askeri alanların şehir dışına çıkarılıyor olması çok önemli ve gerekli bir adım ama şehir içinde yeşil alan olan yerlerin yeşil alan olarak kalması kaydı ile.  Bu alanların hiç bir şekilde rant alanlarına dönüşmeyecek şartı ile , eğer bu alanlar zamanla yapılaşmaya açılırsa şu anda zaten beton yığını haline dönüşmüş şehirler yarım ciğerlerini de kaybederek yoğun bakım ünitesine alınmış şehirler olarak kalacaklardır. Şu an ki haliyle bile çoğu şehir hava kirliliğinde risk değerlerinde veya üzerinde değerlerde.  İstanbul’un %2 si askeri alan, Ankara’nın yeşil alanların %19 ‘nun %16 sı askeri alanlar bu alanların da yapılaşmaya açıldığını düşünün tamda bir intihar, umarız o şekilde olmaz. Keza Antep içinde geçerli Ordu Caddesi boyunca yemyeşil bir alan olarak duran askeri alan tamamen Antep için metabolik faaliyetlerin yürüten bir organ niteliğinde buraların halkın dinleneceği alanlar olarak kalması çok önemli, Antep merkezdeki  kirli havanın temizlenmesinde çok önemli fonksionları olan bir alan... Buna benzer alanlar Antepte çokça mevcut umarız bütün alanlar bu şekilde değerlendirilir. Kentsel yeşil alanların, kentsel fonksiyon alanlarının biri olmalarına bağlı olarak, kent iklimi içerisinde ürettikleri birçok sosyal ekonomik, ekolojik faydalar vardır. Yeşil alanların fiziksel ve sosyal çevre ekseninde sağladıkları faydalara karşın, kentsel yerlerdeki yeşil alanların nitelik ve nicelik bakımından yetersizliği önemli sorunlardan biridir. Planlama ve uygulamadaki eksiklik ve yetersizliklerin etkili çevre yönetimi anlayışı ile çözülebilmesi mümkün görülebilmektedir. Özellikle büyükşehir merkezlerindeki yeşil alanların çoğaltılması ve kaliteli alanlara dönüştürülmesi buralarda ikamet eden insanlarımızın daha iyi yaşam kalitesine sahip olabilmesine yardım edecektir. Yeşil Alanların Ekolojik bir kaç İşlevinden söz edersek önemi daha fazla anlaşılacaktır. Uygun ekolojik koşullarda yetişen bir ağaç yılda 10 insana yetecek kadar oksijen üretmektedir. 150 m2 yaprak yüzeyi olan bir ağaç, her yıl bir insana yetecek kadar oksijen üretmektedir. 25 m yükseklikte ve 14 m çapındaki bir ağaç saatte 0,960 kg su, 2,352 kg karbondioksit tüketirken; 1,712 kg oksijen ve 1,699 kg kuru madde üretmektedir. Ayrıca,  terlemeyle yılda 10 m3 su tüketmek¬tedir (Uslu, 2007). Ağaçlar mevcut yaprak ağırlığının 5–10 katına kadar toz tutabilmektedir (Çepel,  1988). Fransa’da 5 yıl süreyle yapılan bir araştırmada, Paris’te ağaçlı bir alanda 1 m3 havada ortalama 3910 bakteri varken,  hemen yanındaki bir parkta bu miktarın 455’e düştüğü saptanmıştır (Atay, 1988). Bitki yaprakları gün ışınlarını tutar, yansıtır, absorbe eder ve bir kısmını da geçirir. Bu etkiler bitkilerin türüne,  yaprak yoğunluğuna, yaprak şekline ve dallanma biçimine göre değişir. Böylece bitkiler yaz aylarında sıcaklığın düşmesini sağlarlar. Kışın ise ters yönde bir etki söz konusudur.  Kent ortamında geceleri ağaç altındaki sıcaklık açık alanlara oranla ortalama 5–8 °C daha yüksektir (Atay, 1988). Yeşil alanlar güneş  ışınlarını  tutmak,  rüzgâr  hızını  kesmek  suretiyle toprağın evoporasyon ile su kaybını azaltırken, kendileri transporasyon ile ortama su verirler. Bu durum havanın nisbi nemini etkiler.  Örneğin,  21 m boyunda gölge yapan yapraklı bir ağaç yazın  günde  400  lt  su  açığa  çıkarır  (Federer,  1989). Ağaçlar doğal klima görevi görerek kentlerin serin tutulmasına, beton ve camın etkilerinin hafifletilmesine yardımcı olur.   ŞEHİRİÇİNDEKİ ASKERİ ALANLAR YEŞİL ALAN OLSUN.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Balcan Arşivi