İPSİZ MUHTAR OLUYOR

BAY ŞAFAK ÖYKÜLERİ: İKİNCİ BÖLÜM-7   İPSİZ MUHTAR OLUYOR   Köyümüzde muhtarlık seçimi yapılacaktı. Eski muhtar kentlileri ağırlamaktan bıkıp usanmıştı. "Köyümüzü babalarının oteli, lokantası sanan bu adamları artık ağırlamak istemiyorum,” diyerek, muhtarlık mührünü birinci azaya bırakıp köyden çekip gitmişti. Nereye gittiğini de hiç kimseye söylememişti. Birinci aza “Bu işte ben de yokum,” dedi. Şerif kiyanın üstesinden gelemediği işi ben mi çekip çevireceğim. O da mührü ikinci azaya telim edip kente gitti. Döner miydi, dönmez miydi kimse bilemezdi artık. Hem dönse bile kim bilir ne zaman dönerdi. Diyelim ki erken döndü. Bakalım muhtarlığı üstlenir miydi? Bu nedenle ikinci aza muhtarlık mührünü üçüncüye, üçüncü de dördüncüye teslim etti. Bilirsiniz yedi kişilik bir ihtiyar heyeti çoğunluğu yitirince geriye tek iş kalır. O da yeni bir muhtarlık seçimi yapmak. Bunun için gerekli girişimlerde bulunuldu. Ne var ki bu kez de muhtarlığa aday bulunamadı. İşe az gönüllü görünen birinin gönlüne koymadan onu zoraki aday yapmak gerekiyordu artık. Kimi yapalım kimi yapalım derken ortaya gönüllü bir aday çıkıvermesin mi? Gülüş kadın köy meydanında, kocası İpsiz Ahmat’ın muhtarlığa aday olmak istediğini açıkladı. Aslına bakarsanız İpsiz’in böyle bir niyeti yoktu. Karısı onu bu işe zoraki iteliyordu. Gülüş gibi karın olacak. Sen de İpsik Ahmat gibi yüzü yumuşak olacaksın. Gel de itiraz et. Köylü sevinç içindeydi. Bir muhtar adayı bulunmuştu. Köy muhtarsız kalmayacaktı. İpsiz’i muhtar yapacaktık. Herkes İpsiz’e oy vererek yurttaşlık görevini yerine getirdi. Seçim yapıldı. Oylar sandıkta birikti. Vakti saati gelince sandık açıldı. Oylar okunmaya başladı. Peki… Çulsuz’a gerçekten yeterli oy çıktı mı? Çıktı. Hem de kesme oy çıktı. Bir kişi bile geçersiz oy kullanmamıştı. Herkes İpsiz’in muhtar olmasını istemiş, böylece sandıktan da o çıkmıştı. Köylü İpsiz’i omuzlarımıza alıp köyün içinde dört döndürdü. “En büyük muhtar bizim muhtar!” “En iyi muhtar İpsiz muhtar!” Mührü devir teslim alan İpsiz kara kara düşünmeye başladı. Bununla ne yapacaktı şimdi. Okuma yazması bile yoktu ki hangi evraka bastığını bilebilsin. Neyse ki akıllılık edip birinici aza olarak Çusuzun Gülüş’ünü göstermiştik. Onun az buçuk okumuşluğu vardı, Akıllı kadındı da ayrıca.. Böylece Gülüş Çulsuz’un aynı zamanda sekreteri de oldu. Yapılan ilk iş evrakların bundan sonra bedava mühürlenmeyeceği oldu. Köylü bu işe bozuldu ama elden ne gelir. Kendileri etmiş, kendileri bulmuştu. Hele ay başı gelip de bir de muhtarlık maaşı yasası çıkmaz mı? İpsizin de Gülüşün de ağzı kulaklarına vardı. Artık sınıf değiştirmişti bizimkiler. Yoksulluktan kurtulup, varsıllar arasına katılmışlardı. Akıllı birinci aza Gülüş, gelirlerini biriktirip ucuza bulduğu tarlaları satın aldı. Herkes bu çakıllı tarlalar ne işe yarayacak diye onlara gülerken bir icat daha çıkarttı Muhtarlık Sekreteri, birinci aza Gülüş hanım: “İmece yapılacaktı. Bütün köy toplanıp verimsiz tarlalarındaki çakılları toplayacaktı. Köylü bir kez daha mutsuz oldu. Ama ne çare emir emirdi emir de demiri keserdi. Nasrettinin yaptığı gibi kendileri koklamış, kendileri yiyeceklerdi. Hep bana hep bana dersen köylünün nefretini kazanırsın. Biraz da köylüden yana iyi işler yapılması gerekiyordu yeni muhtarın. Bu konuda kolları sıvadı Gülüş’le ipsiz. İkisi de amele gibi çalıştı. Köylüleri de amele gibi çalıştırdı. Köye iyi kötü bir okul binası yaptılar. Karı koca kente gidip aşındırmadıkları kapı bırakmadılar. Milli Eğitim Bakanlğına dilekçe üstüne dilekçe verdiler. Sonunda okulun hem eksikliklerin tamamlanması kararı çıktı hem de bir öğretmen ataması yapıldı. Bütün köylü yeni muhtarla sekreter birinci azasını alkışladı. Bundan sonra çocukları okuyacak, adam olacaklardı. SÜRECEK  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi