Güleriz Ağlanacak Hallerine

“Sirkeci çorbacısı” masalını duydunuz mu? Duymadıysanız anlatayım: Bilindiği gibi Sirkeci İstanbul’da Eminönü semtindedir. Eskiden adına Bab-ı-Ali dediğimiz Ankara Caddesi yokuşunun başındadır. Burada sadece kitapçılar, yayıncılar, otelciler yoktur. Bir çok da çorbacı vardır. Bu çorbacılar mercimek çorbalarıyla ünlüdürler. Sabahleyin doğru dürüst bir çorba yaparlar. Baktılar bitmesi yakın, o zaman başlarlar azaldıkça su ile tuz ilave etmeye. Akşama kadar ancak çorbanın suyunun suyu kalır. “Bu hale gelmiş çorbayı kim içer? diye sormayın çorbacılara, yanıt hazırdır: “Herkes içer, çünkü buradan bir geçen bir daha geçmez.” Gelip giden o kadar çoktur yani. Tadını beğense de beğenmeze de içen bulunacaktır o artık çorbayla ilgisi kalmayan çorbadan. AKP de nasibini aldı bu çorbacılıktan. “Bana bir oy veren bir daha vermese de olur,” dediler. “Benim uydurduğum cennet masallarına inananlar o kadar çok ki, sonradan gelenlerin oyu yine yeter bize.” Yetmedi işte. Artık kimse çorbanın suyunun suyunu içmek istemiyor. İçmeyecek de… *** “Pilavı pilavken ye!” diye bağırırmış lokantacının biri. Meraklısı sormuş: Ne demektir bu?” Almış yanıtını: “Pilav yeni pişti. Tadı tuzu yerinde. Hazır pilavken ye. Yemezsen akşama kalır. Akşama dolma olarak yersin onu. Baktın akşamdan da arttı. O zaman ertesi sabah çorba olarak süreriz önüne. AKP’de pilavı pilavken yemedi zamanında. Aşırıya kaçtı, dolma olmasını bekledi. Dolmayı da yutamayınca, sonraki günün çorbasına fit oldu ama gel gör ki, o çorbadan da artık nasibini alamayacak. *** AKP Lideri: “Onca yandaşımızı zor zapdediyoruz!” diye bir tehdit savurmuştu, anımsarsınız. Aslında o tehdit muhaliflere değil, kendi havuzdaşlarınaydı. Tüyü yetmemişi yetim hakkı durmadan çalkalanıp çırpıldı. Buna hep göz yumuldu, Bir yandan AKP çapulcuları çalkalayıp çırpma işini sürdürürken, bir yandan da haklarında dosyalar düzenlendi. Haddine mi düşmüş diktatöre başkaldırasın o zaman. “Hımmm, bak dosyan önümde haaa! Cızzz!..” Ah, keşke, keşke bir yolunu bulup Sitti Babanın çiftliği, ye Memet ye”den nasiplendirebilseydiler şu muhalefettekilere. Sonra da haklarında düzenleyecekleri dosyayı öne sürerek: “Ya benimle ortak olacaksın, ya da… Yoksa hımmm… Cız!.. “Gösteririm haaaa!..” diyebilseydiler. Bakın o zaman ne kadar dolay olacaktı koalisyonu kurmak. *** Sen gel nerdeyse üç muhalefet partisinin toplam milletvekili kadar milletvekili çıkart, yine de  iktidar olama. Hatta kendine bir koalisyon ortağı bile bulama. Kolayına ne ektiysen onu biçersin dememiş atalarımız. *** AKP’ye altın yumurtlayan tavuk ihsan edildi. Ne var ki bunlar o kadar aç gözlüydü ki, her gün bir altın yumurtayla yetinmediler. ” Hepsine birden konalım” diyerek altın yumurtlayan tavuğu kestiler. İçinden altın yumurta yerine ne çıksa beğenirsiniz? Çıka çıka bir lades kemiği çıktı. *** Tek umutları yeniden seçim. Peki, yeniden seçim olsa kendilerine oy veren seçmen bu kez ne diyecek? Ben kendilerine oy veren seçmen olsam, bu durumlarına bakarak: Bırak sarhoşu düştüğü yere kadar gitsin. derdim. *** Onlar şimdi gülüyorlar ağlanacak hallerine. Peki, onlar güler de biz niye gülmeyelim. Haydi,, hep beraber biz de gülelim şunların ağlanacak hallerine. Hah hah hah hah ha!... Hah hah hah hah ha!...      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi