Geçti Bor’un pazarı…

f2 Bu yazımı, “Tanrı kimseye evlat acısı vermesin” diye bitireceğim. Ne var ki, başımızda halife adayı özel ihtirası uğruna, binlerce, on binlence, yüz binlerce anaya evlat acısı tattırma konusunda gözlerini kırpmıyor. *** .Telefonumun zili çalındı. Açtım. Ne alo, ne selamünaleyküm… Güzel bir ses şu şarkıyı söylüyordu: “Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın, Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı; Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.” Bir dost, sözleri Ümit Yaşar’a  ait olan o güzel şarkıyı Münir Nurettin’ten dinletiyor sandım. Hayır, saz-maz yoktu. Arı duru bir ses vardı. Münir Nurettin’inki kadar güzel bir ses. Sonra dost bir gülüş. “Benim Fevzi bey. Ali Ercan…” Ali bey en sadık okurlarımdan. Arada bir telefon eder. Yazılarımla ilgili alış verilerde bulunuruz. Onu siz de yakından tanırınız. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin ikinci başkanıdır. Eğer ADD’ye üye iseniz zaman zaman Atatürk devrimleriyle, Cumhuriyetle, ulusal bayramlarımızla, devrim şehitlerimizin anılmasıyla ilgili telefon iletileri alırsınız. Onun eseridir bu iletiler. “Gaziantep’te tanıdığın üç gerçek Atatürkçü’nün adını say,” deseniz “Sevilay Çete, Ali Ercan,” derim. Üçüncüsünü size bırakırım. Ercan boşuna aramaz adamı. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın oğlunun intiharıyla ilgili yazımı okumuş. “O yazıya şairin yazdığı şarkı sözü ne güzel yakışırdı…” diyor. Şairler kelebek kanadı kadar yüngül olurlar. En küçük bir olaydan etkilenirler. Bu nedenle harap ederler kendilerini. İntihara bile yönelir kimileri. Bu tür etkilenimlerin yansıması Ümit Yaşar’da intihar hobisine dönüşmüştür. Babasının ikide bir intihara teşebbüs edişine kızan oğlu, geride “Baba intihar öyle edilmez,” böyle edilir,” diye yazılı bir not bırakıp kendini Galata Kulesinden aşağıya atarak yaşamını yitirmiştir. Bir kaç dize de ben karalamıştım bu acı intihar üstüne: “Hişt, Galata Kulesi/ölümün gölgesi… /ürperirim/ne zaman geçecek olsam altından/ basmak istemem yere/ babasının/ yalancı intiharlarına inat/ “öyle ölünmez baba/ böyle ölünür” diyerek/ kendini tependen/ aşağıya atan/  bir şair oğlunun/ cesedi yatar sanki orada.” *** Oğlunun intiharı, şairi öylesine deriden yaralamış ki, yukarıdaki şarkı sözünü yazdırmış kendisine. Hangi şair baba etkilenmez böyle acı bir ölümden? Örnek mi ararınız? İşte Recaizade Mahmud Ekrem’in oğlu Nijad’a ağıdı: “Hasret beni cayır cayır yakarken /Bedenimde buzdan bir el yürüyor. /Hayaline çılgın çılgın bakarken /Kapanası gözümü kan bürüyor. Dağda kırda rasgetirsem bir dere/Gözyaşlarım akıtarak çağlarım. /Yollardaki ufak ufak izlere /Senin sanıp bakar bakar ağlarım. Güneş güler, kuşlar uçar havada, /Uyanırlar nazlı nazlı çiçekler/ Yalnız mısın o karanlık yuvada? /Yok mu seni bir kayırır, bir bekler? Can isterken hasret oduyla yansın, /Varlık beni alil alil sürüyor. /Bu kaygıya yürek nasıl dayansın? /Bedenciğin topraklarda çürüyor! Bu ayrılık bana yaman geldi pek/ Ruhum hasta, kırık kolum kanadım. /Ya gel bana, ya oraya beni çek, /Gözüm nuru oğulcuğum, Nijad'ım!” *** Eksiğimi anımsattığın için teşekkürler sevgili Ali Ercan. Tanrı kimseye evlat acısı vermesin. *** Keşke, alıntıladığı 3 dizelik şiiri yüzünden 3 ay hapis yatınca, bunun acısını binlerce okuyan, yazan, düşünebilen gerçek yurtsever yurttaşından kat be kat çıkartmayı başaran bir halife adayımız var şimdi. Keşke, şiir yazabilseydi kedisi de. Keşke şair olabilseydi… Kim bilir belki de bunca kindar olmazdı, bunca zulmü reva görmezdi o zaman insanlarımıza. Şmdi de savaş çığırtkanlığı yaptırıyor yaverine bu zat. Herhalde Ecevit’in Kıbrıs harekâtına özeniyor. Kaybettiği pulları böylece fazlasıyla derleyebileceğini umuyor. Binlerce kan, can bahasına da olsa… Ama onun yanıldığı, daha doğrusu yanılmayıp oy sahiplerine yutturma çalıştığı bir şey var. Ecevit, Rum mezalimi altındaki ırkdaşlarımızı kurtarmak için o harekâtı gerekli görmüştü. Acaba bizimkinin gerekçesi ne olacak? Bu durum karşısında kendisine: “Geçti Bor’un pazarı…” desek uyar mı acaba? Uyarsa da uymazsa da, dedik gitti.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi