Fevzi Günenç
Bugün Okuma Yazma Oranımız %100 Olacaktı
Yayınlanma:
Güncelleme:
Türkiye’mizi daha çağdaş, daha uygar, daha ileri bir ülke; insanlarımızın daha kültürlü bireyler olarak hayata atılmasını sağlayacak olan köy enstitülerinin nasıl darma dağın edildiğini öğrendikçe sizler de o mucize eğitim yuvasının kaybıyla benim gibi kahırlanacaksınız.
Ülke gerçeklerini en iyi şekilde gören Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile eğitimci Hakkı Tonguç'un çalışmaları sonucunda çıkarılan yasa kapsamında 17 Nisan 1940 günü Köy Enstitüleri 21 eğitim bölgesinde açıldı.
Ladik/Akpınar, Yıldızeli/Pamukpınar, Ankara/Hasanoğlan, Adana/Düziçi, Kayseri/Pazarören, Malatya/Açadağ, İzmir/Kızılçullu,…
Yirmi bir köy enstitüsü.. Okuma çağı gelen çocuklar köylerden alınıyor, ulusa yurda yararlı insanlar olarak yetiştiriliyorlardı.
Öğretmenler ile öğrenciler dersliklerini yatakhanelerini kendileri yapıyor, yemeklerini aynı yemekhanelerde yiyorlar. İş içinde eğitim programı uygulanıyor.
Tarım, meyvecilik, arıcılık, tavukçuluk, demircilik alanlarında uygulama teorik bilgiler beraber öğretiliyor. Son ders çıkışlarında halk oyunları, mandolin çalışmaları, kitap okuma saatlerinde öğrenciler kitap okuyorlar. Dünya klasiklerini okuyorlar.
Geniş spor sahaları var, her öğrenci yeteneğine göre istediği alanda futbol, voleybol, basketbol…. Çalışmaları yapıyorlar enstitüler arası yarışmalar yapıyorlar.
Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek üzere Hasanoğlan Yüksek Kök Enstitüsü açılmış. Köy Enstitüleri yazarlar, ressamlar, müzisyenler bilim adamları yetiştirmiştir.
Köy Enstitüsünden mezun öğretmenler kendi köylerinde yada ilçesinin köylerine atanıyorlar, okullarında çocukları okuturken, köy halkı ile de teknik tarım, arıcılık, meyvecilik çalışmaları yapıyorlardı.
Okullarının onarımını badanasını kendileri yapıyordu. Halk evlerinde, halk odalarında geceleri halka okuma-yazma öğretiyorlardı.
Köy Enstitülerinin canıma okumak isteyenlerin ilk tutamağı, kız-erkek beraber okuyorlar diye dedikodular üretilmek oldu.
Aslında bu son derece sağlıklı bir uygulamadır. Çünkü kızlarla erkekler ayrı okullarda, ayrı sınıflarda okutulunca, karşı cinse karşı ilgi daha da yoğunlaşır. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Dün kızlarla erkeklerin aynı okulda okumasını kınayanlar, bugün İmam Hatip liselerinde bile kızlarla erkekleri bir arada okutmayı sakıncalı bulmuyorlar.
Kızlarla erkeklerin bir arada okumasını kınayan sözde namus bekçilerini susturabilmek amacıyla kızların ayrı erkeklerin ayrı Köy Enstitüsünde okumaları sağlandı.
Köy Enstitülerinin kızlar ayrı, erkek öğrenciler ayrı olması da yetmedi. Toprak ağalarının meclisteki uzantıları önce Hasanoğlan Köy Enstitüsünün kapatılmasını, 27 Ocak 1954'de de Köy Enstitülerini öğretim yılı sonunu beklemeden kapatıldı. Ülkenin aydınlık ışıkları söndürüldü.
Köy Enstitüleri kapatılmasaydı iş içinde eğitime devam eden öğrenciler birey olma bilincini elde edecekler, yetişen öğretmenler yazarlar, ressamlar müzisyenler sporcular dünya ülkeleri arasında başarı üstüne başarı elde edeceklerdi.
Köy kentler kurulacak çiftçiler bilinçli ürün yetiştirecek üretim kooperatifleri üreticinin ürününü değeri fiyatla iç ve dış pazarlarda satacaktı. Köylerden kasabalardan büyük şehirlere iş bulmak için göç bu şekilde olmayacaktı.
Milyonlarca işsiz yardıma muhtaç olmayacaktı. 300.000 (Üçyüzbin) öğretmen atanma sıkıntısı yaşamayacaktı.
Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, bugün okuma yazma oranı %100' ulaşırdı. Tabii ki iktidarları rahatsız edecek bir gelişmeydi bu. Herkes okur-yazar olursa, onları enpüften vaadlerle bugünkü gibi kolayca kandırmaları mümkün olabilir miydi hiç?
Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerimizin biz köy çocuklarının okumalarında, köylünün çiftçinin aydınlanmasında büyük emekleri olduğunu bir kez daha anımsatarak bu bölümü noktalayalım.
Bitmedi… Bu acı yaramızı kaşımaya devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.