BAY ŞAFAK ÖYKÜLERİ

BAY ŞAFAK ÖYKÜLERİ BÖLÜM 25   Yumurtalar yedi emin olarak seçilen Mamo kiyanın odasına bırakıldı. İddiaya. İddiaya yirmi kişi katılmıştı. Onardan 200 yumurtası olacaktı kazananın. Bir o kadar da dayımdan yumurta gelecekti. Neyse ki yumurta boldu dayımda. Konuşan kuşu görmeye gelenlerden toplanan yumurta sayısı 200’den az değildi. Ertesi sabah sabah ezanı okunduğunda cami hınca hınç dolmuştu. Bu işe pek şaşırmıştı Hoca dedem. “Ula dünyanın sonu mu geldi yoksa?” diye söylendi. Sabah namazına köyden her sabah beş altı kişi zor gelirdi. Nereden çıktı şimdi bunca cemaat?” Namazdan sonra harman yerinde toplandı ahali. Herkesin gözü Şafak dayımı arıyordu. Ne var ki o, ortalarda yoktu. “İddiayı kazanamayacağını bildiğinden tüydü Bay Şafak diye söylenenler oldu. Ancak, yine de hiç kimse gözünü batıdaki Örenşehir tepesinden ayırmadı. Köylü çok beklemek zorunda kalmadı. Biraz sonra batıda bir ışık belirdi. “Abooo!”yu çekti Sanırtılar, “Essahtan batıdan doğuyor güneş yav!” Ören şehirden beliren gün ışığı giderek büyüdü. Çok geçmeden Bay şafık dayım da ortaya çıktı. “Ne dersiniz arkadaşlar? Güneş batıdan da doğra mıymış?” “Doarmış…” diye mırıldandı köylüler. Şimdi iddia bittiğine göre, güneşimizi yeniden doğudan doğduralım. Doğuda beliren güneş köyün üstüne ilk ışıklarını yaydı. Bu arada Mamo kiyanın odasından getirilen yumurtalar, aykırı yanıtı veren tek yarışmacıya, yani Güleş teyzeme teslim edildi. Güneş batıdan doğmamasına doğmazdı. Bu işin içinde bir hinlik vardı ama bu hinlik neydi. Düşünmekten çatlayacak hale gelen köylüleri sıkıntıdan kurtardı dayım. “Benimle gelin,” dedi. Herkes onun ardına düştü. Birlikte eski kooperatif evine gitti. İçerisi karanlıktı. Dayım bir masanın üstüne yerleştirdiği aydınlatma aygıtını köylülerle tanıştırdı: “Bunun adına löküs derler beyler. Geceleri gündüze çevirir. Kimi zaman da  güneşi batıdan doğdurarak bazı safların yumurtalarını ellerinden alır. Oh be! Gerçeği öğrenmişlerdi ya, onar tane yumurta helal olsundu Gülüş hanıma. Ertesi gün İpsiz pınar başına gıdaklayarak geldi. “Ne oldu sana İpsiz! Yumurta yiye yiye tavuk mu oldun?” diye sordu ona köylüler. Herkesle birlikte kendisi de güldü bu söze. “Heye valla,” dedi. Sabah öğlen, akşam yumurta yiye yiye tavuk oldum. Ama buna da şükür. Ya yumurtalarımız olmasaydı? O zaman ne yerdik?” Yüreği sızladı köylülerin bu yanıt üzerine. En çok da benimle dayımın yüreğimiz sızladı galiba. Dayım, konuşan kuştan elde ettiği kuru üzümlerle buğdayları da Gülüş teyzemgile gönderdi. “Varsın bir süre yumurtadan özge şeyler de girsin kursaklarına,” dedi. O günden sonra İpsizi yoksulluktan kurtarmanın bir yolunu aramaya başladık dayımla ikimiz. Başarabilir miydik bunu acaba? Sizce başarabilir miyiz?”   BİTTİ        

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi