AH ŞU BİZİM AKYOLLULAR -1

  Akyol’un Keçisi neden ünlüdür? Üç ayaklı mıymış? Dört kulaklı mıymış? Uzun kuyruklu mu? Hayır hayır, hiç biri değil. Maanoğlu köprüsünü yaptıran hayırseverin ba-şına neler geldi? Zamanın Sancak Beyi bu hayırsevere valilik iznini içeren belgeyi neden yedirdi? Nazlı Bacının Hazinesi mi varmış! Vay gidinin sır küpü komşusu vay! Möööttün amca akşam eve gelirken hanımına neler getirecek? Fıstık Bakkal el kesesinden nasıl yiyip için eğleniyor? Babam Altın Sütunu bulunca ne yaptı? Matbaacı Ali ustayı zorla nasıl cinci yaptılar? Kafası Küçük Abdurrahman ‘ın o küçücük başından neler geldi geçti? Ali İhsan Hocanın Müezzinliği de amma tuhaf ha! Alleben Deresi neydi, ne oldu? Firdöös neyi yelliyor? Akyolun gençleri geceleri nasıl eğlenirdi? İncili Pınar nereye gitti? Başkarakol ya Baş Karakol?.. Elinizdeki kitabı okuyunca, bütün bu soruların yanıtını alacaksınız. O zaman her halde siz de garipliklerine bakarak tatlı tatı gülümserken: “Ah şu bizim Akyollular” demekten kendinizi alamayacaksınız. Haydi öyleyse, iyi okumalar. 1 AKYOL’UN KEÇİSİ Akyol, Gaziantep’in en eski mahallelerinden biridir. Tuhaflıklarıyla da birincidir bu mahalle. Bir kez yerleşkesi tuhaftır: Beyaz topraklarla kaplı bir zemin üzerine kurul-muştur mahalle. Burada yaşayanların çoğu bir zaman önce sadece bostancılık ya da hayvancılıkla geçinirmiş. Mahalle, ken-tin göbeğinde kalınca, bir ev sahibi bile olamayanlar iç çekip: “Ah!” eder olmuşlardır. Çünkü bostanların hepsi imar alanı içine girmiştir. Her bostan üzerinde nereden baksan üç beş apartman dikme olanağı doğmuştur. Yapılan anlaşmalarda, her apartman parseli için dört maşı mamur üç daire verirdi yapımı üstlenenler. Bir bostandan dört parsel apartman çıksa al sana 12 apartman dairesi. Gel de sen bir tek daire sahibi bile olamayanların yerine ah etme. Ondan vazgeçtik, hayvan besleyenlerin hali, ta ba-şından beri dumandı. Çünkü mahalle beyaz toprak üze-rine kurulmuş olduğundan üzerinde ot yetişmez, dolayı-sıyla da buralarda hayvanlar doğal yöntemle beslene-mezdi. Bu konuyu Akyol dışında yaşayanlar ağızlarına sakız etmiştir: “Akyolun keçisi yaylıma tok çıkar, aç döner” Biz bu kitabımızda ne Akyol bostancılarının apartman dairelerinden, ne de artık terk etmiş oldukları hay-vancılığından söz edeceğiz. Bizim işimiz Akyol’un insanlarıyla olacak. Bu kitapta sözünü ettiğimiz Akyolluların hemen he-men hepsi de terk-i dünya eylemişlerdir. Gidenler ışıklar içinde uyusun. Kalanlar varsa, onlara da esenlik dilerim. (Çok yakında vitrininlerdeki yerini alacak olan “Ah Şu Bizim AKYOLLULAR” adlı kitabımdan. (SÜRECEK)      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fevzi Günenç Arşivi