1919’da Antep sancağı

Bu yazı serime başlarken 1919 larda ki Antep in sosyal ve ekonomik durumu ve Antep halklarının Fransız kumandanı Abadinin gözlemlerinden ve hatıralarından Türk ver dünü Gaziantep ismini taşıyan bu eser Gaziantep savaşında bulunan Fransız kumandanlarından Kurmay Yarbay Kolanel Abadi tarafından 1921 yılında Halep te yazılmıştır bu kitaptan birkaç bölümü sizlerle paylaşmak istedim.Beş hafta ilgiyle okuyacağınızı sanıyorum. Antep bölgesi engebeli ve dik uçurumlu yüksek yaylalar ile pek yalçın kayalıklı sarp tepelerden teşekkül etmiş bir memleket olup Sacur isminde gayet güzel bir derede bu yerleri kuzey batıdan güney doğuya doğru keserek akar. Şehrin 20 kilometre batısında Sof dağı diğeri güneyde 1380 metre yüksekliğinde sakal tutan dağı{Bu dağ şimdi Suriye hudutları içerisinde kaldı} adında başlıca iki dağ vardır. Her iki dağ uzun ve kayalıklı bir sırt ile birleşerek esas suları bir yöne akan tepeleri teşkil eder. Bu hattın batısındaki dereler İskenderun körfezine dökülen Aksu Amik ve Antakya ovalarında bulunan karasu istikametinde cereyan ederek Akdeniz havzasına dökülür. Doğudaki sular {Büyük dere, Sinek dere, Sacır}ise fırata veya Halep havzasına doğru akar. Sakal tutan dağından başlayarak Antep yoluna kadar bir takım sarp sırtlardan, sonrada en yüksek noktası 30 kilometre Güneyindeki 750 metre yükseklikteki Bağıta dağında az engebeli sıravari tepeciklerden geçen bir sular sınırı Fırat havzası ile Halep havzasını birbirinden ayırır. Her hattın yer yer arızalı olması sayesinde Sacur suyu ile Kuveyt suyunu birbirine bağlayan bir kanal vücuda getirebilmiştir. Kuveyt suyu Halebîn ihtiyaçlarını karşılar yazın kuru gibidir. Siyah mermer ile çakmak taşını ve bol bol kireçli taşları içine alan bu arazinin her noktasında suvasondaki ocaklara benzer birçok taş ocakları vardır. Çakılı olan platolar bitkiler için gayet güzel bir arazi olup buralarda başlıca Arpa ve Buğday yetişir.   Plotalar ise dağlar üzerinde dikili hiç bir ağaç olmadığında buraları çorak bir manzara arz eyler. Evvelce ormanlık olan bu memleketin ormanları düşüncesiz ve izinsiz çadır evli ahali tarafından asırlardan beri durmadan kesile gelmiştir. Güzel görünüşlü ve güzel yapılı evlerden {Taş ve kiremit ile yapılmış}meydana gelen köylere sahip vadilerde oldukça bol bitkiler, Kavak ağaçları, İncir ağaçlar, Fıstık ağaçları, Elma ağaçları, Zeytin ağaçları Nar ağaçları}yetişiyordu Kilis, Antep, Nizip civarında pek fazla derecede üzüm mahsulü vardı. Üzümden edilen istifade pek azdır.Üzüm yaş ve ya kuru olarak yemek için kullanıldığı gibi İspirto elde etmek için istifade edilirdir. Bundan başka üzümde bol miktarda reçel, Bal sucuğu, Pestil yapılıyor. Arazi her şeyden ziyade üzüm mahsulüne müsaittir. Sucur vadisi bütün sene durmadan akan nehirler sayesinde bol bir derecede Zahire, çeşitli sebze ve meyve yetişir. Şehrin dört tarafı yamaçları bağlarla örtülü ve yüksek kayalıklı tepelerle çevrilidir. Antep in kuzeyinde ki arazinin halleri Kürdistan yüksek dağlarına cihetle büsbütün değişir. Bu mıntıkada Kilis ve Antep’ten geçen Halep-Maraş yolundan başka bir yol yoktur. Oldukça taşta yapılmış olan bu yol arızalı bir geçiş yolu{ Antep kuzeyinde 1.050 metre yükseklikte boyun mıntıkasından geçer.}takip etmekte ve uğrağına rastlayan suları da kâgirden yapılmış Aksu köprüsü müstesna olarak kısmen ahşap ve kısmen kar gir yapılmıştır. Güzel köprülerden geçmek suretiyle aşmaktadır. Evvelce iyi olan bu gün ki hali bakımsızlık ve Türklerin köprüleri tahrip eylemleri dolayısıyla orta bir derecededir. Yazın bu yolun kenarındaki bu toprak yol üzerinde yürünebilir de fena mevsimlerde arabalar için elverişli değildir.  (BÖLÜM-1)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Koçum Arşivi