İktidar oldukları günden bu güne kadar modern dünyaya ayak uydurmaktan aciz olan siyasi iktidar, gittikçe daha fazla batağa batmakta ve battıkça da cumhuriyet düşmanı ölülerden medet umar duruma gelmiştir. Zaman zaman bu köşede hep belirtmişimdir; Osmanlı toplumu yapı ve inancı gereği dünyaya kapalı, okuma yazma bilmeyen gerici bir toplumdu. Okuma yazma bilenlerin oranı yüzde beşi geçmezdi ve bunların da büyük çoğunluğu ilmihal, menkıbe gibi Kuran'la ilgisi  olmayan akıl dışı kitaplar okurdu. Böyle bir toplumu yönlendirmek ve faydalanmak hiç te zor olmadığı gibi; bir kaç cümlelik mistik sözcüklerle "alim" olmak da sıradan bir durumdu! Bu gerici, cahil, sözüm ona alimlerin başında gelenlerin biri de, Recep Tayyip'in dilinden düşürmediği İskilipli Atıf Hoca dedikleri kişidir!.. İskilipli Atıf, müderris olarak göreve başlayınca halktan yardım toplayıp zimmetine geçirmek, sahte pasaportla yurt dışına kaçmak, 31 Mart gerici ayaklanmasına katılmak ve Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesine karışmak gibi, din adamlığına yakışmayan uzun bir sicile sahip olmuştur. Fakat en büyük suçunu, kurtuluş savaşında yunan ve İngilizlerin safında yer alarak işlemiştir. O yıllarda İskilipli Atıf, İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin üyesi ve Teali İslam Cemiyeti'nin de başkanıdır. Altında Teali İslam Cemiyeti'nin imzasını taşıyan bildiriler, yunan uçaklarınca Anadolu'ya dağıtılır. Bu bildirilerde Mustafa Kemal, Kuvai Milliyeciler ve cumhuriyet için mücadele eden herkese ağır eleştiri ve hakaretlere yer verilmiştir. Çok uzun olan bu bildiriden bir kaç örnek sıralıyorum. Ancak ... diye devam eden yerlerde küfür şeklinde hakaretler olduğu için kesiyorum!   “Mustafa Kemal ve Kuvay-ı milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden namerdane bir surette kaçarken,…Bu yankesiciler, … Mustafa kemal gibi beş on şakinin vücudunu ortadan kaldırmak için,… İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Düşünmüyor musunuz ki Yunanlılara fazla zayiat verdirmek bile bundan sonra bizim için hayırlı ve menfaatli bir şey olamaz. Bu bağileri, bu asileri mümkün olduğu kadar az zaman zarfında tedip ve tenkil etmek (terbiye ve yok etmek) cümlemiz için bir farizadır. İslâm kilidinin anahtarını, İngiltere’nin güvenilir eline teslim etmekte, İslâm âlemi için hiçbir tehlike yoktur” ...   Yukarıda ki alıntıları düşüne düşüne okuyun! Bir yanda kurtuluş savaşı başlamış, ülke monarşik keyfiyetle yönetiliyor ve ödlek padişah teslim olmuş! Mustafa Kemal ve Kuvai Milliyeciler duruma el koyarak İstanbul hükümetini geçersiz bırakan genelgeler yayınlıyorlar. Diğer yanda ise emperyalizmin yerli iş birlikçileri dinci gericiler, dışarıdaki efendilerinin kazanması için hıyanette sınır tanımamakta, Allah adına fetvalar dizerek halkı cumhuriyetçilere karşı kışkırtmaktadırlar! Böyle başlayan kurtuluş savaşında iki buçuk milyon insan şehit  oluyor! Sonunda çok ağır bedeller karşılığında da olsa  İskilipli Atıf Hoca'nın casusluğunu yaptığı İngilizlerde, yunanlılarda yeniliyor! İskilipli Atıf, 1926 yılında istiklal mahkemeleri tarafından "vatana ihanet" suçlamasıyla yargılanarak idam edilir. Ama görünen o ki, kurtuluş savaşı kazanan Anadolu halkları, dış düşmanları 93 yıl önce yenmiş olmasına rağmen, içerideki düşmanlar hala yenilmemiştir! Yüz yıl önce İstanbul Hükümeti ile iktidarda olan gericiler 1923 de kaybettikleri iktidara; 2002 yılında Recep Tayyip başkanlığındaki Akp ile yeniden kavuştular. Cumhuriyetin bütün kurumlarını "yasal" olarak işgal edip zafer sarhoşluğu yaşayarak sevinç göz yaşları döktüler! Kendi gerici yandaşları karşısında "mazlum" edebiyatı yaparak göz yaşları döküp duygu sömürüsü yaptılar... Düşünüyorum da; bu gün timsah göz yaşlarına aldanan bu halk, bir gün mutlaka "okuma yazma öğrenecek (?)" ve kimler tarafından yönetildiğini anlayacaktır! Kimisi eşkıya torunu olan, kimisi Menemen'de Kubilay'ı şehit eden gerici başı torunu, kimisi de evli sekreteri ile yasa dışı ilişki sonucu  çocuk sahibi olan ve o sekreterin kocasının intiharına sebep olan kendine Müslüman bu iktidar hak ettiği cevabı mutlaka alacaktır!