Kürtler Nasıl Müslüman Oldu - 2

  Muhammed döneminde Müslüman olan Caban el-Kurdi oğlu Meymun el-Kurdi ve Zozan adındaki kadın sahabe İslam'ı kabul eden ilk Kürtlerdir. Ancak Kürtlerin kitleler halinde İslam dini ile tanışıp Müslüman olmaları İslam'ın ikinci halifesi Ömer bin Hattab döneminde 637-642 yılları arasında olmuştur. Kürtlerin Gönüllü olarak müslümanlığa geçtiğini iddia edenler olduğu gibi, Halife Ömer zamanında kılıç zoru ile müslüman olduklarını iddia edenler de vardır. Her iki iddia da kesin belgelere dayanmamasına rağmen, zorlama daha ağır basıyor. Konuya açıklık getirmek için öncelikle Ümit Hassan ve diğer tarihçilerden bazı alıntılar yapmak istiyorum. Şöyle diyor Ümit Hassan;  "Birçok İran şehri islam işgaline karşı direnişler sürdürdü. Rayy, İsfahan ve Hamadan şehirleri başkaldırıları kırmak ve İranlıları sindirmek isteyen Halifelik tarafından bir kaç kez yok ediliyordu. Halk, gerek cizye ödememek için, gerekse işgal ordularının zorlamasıyla İslam dinine giriyordu. İşgalciler Gundişapur Akademisi'ni ve kütüphanesini ortadan kaldırdılar ve yığınlarca kitabı yaktılar. İslam işgalleri sonucu bir çok İran şehri yok edilip boşaltıldı. Saraylar ve köprüler harap edildi. Daha sonra işgale devam için yukarılara tırmandılar... "  Ve devam ediyor;  "Başını, Babek'in ve Hurremiler'in çektiği bu hareketin içerisinde, Azerbaycan Türklerinin yanı sıra Fars, Kürt, Ermeni gibi diğer halklar da vardı. (Ermenilerden Babek hareketine katılanların hareket noktası Hurremilik inancı değil, Arap istilacılarından kurtulmak olsa gerektir ki, Hazar Türkleriyle Araplar arasında sıkışan Ermeniler sık sık taraflardan birinin yanında yer almışlardır). Babek'in amacı, önce Arap/İslam istilacılarını yurdundan kovmak, yurdunun bağımsızlığını sağlamak ve ardından da eşitlikçi toplum projesini hayata geçirmekti. Ayrıca, Hurremiler hareketi Babek'le başlayıp, Babek'le biten bir hareket değildir."  (Ümit Hassan) "Arapların bölgeyi hâkimiyet altına alma süreci “dehşet verici kıyımlarla” kan ve barbarlıkla şekillenecektir. Savaş yoluyla fethedilen topraklar Allah’ın ihsan ettiği “ganimet” babından yağmalanıyor, İslam mücahitleri arasında paylaştırılıyor veya İslam devleti adına el konuluyorken, insanlar da köle haline getirilir. Bölgenin diğer halkları gibi Kürtler de bu süreçte büyük kırımlar pahasına haraç ödemeye ve boyun eğmeye zorlanırlar. Bu dönemdeki inançları olan Yezidilik ve Zerdüştlüğün kutsalları da dahil Kürtler, bu işgalde büyük bir zulüm ve yıkıcılıkla karşılaşırlar."  (Kemal Burkay, Kürtler ve Kürdistan) "Nehavent ve Hamedan arap saldırıları karşısında  birer birer düşerken ,Süleymaniye’nin güneyindeki Şehrizar bölgesi 643’e kadar direnir. Burada deri bir önlük üzerinde bulunan aşağıdaki dizeler, bir çok sorulara cevap niteliğindedir.   Hürmüzgân ruman, atiran kujan Hoşan sureve gevre gevregan Zorkeri arep kırdine Xabur Gehane pale pese sari Zor Jin u kenikan ve dil beşinan Merdi azad tilen erui hevinan Kevişte Zerdeşt maye bey dest Bizika na kit Hürmüz ve hiç kes. Tükçesi: Hürmüz gahlar virane oldu, ateşler söndü Büyük büyükler saklandılar Sitemkâr Araplar her tarafı harap ettiler Hatta şehrizor'a yetiştiler Kadınları kızları esir götürdüler Azad erkekleri kana boyadılar Zerdeştin ayini sahipsiz kaldı Hürmüz kimseye yardım etmedi." (Lazerev Mihoyan kürdistan tarihi ) Önemli Arap tarihçilerinden Belazuri, bu İslami yayılma sürecinin bütünü açısından Kürt coğrafyasında ciddi bir direnişten söz eder. "Bu sürecin başlangıç dönemindeki komutanlardan Utba ibn Farkad, “Kürtlere karşı savaşmış, pek çoğunu öldürmüş ve Ömer’e Azerbaycan’a kadar olan bölgeyi fethettiğini bildirmiştir. Ancak göreceğimiz gibi fethin halka içselleştirilmesi için, sonraki yüzyıllara yayılacak daha pek çok direnişin göğüslenmesi ve ezilmesi gerekecektir. Samgan, Darabad gibi barışçıl yollarla ele geçirilen, yani kendisi teslim olan yerler de dahil halk, şeriatın Müslüman olmayanlara kelle vergisi uygulaması nedeniyle haraca bağlanıp psikolojik olarak aşağılanacaktır. Nitekim “İbni Haldun, Utba ibn Farkad’ın Kürtleri kırıp, halkı haraç ödemek zorunda bıraktığını kaydeder.”  (Arşak Poladyan VII ve X. yz yılda kürtler) "Sasani İmparatorluğu sınırları içindeki en çetin savaş, Şehrezor ve Pawe dolaylarında cereyan etti. Halife Ömer, Hicret’in 18. yılında (640) Kürdistan üzerine yeniden iki ordu gönderdi. Birinci orduya İmam Hasan Hezikai Yamani ve Kasım İbn-i Abbas Abdulmuttalip kumanda ediyordu. Bu ordu Kirmanşah, Hemedan, Re ve Mazindiran taraflarını; ikinci ordu ise Abdullah İbn-i Ömer ve Ebu Ubeyde Ensari komutasında Şehrezor ve Pawe dolaylarını ele geçirmekle görevlendirilmişti." "Her iki Arap ordusu Kürdistan’a vardığında, Kürt savaşçılarıyla aralarında birçok savaş meydana geldi. Başlangıçta Kürtler, Araplar’a baskın geldi. Şehrezor Savaşı’nda Arap başkomutanı öldü. Fakat daha sonra Kürtler her tarafta bozguna uğradılar. Araplar kesin zaferi sağlayınca Kürtler’e karşı insafsız davrandılar. Kürtlerin Zerdeşti olmaları Araplar için iyi bir bahane olmuştu. Kürdün canı, malı, ırzı ve namusu Araplar için helal sayılıyordu. Halk katledildi; şehirler, kasabalar, köyler yakıldı; mallar yağma edildi. Kadınlar, kızlar ve çocuklar da binek ve kasaplık hayvan sürüleri gibi talan edildiler." "Bu olayların en korkuncu, en utanç vericisi Şehrezor ve özellikle Pawe şehri civarında yaşandı. Arap komutanı Abdullah İbn-i Ömer, Pawe havalisinde büyük binalar inşa ettirerek esir edilen Kürt kadın ve kızların binlercesini bu binalara yerleştirdi. Muaz İbn-i Cemel’in önderliği ve gözetimi altında Müslüman (!) Araplar bu binalarda Kürt kadın ve kızlarına tecavüz ettiler. Bu Arap rezilliği yıllarca sürdü. Arapların henüz İslamiyet’in ilk yıllarında bu ölçüde alçakça gerçekleştirdikleri tecavüzlerin ürünü olan çocuklar Pawe civarında bugün bile mevcuttur. Kan içici Hülagu ve Timurlenk gibi canavarlar katliamlar yaptılar, ocaklar söndürdüler, masum kanı döktüler ama onlar bile bu ölçüde iğrenç ırz ve namus düşmanlığı yapmadılar."  EKREM CEMİL PAŞA

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Ercan Arşivi