Katilin takım elbise ve kravatı sizi yanıltmasın

Bu hafta 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Kadınlar günü nedir? Amerika’da çalıştıkları fabrikada diri diri yakılan 126 emekçi kadının ölüm günüdür, yasıdır. İşte bu nedenle de Dünya "EMEKÇİ" Kadınlar Günüdür... Ve bu gün, bir kutlama değil, yas ve anma günüdür... Başta emekçi kadınlar olmak üzere tüm kadınları saygı ve minnetle anıyoruz. Bu arada yazımın sonunda da değindiğim 5 ay önce katledilen kızımızı burada saygı ve minnetle anıyor, onu hiç unutmayacağımızı vurgulamak istiyorum… Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra, kadınlar gününde elbette kadından söz etmek gerek. Bu özel günde de olsa ülkede halen kadın cinayetleri artarak devam ettiğini vurgulamak ve buna karşı duruş sergilemek her duyarlı yurttaşında görevi olsa gerek.  Ama çoğu kimsenin sanki umurunda bile değilmiş gibi, bu günü, bir kutlama günü olarak anması son derece üzücü ve de çirkin. Hele hele kadın katliamlarının artarak çoğaldığı, bir ülkede yani Türkiye’de Kadınlar Günü kutlanması hiçte hoş olmuyor, hatta vicdani ve insani de değil. Böyle günlerde asıl amaç, yaşanan kadın katliamlarını bu vahşiliği yapanları, barbarlığı, aşağılık, insanlıktan çıkmış alçakları ifşa ederek bu katliamlara dur demek gerekir. Bu da yalnız mağdur ailelerin, ya da duyarlı bir avuç insanın görevi olmasa gerek. Bu kirliliğe, vahşiliğe, alçaklığa, hainliğe, katliamlara son vermek elbette toplumun tümünün görevidir. Ancak burada en önemli görev elbette YARGIÇLARA DÜŞÜYOR. Ey hâkim ve savcılar, sayın yargıçlar, karşınıza çıkan kravatlı takım elbiseli, eli kanlı katiller, sizi asla yanıltmasın. Onların o sahte masum görüntülerine aldanarak, iyi hal indirimi gibi bir yola sapmayın. Mağdur edilen, katledilen savunmasız kadınların, kızların, çocukların, ahını almayın, kanları yerde kalmayacak şekilde, vicdanınızın sesini dinleyerek, adil ve tarafsız karar verin. Ve öyle bir karar verin ki, adalet yerini bulsun, vicdanlar bir daha sızlamasın. Adil karar verin ki, emsal olsun ve bu ülkede bir daha kadın katliamları yaşanmasın, hatta her geçen gün artmasın. Türkiye kadın katliamlarıyla, çocuk istismarlarıyla anılan bir ülke olmasın. Savunmasız kadınları katleden, katliam yapan, kadına ve çocuklara cinsel tacizde bulanan eli kanlı kahpelere karşı siz o mağdurları koruyun, onların sığındığı tek adalet mekanizması  sizlersiniz. Siz yargıçlar adil ve adaletli olarak, vicdanı elden bırakmadan, insanlık görevinizi yapın ki, böyle pislikler, toplumda temizlensin, yetişmesin, kimse bir daha böyle yanlış, aykırı alçaklıklara, hainliklere girişmesin, savunmasız insanların yaşam haklarını gasp etmesin, yok etmesin, öldürmesin. Sayın yargıçlar; temiz toplum, temiz gelecek, güvenli ve huzurlu bir yaşam inşa edilmesi için sizlere de önemli görev düşüyor, lütfen sizler de elinizi taşın altına koyun. Çünkü ‘Susma sustukça sıra sana gelecek’ diye çok güzel bir söz var, hatırlayın lütfen. ELİ KANLI KATİLLER, TAKIM ELBİSE, KRAVATLA KENDİNİ GİZLİYOR Özellikle son yıllarda bakıyoruz, bazı mahkemelerde gencecik, savunmasız kızları, kadınları katleden, eli kanlı katiller, mahkeme heyetinin karşısına takım elbiseli, kravatlı çıkarak masumane bir kimliğe bürünüp suçunu hafifletmek için kılık değiştiriyor. Katil mahkemeyi bu şekilde etkileyerek, belki de yaptığı katliamda ‘hafif bir ceza alarak salı verilirim” düşüncesiyle, çok bilinçli olarak giyinip geliyor. Katil aslında o takım elbise ve kravat ile yeni katliamlar yapmanın hazırlık senaryosunu planlıyor. O nedenle katil eğer yaptığı katliamın hesabını yargı huzurunda vermez ve en ağı şekilde ceza almazsa, hele hele salıverilirse, bu durum toplum nezdinden büyük infiallere yol açar. Nitekim bunun sayısız örnekleri var. Katil yargının pasifliğinden ya da aldığı hafif cezalardan, hatta yargının zaafından güç, kuvvet alarak, deneyim edinerek yeni  katliamlar yapmaktan hiçte çekinmez. Bu sefer 3-5 insanı daha rahatlıkla katletme gücünü kendinden bulur. Ya da başka katliamların oluşmasına yol açar. İşte bu nedenle sayın yargıçlar, eli kanlı katiller aslı sizi yanıltmasın. Ancak olaya bir diğer açıdan, yani mağdur açısından baktığımızda ise adalette beklediğini bulamayan, mağdur yakınları bu sefer cezayı kendileri vermek ister ki, buda toplumda daha çok kan akmaya, daha çok infial yaratmaya yol açar. Yani cezayı adalet değil de herkes kendisi vermeye kalkışırsa, varın bunun sonunu siz hesap edin. Başka canlar toprağa verilmemesi için katiller hak ettikleri cezayı en ağır şekilde çekmelidir. Kanunlar, katiller, mağdurlar iyi okunmalı, vicdanın sesi iyi dinlenmeli, öldürülen mağdurlar asla unutulmamalı. Eğer ortada bir katliam varsa bunun asla ve asla haklı gerekçesi olmamalı. Katliamı yapanın yanına asla kar kalmamalı,  cesaret almamalı. İşte bu nedenle diyoruz ki, bir cana kıyan savunmasız insanı, kadını, katleden katillere hak ettikleri en ağır cezalar verilsin ki, bir daha savunmasız insanlar, kadınlar, kızlar, çocuklar ölmesin, taciz ve tecavüze uğramasın. FERAYLAR ÖLMESİN SAYIN YARGIÇLAR Kıymetli okurlarımız tam 5 ay önce 22 yaşında gencecik kızımızı, evimizin gülünü, bir kahpenin, alçağın, şerefsizin silahında çıkan kurşunla kaybettik. Hayatımızda hiç tanımadığımız, görmediğimiz, aynı zamanda değil bizim, okul arkadaşları, akrabalar, komşular, hatta staj yaptığı yerdeki insanların hiçbirinin tanımadığı, bir kahpe, alçak tarafından katledildi. Acımız daha dün gibi taze ve yaşıyoruz. Takım elbiseli ve kravatlı olarak duruşmaya katılarak mahkeme heyetini etkilemeye çalışan katil, yaptığı katliamın üzerini örtmek, olayı kazaya çevirmek için, sürekli yalan beyanda bulunuyor. Olayı kararttırarak, bulandırarak, mahkemeyi oyalayarak, kaza süsü vererek, delilleri yok ederek, az bir ceza ile kurtulmanın çabasında. Adli Tıp ve kriminal birimden gelen raporlar katili yalanlıyor. Delilleri karartma suçu da işliyor. Yani mahkemeye yalan beyan vermesi, delilleri karartması katliamı kasten ve bilerek işlediği çok açık ve net olarak görülüyor. Katil halen Mersin E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu olup davanın duruşması Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesine 13 Martta devam edecek. Aslen Niğde Ulukışla nüfusuna kayıtlı olan katil zanlısı Fatih Burak Aykul, TCK’nın 81/1. Maddesine göre kasten adam öldürmekten yargılanıyor.. Kızımızın katiline ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini istiyoruz. Aksi halde vicdanlar ölünceye kadar sızlayacaktır. Acımız dinmeyecektir. Başka Feraylar ölmesin istiyoruz. NOT; Kıymetli okurlarımız duruşma nedeniyle önümüzdeki hafta gazetemiz çıkmayacak, şimdiden siz okurlarımızdan özür dileriz.        

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Şahin Arşivi