Kazım Aldoğan

Kazım Aldoğan

Erdoğanizm Rejimi

Modern toplumun tarihsel oluşumu, dört aşamada gerçekleşmiştir.

-Doğa bilimlerin gelişimi,

-Sanat ve felsefedeki devrimler (Reform,Rönesans ve Aydınlanma)

-Sanayi devrimi (Teknolojik yenilikler)

-Siyasal devrimler (Fransa devrimi)

Geleneksel toplumun, feodalite ve kilisenin etkisinden ayrılarak dönüşümü 18.yüzyıl ortalarında itibaren yeni bir toplum biçimi ortaya çıkarmıştır.

Tarihsel olarak bu dönüşüm, Avrupa aydınlanması olarak tanımlanmaktadır ve uzun bir mücadele sürecinden sonra elde edilmiştir.

Avrupa veya Batı düşünsel evrimi, Hegel’in diyalektik tarih ilerlemeci tezinde belirttiği gibi, durağan değil, değişim karakteri taşır. Diyalektik sözcüğü, Grekçede ,’’konuşmak’’,’’görüşmek’’,’’tartışmak’’ anlamındaki dialegein’den türeyen dialektike’den gelir.

Sokrates ve Platon’a göre ise diyalektik, karşıt gözlem ve düşüncelerin karşılaştırılması ve aşılması yoluyla tanımlamaya ve doğru bilgiye ulaştıran bir düşünsel çaba ve yöntemdir. Hegel’in referans aldığı diyalektik kavramı da Sokrates ve Platon’un kinden başka bir şey değildir.

Batı’da bu düşünsel dönüşüm yaşanırken, Doğu, skolastik düşüncenin iklimindeydi. Bu nedenle Doğu’da diyalektik bir düşünüş biçiminin olmadığı görüşü ortak bir kabullenmedir. Başka bir ifadeyle, Doğu halklarının yaygın düşüncesi, dünyayı değişmezlik paradigması ile görür. Doğu düşüncesi durağan, Batı düşüncesi ise değişim ve ilerlemecidir.

Değişim ve ilerleme, Avrupa Aydınlanmasın iki önemli dinamiğidir. Aydınlanma ile yeni siyasal devrimler meydana gelmiş ve en önemli tarihsel kırılma da Fransa Devrimi ile olmuştur. 1789 Fransa devriminden sonra Ortaçağ’a ait skolastik akıl sorgulanmış, toplumsal değişimler, devrimin sloganı olan ‘’özgürlük, eşitlik ve kardeşlik’’ bütün Avrupa’da etkili olmuştur.

Avrupa, Aydınlanmanın sağladığı düşünsel temel üzerinden ilerlerken Doğu skolastik aklın esaretinde ve durağan bir çağa girmişti.

Avrupa bugünkü demokratik toplumsal sürecini; Alman idealizmi ve felsefesi, İngiliz Sanayi Devrimi, Fransa Aydınlanma devrimi ve bütün bu tarihsel dönüşümlerin ortaya çıkardığı burjuva sınıfının varlığına borçludur.

Dünyayı teolojik ve skolastik akılla değil, aklı esas alan toplumlarda, elbette despot rejimlerin tarihin çöplüğüne gitmesi gerekiyordu. Avrupa totaliler ve despot rejimleri ikinci dünya savaşından sonra tamamen tasfiye etti.

Sonuç olarak, Doğu toplumlarında aklı ve bilimi esas alan düşünsel dönüşüm, tarihsel olarak oluşmadığı için, Yirmi Birinci Yüzyıla girdiğimiz günümüz dünyasında, despot ve dikta aklın esaretinde kurtulamıyor. Doğu tipi despot ve tek adam rejimlerin bünyesinden çağdaş, çoğulcu, demokratik bir toplum üretmek mümkün değildir.

Bütün bu söylenenler ışığında yeni bir Türkiye perspektifi ortaya koymanın zamanı geldi sanırım. Zira ortaya koymak istediğimiz tarihsel realite, tam da Türkiye gerçeğiyle tıpa tıp örtüşmektedir.

Yirmi yıllık AKP iktidarının, Erdoğan önderliğinde yüz yıllık rejimi Anayasa kılıfı uydurularak, 16 Nisan 2017 referandumu ile tek kişi yönetimine dönüştürme süreci 14 ve 28 Mayıs seçimleriyle pekişmiştir. Modern cumhuriyetin yerine ikame edilen bir Erdoğanizm rejiminden söz etmek artık mümkün. Geleneksel muhafazakârlık ethos’u ile siyasal İslam’ın eklemlenmesiyle oluşan sistemin adıdır Erdoğanizm.

Muhalefetin en büyük yanılgısı AKP’nin siyasal bir parti olduğunu kabulü üzerinden, siyasi strateji üretmesi olmuştur. Oysa AKP artık devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş büyük bir sosyal ağdır. Erdoğanizm olarak adlandıracağım bu büyük organizasyon, bütün ideolojik aygıtlarıyla evlerimizde, mahallede, adliyede, karakolda, kısacası bütün kamu ve özel yaşam alanlarına yerleşmiş durumdadır.

Bundan önceki yazımda da belirttiğim gibi Erdoğan’ın iktidarı sürecinde, gelenekçi-modernizm çatışması üzerinden Yeni Osmanlı-İslam ideolojinin, modern ulus cumhuriyetin yerine ikame edilmesine yönelik projenin artık amacına ulaştığını söylemek mümkün.

Gelecek yazımda, muhalefetin Erdoğanizm rejimiyle nasıl mücadele etmesi konusunda düşüncelerimi sizinle paylaşacağım.

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kazım Aldoğan Arşivi