Kazım Aldoğan

Kazım Aldoğan

Adorno’nun Kültür Endüstrisi Kuramı Üzerine

1923 yılında Almanya'da kurulan Frankfurt Okulu, Sosyoloji, Siyaset, Bilimi, Psikanaliz, Tarih, Estetik, Felsefe, Müzikoloji gibi farklı disiplinlerden insanları bir araya getiren toplumsal araştırma enstitüsünün adıdır.

İnsanı efsanelerden, mitten ve rasyonel olmayan şeylerden kurtarma girişimi olarak ortaya çıkan Aydınlanma, birçok yönden desteklense de eleştirildiği taraflar da olmuştur. Bunun en dikkat çekici örneğini oluşturan Frankfurt okulu düşünürleri, Aydınlanma düşüncesinin çıkiş noktalarını eleştiriye tabi tutarak insanın özgürleşmesini ve tutsaklığını ortadan kaldırabileceği iddiasıyla toplumsal teoriyi inşa etmeye girişmişlerdi. Bununla birlikte, Marksizmin kemikleştiğini ve onun eleştiriler yönünün devre dışı kaldığını da vurgulayan düşünürler, Neo-Markist bir görünüm sergilemişlerdir. Bilimsel gelişmelerin pozitivist bir dünya görüşü ile paralel gitmesi sonucunda ortaya çıkan tüketim toplumu, insanı sahte ihtiyaçlarla sürekli tüketime zorlanması ile döngüsel bir yapı oluşturmuş, bunun sonucunda da kültür endüstrisini ortaya çıkarmıştır. Böyle bir çerçevede eleştirel teori temsilcilerinin temel eleştirileri, bilimin artık insanı özgürleştiren değil, bunun tahakküm altına alınmasına yol açan bir araç konumuna gelmiş olmasındandır. (1)

Franfurt Okulu da çizilen bu paradigmayı misyon edinmiş bir akım olarak,Max Horkheimer,Friedrich Pollock,Theodor Adorno,Walter Benjamin ve Herbert Marcuse öncülüğünde kurulmuştur.(2)

Franfurt Okulu’nun en önemli temsilcisi hiç kuşkusuz ki Adorno’dur.Bu yazının konusu olan Kültür Endüstrisi/Kültür Yönetimi adlı eserin sunuş kısmında da belirtildiği gibi Adorno'nun kültür kuramını ilk kez açık biçimde felsefi ve tarihsel bir bağlama yerleştirdiği metin, Horkmeier'la kaleme aldığı Aydınlanma'nın Diyalektiğidir. Bu eser, Aydınlanma'nın kendi kendini yok edişini ana hatlarıyla anlatır. Kitabın ana tezi, insanlığı mitsel güçlerin esaretinden kurtaran ve doğa üzerinde ilerlemeci bir tahakküm kurmasını sağlayan akılsallığın içsel doğası aracıyla mite yeniden dönülmesine ve yeni daha da mutlak tahakküm biçimine yol açtığıdır.

Aydınlanma Diyalektiği’nin yayınlanamsından sonra Adorno’un kültür kuramına yönelik en kapsamlı çalışması ‘’Kültür Endüstrisi’’dir. Kitabın tanıtımında da belirtildiği gibi, Adorno kültür endüstri kavramını Nazizim sona ererken ortaya atar. Yıllar sonra bu kavrama geri dönerek kültür endüstrisine gene bir bakış makalesini yazar. Bu arada kültür ve yönetim üzerine düşüncelerini de yayınlamıştır.Kitapta 19. yüzyılda endüstri devriminin akılcılığına karşı bir anlamda tanımlanan sanatın nasıl giderek maddi üretim süreçlerine ve onları yöneten akla yenik düştüğünü anlatılır. Endüstriyel mantığın ve bürokratik işletme disiplinlerinin denetimine giren modern sanatın özelliklerini ve eleştiriliğini yitirmesi mercek altına alınır.

Adorno’nun ‘’kültür kuramı’’ tezinden haraketle kitabın belkide referans noktasını şu şekilde özetlemek mümkün;Aydınlanmış akılsallık ve kapitalist üretim düşünümün önünü tıkar;Aydınlanmanın doğa üzerindeki tahakküme ve mutluluğu gerçekleştirecek araçları sağlama almaya dayanan karşı korunmaz ilerlemesi aslında karşı korunmaz bir gerilemye yol açacaktır.Çünkü, Kapitalizm de bütün üretim piyasa içindir. Mallar, insan ihtiyaçlarını ve arzularını karşılamak için değil, kâr elde etmek için, daha fazla sermaye edinmek için üretilir. Kullanımdan ziyade mübadele için üretim, hemen hemen bütün ekonomik formların özelliğidir. Ama kapitalist ekonomileri benzersiz kılan özellik, kullanımdan ziyade mübadele için üretimin evrensel bir eğilim olmasıdır. Bu da, birbirine benzemeyen şeylere özdeş muamelesi edilmesinin amaçlar (sermaye birikimi) uğruna şeylerin işsel özelliklerine dışsal özellikleri haline getirmesinin sonucudur. (3)

Adorno, ‘’kültür endüstrisi’’ kuramını incelerken elbette sanatın kültür endüstrisi karşısındaki yeni ontolojisinin de niteliksel ve niceliksel oluşumlarını ortaya koymaktadır.Tamda burada kitapta sanatın kapsamlı bir açılımı ile karşılaşıyoruz;

Sanat, Aydınlanma’nın araçsal aklından dışlanan unsurların, duyusal tikelliğin ve rasyonel amaçların güçlü bir biçimde olumlanmasıdır. Sanat, amaçları ve duyusal tikelliğin pratikten koparılmış bilgisidir. Modern öncesi dönemin sanatı gerçekliği değiştirmeyi ümit ediyordu. Oysa, özerk sanat, sınıflı bir toplumda kafa emeği ile kol emeği arasındaki bölümlerinin mükemmel örneğidir. Yüksek sanata, alt sınıfların dışlanılması ile ulaşılabilir. Sanat, bu sınıfın davasına yani doğru evrenselliğe sadık kaldığını, yanlış evrenselliğin amaçlarından uzak durarak gösterir. Aldatıcı evrensellik, kültür endüstrisi sanatının homojen aynının evrenselliğidir. Artık çalışma karşısında rahatlama için mutluluğu bile vaat etmeyen, sadece kolay eğlence sağlayan bir sanatın evrenselliği. (4)

Adorno ‘’kültür endüstrisi’’nin sanat üzerindeki pejoratif etkisini bu çalışmada Andreas Huyssen’den bir alıntıyla kavramsallaştırır; Sanat eserlerinin metaya dönüşmesi ve bu şekilde alımlanması gibi, tüketim toplumunda metanın kendisi de imgeye, temsile ve gösteriye dönüşmüştür. Kullanım değerinin yerini ambalaj ve tanıtım almıştır. Sanatın metalaşmasının sonu metanın estetize edilmesidir. Metanın baştan çıkarıcı ölümcü şarkısı, vaktiyle burjuva sanatının barındırdığı mutluluk vaadini yerinden etmiştir. Tüketici Odysseus tatminine ulaşacağını umarak kendini sevinçle meta denizinin sularına bırakır ama aradığını bulamaz. (5)

Sonuç olarak,Adorno bu önemli eserde kültür endüstrisinin yol açtığı etkisizleştirme,bayağılaştırma ve gerilemelere ayna tutmaktadır.Kültür endüstrisinin yol açtığı tahribat ve tehditi açıkça görmüştür.

(1). B.Bekalp,2019

(2). T.W.Adorno,Kültür Endüstrisi İletişim Yay.s.15

(3). T.W.Adorno,Kültür Endüstrisi İletişim Yay.s.14

(4). T.W.Adorno,Kültür Endüstrisi İletişim Yay.s.16

(5). T.W.Adorno,Kültür Endüstrisi İletişim Yay.s.38

www.yenicizgihaber.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kazım Aldoğan Arşivi