Barış için savunma

Halen gelişmekte olan bir ülke içerisindeyiz ama sanırım bu gelişme çok küçük adımlarla hatta emekleyerek gelişmede olduğumuzu bir kez daha anladım. Yazarlar profesörler ne kadar yazarlarsa yazsınlar bu toplumun kadınlara karşı görüşlerini değiştirmek oldukça güç. İmkansız demiyorum ama gerçekler konuşacaksak çok güç. Yahu lafa gelince herkes birbirinin annesi kardeşi ama bu iş icraata geçemiyor da lafta kalıyor. Yıl olmuş 2019 şehrin en işlek caddesinde, akşam yahut pazar yahut sevgilinle el ele gezmek hala çok ayıp bir kadın için hala çok yanlış. Bakın tekrar söylüyorum caydırıcı yasalar gelmediği sürece bu herifler gözleriyle yemekten, bilinçsizce laf atmaktan taciz etmekten çalmaktan çırpmaktan vazgeçmeyecek! Buda böyle biline. Pollyanna oynamanın bir alemi yok. Sporu kesinlikle kötüye kullanmaktan yana değilim lakin özellikle dışarıdan savunmasız gibi duran kadınların yakın dövüşü öğrenmesi ŞART! Gaziantep ilimizde kenedine has mizacı olan ve bu işe gönül vermiş ve çekirdekten yetişen 27 yıllık deneyime sahip olan Ömer Tıbık hocamızla tanışma fırsatı buluyorum kendisi karma savunma sanatları self defens antrenörü olan,  eğitici ve vatandaşına faydalı olmayı ilke edinen bir sanatkardan savunma tekniği ile ilgili bilgi ediniyorum. Ömer Tıbığı biraz tanıyoruz. 1994 yılında bu işe çekirdekten yetişerek başlamış, şuan aktif olarak Almanya Olimpiyat Komitesi, Alman Uluslararası iş birliği GİZ ve Dosb ile birçok faydalı projelere imza atmış ve Barış İçin Savuma projesi de yolda olan çalışkan ülkesinin aşığı bir sporcu. Projelerin içerisinde benim en hassas olduğum ve dikkatimi çeken konu diyebilirim; kadınlar. Bu projenin içeriği ise kadınlara yönelik yapılan şiddete karşı daha bilinçli bir şekilde kendini koruyabilmesi adına kadınlara yönelik öz savunma eğitimi yakın dövüş sanatı, eğitimini tamamen ücretsiz veriyor olması. Gündemden düşmeyen kadına yönelik şiddetin artmasıyla Ömer hocamız tarafından ortaya atılan fikir proje haline gelip uygulamaya geçmiş. Bir kadın tanıdığı yahut hiç tanımadığı bir karşı cinsle karşılaşıyor ve nasıl davranması gerektiğini bilmediğini keşfediyor. Burada güç kullanmadan karşıdaki kişinin zayıf noktalarını sert defans kısmını öğretilmeye çalışılıyor. Bu aslında çok önemli bir proje. Kadınların kendilerini korumaları adına atılan büyük bir adım diyebilirim. Ömer hocamızdan yakın dövüş sanatları ile ilgili biraz daha bilgi alıyoruz, bu sanatın aslında manevi ve psikolojik olarak birçok faydası olduğunu belirtiyor. Bu dövüş sanatlarının kesinlikle amacının dışında kullanılmaması gerektiğini belirtiyor. Aslında çok basit tekniklerle kendimizi savunabileceğimizi anlatıyor. Bu spor dalının manevi ve psikolojik olarak olumlu yönde etkilerini yıllar evvelinde kendi bünyesinde ve sonrasında öğrencilerinde gözlemlediğini anlatan Ömer bey özgüveni arttırdığını kendini daha bilinçli savunmayı öğrendiğini anlatıyor. Harika bir cümle ekleyerek yıllardır dövüş sanatlarının içerisinde olmasına rağmen şiddeti savunmayıp buradaki amacın sporculuk ahlakını ve disiplinini vermeyi amaçladığını ve dövüş sanatlarını bilmek dahi şiddet ile hiçbir problemin çözülmeyeceğini profesyonel bir sporcudan duymanın daha kıymetli olduğunu düşünüyorum. Burada dövüşü değil de sporculuğu ön plana çıkarmayı amaçladığını belirtiyor. Bu eğitimin; öfke kontrolünü sağladığını, gerçek bir olay yaşandığında sakin kalıp kendini nasıl koruması gerektiğini, beslenmeye, daha sağlıklı vücuda sahip olmayı,  mücadele etmeyi öğretti, vücudu dinç kılması ve etrafa daha bilinçli yaklaşmayı sağladığını belirtiyor. Kadın erkek eşitliğine güzel bir örnek vererek  cinsler arasında ki güç farkının eğitimle, tekniği öğrenip yüzde yüz kapanmasın da büyük bölümünde açığın kapanacağı görüşünde. Aslında duyulması gereken geri planda kalmış bir spor dalı olduğunu belirtiyor. Elbette eskiye nazaran daha bilinen bir dal ama daha ön planda güncel ve gündemde rövanşta olan bir spor dalı haline gelmesini de temenni ediyor. Savunma sanatlarının barışsal ve birleştirici gücünü göstermek. Belediye destekli açılan fıtness salonlarının yanı sıra boks yakın dövüş sanatlarının da olması ve halka alıştırılıp sevdirilmeli, devlet destekli olup tüm vatandaşlara bu hizmetlerin verilmesi ulaşılabilir hale gelmesi gerekiyor. Avrupa ülkelerinde spora önem verilmesi her sektöre zincirleme olarak yansıdığını; devlet destekli tüm vatandaşların spor konusunda bilinç kazandırılması demek daha az hastalanma daha az ilaç ve sağlıklı nesil bırakmak ilerleyen topluma. Nesli kaybetmemek nüfusunun ne kadar güçlü olursa o kadar güçlü bir ülkesin ve şuan en genç nüfusun Türkiye de olduğunu ve bu avantajın daha iyi değerlendirilmesi gerektiği görüşünde.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Betül Erikçi Arşivi