FERAY İÇİN ADALET ARIYORUZ!

Feray Şahin evimizin tek kızıydı. Mersin’de son sınıfta okuyordu. Hayalleri olan cıvıl cıvıl bir kızdı. Maalesef onu hayatımızda hiç görmediğimiz, tanımadığımız, karşılaşmadığımız bir katil, alçakça, hunharca, kahpece katletti. Fatih Burak Aykul isimli o polis, emniyet teşkilatının yüz karası, gencecik suçsuz günahsız, silahsız savunmasız üniversite son sınıf öğrencisi kızımız katletti. Böyle bir acı elbette aile olarak bizleri derin ve sonsuz bir acıya kilitledi. Ancak Feray kızımızı bu hayatta yok eden, sinsi ve hunharca işlenen bu katliamı ve katili asla unutmayacağız. Mahkeme, sinsi ve vahşice işlenen bu cinayette suskun kalarak, katilin yalanlarına dayalı bir karar verdi. Çünkü katil sinsi ve kahpece işlediği bu cinayette delilleri yok etti, karartı. Fakat görevleri adil ve adaletli olmak, bu yönde karar vererek vicdanları rahatlatmak olan, hukukun üstünlüğünü korumak olan o mahkemenin yargıçları, maalesef dosyadaki eksikleri ya da mevcutları yeterince incelemedi. Sormadı sorgulamadı. Şimdi bunlar görev mi yaptı!

Olay yeri savcısı eksik olan delilleri sormadı, sorgulamadı soruşturmadı talep etmedi. Delilleri gizleyen, yok eden memurlar hakkında Mersin Adliyesi Cumhuriyet Başsavcısı tek bir işlem bile yapmadı. Aynı şekilde Mersin 5 Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı Aydın Mengüllüoğlu’nun 1,5 yıl süren dava sırasında delileri yok eden, her duruşmada başka yalanlar ileri süren, çelişkili ifadeler veren o katile tek bir soru bile sormadı. Mahkeme’nin savcısı Mehmet Dilan’da katilin yalanlarına inanarak, hazırladığı mütalaa ile katil hakkında kasten öldürmeden dava açılmasına rağmen, hunharca işlenen bu cinayeti bilinçli taksire sokarak, katili adeta ödüllendirdi. Ve bu karar ile o mahkeme hukuk cinayeti işleyerek gencecik kızın kanı yerde kalmıştır. Dolayısıyla bu hukuksuzluğu kimse adil bir karar diye tanımlayamaz. Hak, Hukuk, Adalet, Vicdan, insanlık bunun neresinde…

Sonuçta savcının o mütalaasını mahkeme başkanı Aydın Mengüllüoğlu olduğu gibi kabul ederek, katile 5 yıl 3 ay gibi indirimli komik bir ceza verdi. Feray’ın kanı yerde kaldı. Hem de mahkeme eliyle… 23 Yaşında üniversite son sınıf öğrencisinin öldürülmesine karşılık verilen o komik cezayı, ne aile, nede vicdanları olan hukukçular, ne insanlık, asla ve asla kabul etmedi. Hukuk camiasının temsilciler başta olmak üzere birçok hukuk adamı o kararı kınadı.

Hukuka güven kaybettiren, hukuka büyük zarar veren, yıpratan o karar maalesef Adana istihfafta bozulur, geri döner diye düşünülmüştü. Fakat hiçbir mahkemeden olmayan, yaşanmayan jet hızla iki hafta gibi çok kısa sürede karar verilerek, hem tutuklu katilin tahliyesi, hem de mevcut karar onandı. Aile bu haksızlığa, hukuksuzluğa seyirci kalmadı izin vermedi itirazını yaptı. Dosya Yargıtay’a gitti. Şimdi gözler Yargıtay’da gelecek adil, tarafsız, değerlendirme ve kararda. Evet, gencecik üniversite son sınıf öğrencisini hiç tanımadığınız birisi katledecek, sonra o katil hiçbir şey olmamış gibi sokağa salı verilecek. Bunu ne insanlık, ne vicdan asla kabul etmez…

Katil bu cinayeti çok profesyonelce işlemiştir. Bu nedenledir ki geride iz bırakmamaya özen göstermiştir. Ancak katilin unuttuğu ya da fark etmediği bazı noktalar, cinayeti aydınlatmaya yetecek delil olmuştur.

ADALET, HAK, HUKUK VİCDAN BUNUN NERESİNDE SN YARGIÇLAR Cinayetle ilgili dikkat çeken şu noktaları sizlerle birkez daha paylaşmak istedim. Cinayet günü görev yapan polisler, savcının olay yerine gelmeden telefon ile talimat vermesini (aslında buda görevi ihmaldir) fırsat bilerek, cinayete ait delillerin birçoğunu yok etmiş ya da gizlemiştir.

Bunların bazıları şöyle;

1- Dosyada katilin vücut muayenesi ve yine vücuduyla ilgili çekilmiş fotoları yok. Yani cinayet için son derece önemli olan bu deliller, bilinçli olarak ya gizlendi ya da yok edildi.

2-Katil cinayet sırasında delilleri yok ettiğinden Adli Tıp Kurum bazı sonuçlara ulaşmakta zorlandı. Çünkü katilin elini yıkadığı tutanaklarda tespitli, hem de mevcut deliller kana belenerek izler yok edilmiş. Delilleri kim niye yok eder, ancak suçlu olan. yıllarca sorgulama yapan  yargıçlar bunu limyecek kadar yetersiz olamaz. Eğer öyleyse o koltukta yeri olmamalı. Bu sorgulanmadı.

3-Evin kapı kilit dili dışardaydı, aynı zamanda kapınını yuvası eğilmiş yani zorlanmıştı polis kamera kayıtlarında da mevcut olmasına rağmen mahkeme bunla ilgili hiçbir araştırma inceleme ve sorgulama yapmadı.

4-Katilin kan incelemesi yapılmadı veya dosyaya konulmayarak gizlendi.

5-Talep etmemize rağmen, o Mahkeme Feray’ın telefonunu açtırmadı, ama katilin telefonu üzerinde cinayete yön vermeye çalıştı.

6-Katili ne aile, ne Feray’ın okul arkadaşları, ne bina komşuları hiç kimse tanımıyor bu sorgulanmadı fakat katil, Feray’ı tanıdığını söylemesi mahkeme için yeterli görüldü.

Hukukta bunun karşılığı var mı?

ELDEKİ SOMUT DELİLLERDEN BAZISI

1- Feray’ın tırnakları arasında katilin DNA’sı çıktı ama mahkeme bunu dikkate almadı,

2- İstanbul Adli Tıp Kurumu uzaktan atış ile Feray’ın öldürüldüğü yönünde rapor verdi. O raporun altında 6 tane bilim insanı profesörün imzası olmasına rağmen, mahkeme böylesine önemli raporu görmezden geldi. Hak, hukuk, adalet bunun neresinde?

3-Atış mesafesi ne bitişik, nede yakın olmadığı eldeki bulgularda, delilerde çok somut olarak görülmekte. Bu somut gerçek savcının dayanaksız, gerçekten uzak ileri sürdüğü mesafeyle bir bağlantısı ve benzerliği hiç yok.

4-Katilin elinde barut izleri çıkmadı, raporla tespitli. (Çünkü elini yıkamış)  

Evet, bunun gibi daha sayacağımız birçok neden, somut gerçekler deliler varken, o mahkemenin yargıçları katili aklamaya yönelik, korumaya ve kurtarmaya yönelik bir karar vererek, az bir ceza ile 23 yaşında gencecik kızın katliamını hiçe saymanını tiyatrosunu oynadılar.

Ve 1.5 yıl üren o mahkemede, mahkemenin başkanı Aydın Mengüllüoğlu katilin çelişki ve yalan dolu ifadesine rağmen tek bir soru sormadı. Neden ateş ettin, elinde barut izleri yoktur, ne yaptın, niye elini yıkadın? diye sormadı.  

Bu utanç verici kararı onayan yargıçlar, sizin hiç mi kızınız, oğlunuz yoktur başınıza böyle bir olay gelse ne yapardınız. Vicdanen rahat mısınız. Adli Tıp Raporlarını ve belgeleri yok sayarak Katilin yalanlarına bağlı kalarak; Katilleri cesaretlendiren bir karar verdiniz, Kadın cinayetlerini tetikleyen bir karar verdiniz Vicdanları rahatlatmak yerine, vicdanları sızlatan bir karar verdiniz. Adalete güveni bir kez daha yok ettiniz, zarar verdiniz, küçülttünüz...

Fakat şu çok iyi bilinsin bu davanın peşini asla bırakmayacağız. Ve bu davada ihmali olanlar, suç ortağı olanlar, davayı karartanlara karşı mücadelemiz hep sürecektir. İçimizdeki bu ateş, bu acı asla sönmeyecek, bu öfkemiz asla dinmeyecek ve sonuna kadar mücadelemiz sürecektir.  yenicizgihaber.com    

Twitter: @b_sahin27

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Şahin Arşivi