Hani tutamazsın ya zamanı kayıp gider ellerinden,
Keşke’ ler, ah’ lar ile dolup taşmış.
Bozduğun yeminler, kıyısından döndüğün sözler,
Çıkmaz sokakların sonunda denizi bekler gibi
Hayallerini bekler durursun.
Kederi rafa kaldırıp, mutluluğu mezelere sığdırırsın,
Elalemin mumla aradığını bulduğuna sevinirsin,
Ama hep eksik, hep yarım uzak diyarlarda.
Kalbinin derinliklerinde sandıklara sarıp sarmalarsın,
Naftalin kokulu, belki de küf tutmuş yeşiline bu bağlılık.
Şükür ve isyanı aynı beden de yaşayan karmaşık ruhunla gezinirsin.
Sarmaşık gibi, zehirli ama her hücrende yeşermiş birer tomurcuk,
Martılarla konuştum geçen Çarşamba
Elindeki gevreği benle paylaşırsan sana bir sır vereceğim dediler
“Kalbinin sesini dinlemekten asla vazgeçme” diye fısıldadı.
İzmir’de aşık olmuştum pırıl pırıl bir delikanlıya çocuktum o zamanlar, şimdi de İzmir’e aşık oldum.
Sen çocukluk resmim oldun açıp açıp baktım,
Her an, her yanım da iki gölge vardı, uzansam tutacaktım sanki birisi sendin.
Plastik bebek gibi, gövdeme aldığım darbeler de hiç kırılmadım
Korkuyorum bayım, bir gün hiç olmadık yerde kötü şeyler olacak diye,
Sessiz çığlığımı artık duysanız iyi olur bayım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.