YİNE SÜRECE İLİŞKİN…

Barış ve Demokratik Çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte sürece ilişkin görüşlerimi bu köşeden bildirmeye başlamıştım. Sürecin başlatılmasından duyulan heyecanı dile getirmiş ve bu kez olmalı demiştik. Özetle, olması istenilen neydi? Kürt Sorununun demokratik ve barışçı çözümüydü. Bunun için de sorunu giderici her türlü iradenin ve cesaretin ortaya konulmasıydı. Önce silahlar susacak ve cenazeler gelmeyecekti. Ardından Kürtlerin eşit ve özgür yurttaşlık hakkı, anayasal ve yasal düzenlemelere bağlı kılınacak, sonra da savaşın acıları ve yaraları sarılmaya başlanacaktı. Yine olmadı görünüyor. Daha önceki yazılarda sorunun çözümüne ilişkin yaratılan fırsatların neler olduğu anımsatılmış, sürece denk düşmeyen uygulamalara örnekler verilmiş, sonra da bu sürecin neden başlatıldığına ilişkin analizlerde bulunulmuştu. Sürece tedbirli, eleştirel ve uyarıcı yaklaşımın, sürece daha çok katkı sağlayacağı belirtilmişti. Süreç başlarken üç aşamalı bir yol haritasından söz edilmişti. Birincisi, PKK’nin geri çekilmesiydi. Nitekim 8 Mayıs’ta başlayan geri çekilme bugün de sürmektedir. Bu süre içinde ikinci aşamanın başlatılacağına ilişkin güven ve umut verici hiçbir işaret görülmemiştir. Dilde ve uygulamalarda süreci provoke edici bir yol izlenmiştir. Süreç sonrası yeni yapılanmalara hazırlık yapılacakken savaş hazırlıklarına girişilmiştir. Bölgede milyonlarca lira harcanarak 119 karakol yapılmıştır. Şimdi de bölge il ve ilçelerin kalkınmasına katkı gerekçesiyle Batıdaki askeri birliklerin çoğu oraya sevk edilecektir. Bununla bir yandan bölgeye askeri yığınak yapılarak savaş gücü artırılacak, diğer yandan da önümüzdeki seçimlerde bölgenin oy dengesinin değiştirilmesinin hesabı yapılacaktır. Cezaevleri tıka basa doldurulmuş, hasta mahkûmlar ölüme terk edilmiştir. Sosyalistlere ve Kürt siyasetçilerine peş peşe ağır hapis cezaları gelmiştir. Bir yandan Ankara’da yeni bir anayasada uzlaşma aranırken başta Gezi Parkı Direnişi olmak üzere, demokratik, barışçıl toplantı ve gösteriler saldırıya uğramış ve yasaklanmıştır. Roboski katliamının suçluları açığa çıkarılmazken, Rojava devrimine karşı çeteci El-Nusra ve El-Kaide açıktan desteklenmiştir. Resmi açıklamalara göre kışlalarda bir buçuk yılda 166 askerin kuşkulu ölümü olmuştur. Öcalan, 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatları ile görüştürülmemiştir. Kısacası Barış ve Demokratik Çözüm sürecinin birinci aşaması böyle tamamlanmıştır. İkinci aşamasına gelince, sürecin diğer tarafı yapması gerekenleri başlatacakken yine süreci sabote etmenin bahanelerini yaratmıştır. İkinci aşamanın karşılığını oluşturacak demokratikleşme paketi henüz açıklanmamıştır. Pakette sürpriz olarak yer alacağı söylenen düzenlemelerden de polisin yetkilerinin artırılacağı öğrenilmiştir. Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan bellidir. Bu iktidarın, bu devletin halklarıyla barışmaya ne iradesi ne de niyeti vardır. Ancak Çözüm Sürecini sekteye uğratanlar tarihe bırakılmamalıdır. Yeni direniş alanları yaratılarak, birleşilerek, çoğalarak süreç zorlanmalı ve seçimlere hazırlanılmalıdır. Halklar barış istiyor. Nitekim bugüne değin süreç karşıtı ciddi bir tepki gelişmemiştir. Halkların güçlü barış özlemi ve isteği yığınsal sivil itaatsizliğe ve demokratik isyana dönüştürülerek sürecin kesintiye uğratılması önlenebilir. İnsanın ve umudun olduğun yerde seçeneklerin de olacağı unutulmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akın Birdal Arşivi