NE OLUYOR, NE OLACAK

CANSUYU Akın Birdal   a2 Bir Newroz’u daha geride bıraktık.   Başta Amed olmak üzere, Türkiye’nin dört bir yanında Newroz ateşi Türkiye halklarının eşitlik, özgürlük, adalet ve barış yolunu aydınlattı. Umarız, Ankara’da bu ışığın şavkından gerekli sonucu çıkaracaktır. Abdullah Öcalan’ın daha önceki ve bu kez de gönderdiği mektupları çok açık. Eşit ve özgür yaşanabilecek bir Türkiye. Ve bunun için ne yapılması gerektiğinin yol haritası. Daha ne olsun, ne söylensin? 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Jose Saramago’nun dediği gibi, bu gökyüzünün altında söylenmedik, yazılmadık ne kaldı? O nedenle mesajda ne vardı, ne yoktu tartışmaları ve beklentileri bile bir zaman kaybıdır. Kürt halkının ne istediği ve istediklerinin nasıl elde edileceğini bilmeyen kaldı mı? Newroz ateşi, başta Kürt halkı olmak üzere, ezilen mazlum kadim Ortadoğu halklarının yüreğindeki özgürlük ateşidir. Ve bu ateş bugüne değin her türlü baskı, şiddet ve insanlığa karşı işlenmiş suçlarla söndürülememiştir. Günler öncesinden Newroz günü sağanak yağış olacağı bildirilmişti. Nitekim 21 Mart Newroz günü de Amed’de kısa süreli olsa da yoğun bir yağış oldu. Yüzbinler yerinden kıpırdamadı. Yıllarca –ki 92 Newroz’u başta- kurşun yağmurlarına karşı bu ateş söndürülememiştir, halkın katılımı engellenememiştir. İki gün kaldığımız Amed’de Kobani direnişinin ve zaferinin özgür ruhu dolaşıyor. Herkes, her şeye karşın,  barış ve gelecek umudunu koruyor. Sabrını, umudunu ve zaferini 7 Haziran’a ertelemiş görünüyor. “Silahların gölgesinde barış olmaz” deniyor. Doğru, İsveç Barış Enstitüsü’nün son raporunda Türkiye’nin silah alımlarında 7. sırada, bütçesinde de savunma ve güvenlik harcamalarına en fazla ödenek ayıran 10 ülke arasında olduğu açıklanmıştır. Kimin savaştan ya da barıştan yana olduğunun açık göstergesi değil mi? Kalekol ve karakol yapımları sürmekte, yeni korucu kadroları açılmaktadır. Bölgeye son üç ay için 20-25 bin polisin geçici görevlendirileceği bildiriliyor. Hasta mahpuslar için verilen vaatler yerine getirilmiyor ve sürecin pazarlık konusu yapılıyor. Cezaevlerinde mahkumluğu 20 yılı aşkın 1500, 24 yılı da aşmış 30 Kürt siyasi mahpusun “ölünceye kadar” fermanları askıda bekletiliyor. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere şiddet, çatışma ve ayrışma dilinden vazgeçilmiyor. Yandaş medya aracılığıyla nefret suçu sistematik hale getiriliyor. Kürt sorunu var mı, yok mu tartışmalarına geri dönülüyor ve tam bir paradoks yaşanıyor. Besbelli içlerinde bir iktidar çatışması dışa vuruyor. Testiler kırılmasa da, büyük çatlaklar oluşuyor. Evet artık su sızıntısı önlenemeyecek ve her şeyin açığa çıkması beklenecek. Kuşkusuz bu süreci önemli kılan seçimlere nasıl bir ortamda gidileceğidir. Herkesin iradesini, serbest, demokratik ve güvenli bir ortamda kullanıp kullanamayacağıdır. Gerilim ve çatışma ortamı yaratılarak gidilecek bir seçim ortamından ve sonucundan medet umanlar büyük hayal kırıklığına uğrayacaklardır.  Korkudan özgürleşmiş halklarımız şimdi de tutsaklıktan ve ayrımcılıktan kurtulacaktır. Çünkü, kötü yola girişin direksiyonu kendi hezeyanları içinde çırpınanların elinden mutlaka alınacaktır. Ne olacak? Newroz alanları, 7 Haziran seçimleri için daha bugünden bize, Yeni bir Yaşamı, Yeni bir Toplumu, Yeni bir Geleceği müjdeliyor. Ve yeni bir Türkiye, Karaman’ın koyunlarını meralara sürecek ve oyunlarını açığa çıkaracaktır. Gün bu gündür. Yeter demenin, akıl, vicdan ve sorumlulukları harekete geçirme zamanıdır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akın Birdal Arşivi