İrfan Başbuğ
YANGIN YERİ
YANGIN YERİ
Eskiden ahşap evlerin yoğun olduğu yerlerde sıkça yangın çıkardı. Enkaz halinde kalan yanmış duvarlar ve tahtalar uzun süre kalırdı orada, işte buralar yangın yeridir. Bu yangın yerinin düz olarak açıklanan anlamı.
Yaşamak bu yangın yerinde,
Her gün yeniden ölerek.
Zalimin elinde tutsak,
Cahile kurban olarak..
Ataol Behramoğlu'nun YANGIN YERİ şiirinin ilk mısralarında belirttiği yer ise bir başka yangın. Buna ister içimizdeki yangın, isterseniz de ülkemizdeki yangın deyin.
Ülkemiz adeta bir yangın yeri.
İnsanlarımızın önemli bir çoğunluğu sorunlar içerisinde boğuluyor. Evet, doğru düşündünüz, ilk akla gelen sorun ekonomi.
Öncelikle, ülkenin kaynakları tükenmiş durumda. Merkez Bankamızın kasasında para kalmamış. Şu an döviz rezervimiz eksi 43 milyar dolar. Rezervde neden para bulunur? Ekonomik krizlere karşı korunmak için.
Ülke, dış borcunun vadesi geldiğinde piyasadan bu dövizi toplayamazsa, Merkez Bankası rezervini kullanır. Eee, bizde de rezerv eksi durumda maalesef.
Uzun süredir, 128 milyar dolar döviz rezervimizin ne yapıldığı sorusu hala güncelliğini koruyor. Muhalefet Partileri, bir kısım köşe yazarları ve konuşmacılar sürekli bunu soruyor. 128 milyar dolar nerede?
Sen bu kaynağı piyasa koşullarına uygun bir şekilde sattıysan, çık açıkla. ''Şu kadar doları, şuna, şu kadardan sattım'' de. Zor olan nedir bunda, anlamak mümkün değil.
Şimdi gelelim vatandaşın cebine;
Cepte para olması için çalışıyor olmak gerek. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre ülkemizde 4 milyonun üzerinde işsiz var. Çevremizde de gözlemlediğimiz üzere, birçok kişi de iş bulma ümidini yitirdiğinden İŞKUR'a başvurmuyor bile. Bunlar çalışmayanlar.
Çalışanların yaklaşık üçte biri, asgari ücret alıyor. Bu sayı 9 - 10 milyon civarında. Ülkemizde asgari ücret 2.825 TL.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun açıklamasına göre Şubat ayında açlık sınırı 2.719 TL., yoksulluk sınırı da 8.856 TL’ye yükselmiş. Açlık sınırından kastedilen 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcamasıdır. Yani bizim 2.825 TL asgari ücretle bir aile ancak karnını doyurabilmekte.
Gıda harcamasıyla beraber giyim, ulaşım, konut, sağlık, eğitim gibi zorunlu harcamaları karşılayabilecek tutar da yoksulluk sınırı olarak değerlendirilmektedir.
Bu asgari ücretle vatandaşımız nasıl geçiniyor - geçinecek diye sormak gerekmez mi? Yazık olmuyor mu insanımıza, çocuklarımıza?
Ülkede hemen her şehir de çöpleri karıştıranların sayısı bir hayli arttı. İnsanlarımız pazaryerlerinde akşamüzeri atılmış sebze-meyveleri toplar oldu.
Şairin dediği gibi; her gün yeniden ölerek bu yangın yerinde yaşamak ve tutsak olmak zor geliyor bizlere.
Açlık sınırında asgari ücretle çalışan işçim, borca batıp kepenk kapatan esnafım, ayın sonunu getiremeyen emeklim, zarar ettiği için hayvanlarını - tarlasını satan çiftçim, üniversite mezunu işsiz gencim;
Sizler de önünüze sandık konulduğunda düşünerek davranırsınız. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.