Arif Nacaroğlu

Arif Nacaroğlu

Kim kalıyor?

Eski mezun. Mühendis. Mezun olduktan sonra asgari ücretle işe başlamış. Önce mühendislik dışında bir yığın işe girip çıkmış ve sonra daha iyi maaşla(?) mesleğini yapacak bir iş bulabilmiş. Buna güvenip evlenmiş. Eşi sağlık emekçisi. Biraz maaşı da var. “Birlikten kuvvet doğar” diye cesaret edip bir de bebek yapmaya karar vermişler. Ve sonra işini kaybetmiş. Bir bebek ve eş ile ailesine sığınmış. Bakmış güzel ülkesinde bebeğine bir gelecek yok, bu güzel aileye umut veren bir ülke arayışına girişmiş ve gidiyor. “Mecburen gidiyorum” diyerek gidiyor.

Bir başkası. Kadın. O da mühendis. 2 yıl önce mühendis olmuş ama kadınlığından mı, talihsizliğinden mi, bir türlü iş bulamamış. Avrupa’da bir dil okulu ayarlamış. Önce dil öğrenecek sonra orada bir gelecek arayışına girecek. “Ülkemi seviyorum ama o beni sevmiyor galiba. En çok ailemin sevgisini bırakıp gideceğime üzülüyorum” diyor.

Diğeri, bir erkek. İyi derece ile makine mühendisi olmuş. Onu makine mühendisi yapmak için bu ülke insanları sorgusuz sualsiz ne vergiler, ne uydurma cezalar ödemişler. Oto tamircisi babası üç kuruş kazancını harç parası olarak yatırmış üniversiteye.  Büyüyüp ülkesine faydalı olsun, yoksulluğa çare bulsun diye mühendis yapmışlar. Halkına borcunu ödemek için önce kapı kapı dolaşıp iş aramış. Sonra araya tanıdıklar koymuş. Bir ara “Biz her mezuna iş bulmak zorunda değiliz” gibi bir şeyler duymuş tepelerden. Sonra karar vermiş gitmeye. Dönerci akrabasının yanında dönerci olacak. Şansı yaver giderse gittiği ülkede bir okul daha okuyup geleceğini arayacak.

En yenisi bir başka genç erkek. İyi bir üniversiteden iyi bir notla mezun olmuş. Yazılım mühendisi. İyi bir şirkette işe başlamış. Haftada 55 saat. 10 saati yolda geçiyor. Bir aldığı maaşa, bir yaşama bakmış. Tek başına idare edecek gibi ama çoğalması imkansız. Bir gün bir mesaj almış. Almanya’dan. Haftada 35 saat, 5 kat maaş.  6 hafta yaz tatili. Bir teklife bakmış, bir mezun olduğu üniversitenin kapısına takılan kelepçeye. Gitmeye karar vermiş. O da gidiyor.

En sonuncusu daha ikinci sınıf, üniversitede. 3 sene sonra mezun olacak. Kim öle kim kala. Duymuş ki üniversiteler arası değişim programı var. Bir dönem. Başvurmuş. Kazanmış. O da gidiyor. Bir dönem okuyup geri döneceğim diye dönmemek üzere gidiyor.

En genci lisede. O da gidiyor.

Ülkenin geleceği gidiyor.

Gazetecilere saldıranlar kalıyor. Gazetecilere saldıranları görmezden gelenler kalıyor. Görmezden gelenleri oraya atayanlar kalıyor. Üniversite kapılarında dayak yiyen okuyan, yazan gençler gidiyor, onları döven gençler kalıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arif Nacaroğlu Arşivi

Haber

18 Haziran 2024 Salı 11:38