Telefondan kafanızı kaldırın mı?

Telefondan kafanızı kaldırın mı?

AZİN RAKHTSHAH TÜRKŞAH

Günümüzde sıkça rastladığımız teknolojiyi eleştiren insanlar var. Şuan aklınıza etrafınızda “telefonu bırak artık” diyenler var, değil mi? Bu yazımı özellikle onlara okutun lütfen.

1998 yılında bilgisayar şahsımın hayatına ilk girdiği dönemlerde ben 8 yaşımdaydım. Henüz 8 yaşımda evimize giren bilgisayar, aylarca kutusundan çıkarılmak için düşünüldü. Büyük sevinçle kutusundan çıkarttığımızda ise internet “Dial Up” teknolojisi ile, marketten aldığımız kart ile pahalı ve aşırı kısıtlı kıllanılabiliyordu ( Özetle internet yoktu ) . Cihaz floppy disk ve CD ile veri alabiliyordu ve 20 GB hard diske sahipti. Bu cihazla yapabileceğiniz maksimum iş Need for Speed gibi oyunların ilk versiyonlarını oynamaktı. İnanırmısınız bilgisayarı belki birkaç günde bir onu da 1 saatliğine açma hakkımız vardı.

Dünyanın en çok başarılı öğrencilerinin okuduğu en çok başarılı okullar hakkında yapılan araştırmalara göre bu başarının sebebi gelişim yaşında olan çocukların dersten çok oyun oynamalarıydı. Bu noktada insan düşünmeden edemiyor. Acaba bildiklerimiz doğru mu?

Bilgisayarın hayatımıza girmesiyle birlikte önce dijital telefonlar ardından renkli ekranlı ve kameralı telefonlar ve ardından akıllı telefonlar ve tabletler hayatımıza girdi. Bu cihazlar bizi olumsuz etkilemek için tasarlanmadı ve hiçbirinin amacı insanları sofra başında telefona bağlamak gibi şeyler değildir. Bu cihazlar çeşitli yollar ile bilgi toplar, bilgiyi kaydeder işler ve aktarırlar. Temel prensip bilgidir. 100 yıl önce bize : “ Elinizde küçük bir pencere olacak, açtığınızda istediğiniz her şeyi göreceksiniz” deselerdi buna inanmazdınız bile. Oysa şuan buna sahibiz ve günümüzde buna sahip olmayı ve kullanmayı eleştiren insanlar var. Bu eleştirmeler ne kadar doğru? Gerçekten kafamızı telefona sokmak olumsuz bir durum mudur? Yoksa bu sadece toplumun yanlış bir tepkisi olarak alışılmış bir davranış mıdır?

Bir gün telefonunuzu kapatıp eve bırakın ve gün boyu telefonsuz yaşayın. Her dakika eksikliğini hissedeceksiniz. Hatta kendinizi güvende hissetmeyeceksiniz bile. Her zor durumda birilerini arayabilme şansı size güvenlik sağlıyor. İhtiyacınız olduğunda Google a veya yapay zeka platformlarına sorduğunuz sorular kimseye minnet etmeden size bilgi kaynağı olmaktadır. Evinizdeki yaptığınız yemek tariflerini bile artık defterlere not etmiyorsunuz ve istediğiniz zaman video hâlinde bile youtube gibi mecralar üzerinden izleyebiliyorsunuz. Whatsapp gibi uygulamalar ile istediğiniz kişilerle anında haberleşiyorsunuz hatta görüntülerinizi bile aktarabiliyorsunuz.

Günümüzde ülkemizin ekonomi gibi bazı hususlarda geriye gitmesinin sebebinin Cehalet olduğunu biliyoruz. “Cehl” arapca bir sözcüktür ve anlamı bilgisizliktir. Toplumsal bilgisizlik hayat şartlarımıza yansıyor aslında. Bana sorarsanız her ülkenin parasının değeri o ülkenin halkının değerini temsil ediyor. “Ne biçim konuşuyorsun” dediğinizi duyar gibiyim.

Şöyle düşünün: Her gün henüz evden çıktığım anlarda etrafını çöplerle dolu olduğunu görüyorum. Ya belediye işini iyi yapmayıp yeterli temizlik görevlisi istihdam etmemiştir ya da temizlik görevlisi işini düzgün yapmamaktadır. Bu meselenin bana olan yansıması işe bir adım moralsiz başlamama sebep olmuştur. Bu gibi çok sayıda sorunun birleşmesi ile birlikte işime odağımı kaybetmişimdir. Ben bir ihracatçıyım. İşimi düzgün yaparsam ülkeye döviz girecek ancak düzgün yapmazsam ne olacak? Ülkemizin insanı her işi hakkıyla yaparsa, üretici insanların sorunlarını çözen ürünler üretirse, muhasebeci doğru ve rekabetçi fiyatlar verebilirse, temizlik görevlisi sokakları pırıl pırıl ederse, bahçıvan güzel çiçekler yetiştirirse ve niceleri işini iyi yaparsa işte o zaman değerlerimiz artacaktır. Değeri artan bir toplumun emeği ve işçiliği kıymetli olacaktır.

Şimdi hepimiz kendi içimizden öz muhasebemizi yapalım. Telefon mu zararlı yoksa başkalarının hayatına burun sokmak mı? Herkes kendi hayatına sahip. Ya o ekranlardan bolluklar içinde yaşayanları izleyeceğiz ya da yaşamayı öğrenip, yaşayacağız. Mesele kafamızı telefondan kaldırmamak değil mesele o telefonda neler yapmamızdır.

Bu yazımı bilgi niteliğinde kabul etmenizi istemiyorum ancak amacım kuşkulanmanız ve her duyduğunuza ve her gördüğünüze inanmamanız. Bu noktada yapabileceğiniz tek bir şey kalıyor, araştırmacı olmak, verileri çok defa kıyaslayıp, analiz etmeden hayatınıza sokmamak. www.yenicizgihaber.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Azin Rakhtshah Arşivi