Mehmet İletmiş
SEÇİME DOĞRU 2
Yayınlanma:
Güncelleme:
Kaldı 40 gün. Seçimler yapılacak, yeni bir meclis yapısı ortaya çıkacak, birçok yeni vekilin rozet seçimlerini izleyecek, onların meclise verdiği özgeçmiş bilgilerinden tanımaya çalışacağız. İçlerinden bir kısmını akademik unvanlarından, faaliyet göstermiş oldukları bazı sivil toplum örgütlerinden, geçmiş yıllardaki çalışmalarından tanıyor olacağız zaten.
Beni asıl düşündüren, hatta belki de korkutan bir şey var, onu paylaşmak istedim öncelikle. Sadece meclis başkanlığına verecekleri ve kendilerinin kaleme aldıkları özgeçmişleri ile tanıyacağımız kişilerin çoğunlukta olmalarından korkuyorum. Hele birde bunlar rozet seçimleri sırasında sıradan metal rozetler yerine altın olanını seçerek medyanın gündemi olurlarsa korkum ve kaygım bir kat daha artar.
Zira ben onların kaç çocuk sahibi olduklarından, hangi arpalık kurumlardan beslenmiş türedi zenginlerden olduklarından ve yakalarına hangi madenden yapılmış rozet taktıklarından çok kafalarındaki birikimlerin neler olduğu ve ülke yönetimine neler katabileceği konular ile geçmiş yıllarda bu ülke ve yurttaşları için verdikleri herhangi bir emek ve mücadele olup olmadığı gibi hususlarda tanınıyor olmalarını yeğ tutarım.
Birkaç gündür, televizyon kanallarında, gazete sayfalarında bazılarının açıklamalarını görmekteyiz. Liderlerinin geçmiş zamanlarda yaptıkları konuşmalardan alıntı yapılan ezberlenmiş ve klişe olmuş hamasi söylemlerden başka bir ek cümleye rastlamadığım kimi adaylar gördüm. Kendisinin ne düşündüğü, neler vaat ettiğinden çok rakip gördüğü partinin ve adayların söylediklerine itiraz etmekten başka hiçbir şey söyle(ye)meyen adaylar gördüm.
Devlet olanaklarını kendi serveti gibi kullanan, devlet hizmetlerini kendisine kalmış mirastan harcıyormuş gibi anlatan, kendilerinden öncesini yok sayarak bu ülkenin kuruluş tarihini kendi var oldukları günmüş gibi ifade eden şişme bebekleri gördüm.
Altlarında benzinleri bizim vergilerimizden alınan makam araçlarını hala bırakmayanları, ellerinde tuttukları makamı seçim çalışmaları sırasında kendi özel mülkü veya serveti gibi kullanmaya devam edenleri, arkasına taktığı tutulmuş adamlarını amigo gibi yönlendirenleri, kendileri olmazsa bu ülkenin batacağı söylemlerine sığınan megalomanları gördüm.
Hele birde bu gibi adaylara kuyrukçuluk eden “devlet görevlileri” var ki asıl onları ve içinde bulundukları aczi gördüm. Aldıkları ödeneğin büyüklüğüne göre punto kullanan “besleme” basının “seçkin” temsilcilerini gördüm. İçim sızladı.
Yahu, bu devran bitmez, yapılan kötülükler ve yanlışlar bir gün yüzünüze vurulmaz, hesapları sorulmaz mı sanıyorsunuz? Eğer seçilemezseniz, bu gün hakkında en adi sözcüklerle atıp tuttuğunuz insanlarla karşılaşmayacak mısınız sanıyorsunuz? Yalanlarla dolu nutuklarınızı, yazılı ve sözlü beyanlarınızı bir gün biri çıkıp ta yüzünüze vurur diye hiç düşünmüyor musunuz?
Geçelim bunun öbür tarafına bakalım biraz da. Yani devlet olanaklarından yoksun, kendisi ve partisinin harcamaları ile faaliyet yürüten ve birçoğu ilk defa aday olmuş beyler ve hanımlara birkaç söz edelim.
Partileriniz seçim beyannamelerini açıkladılar. Liderleriniz bunları anlatabilmek için kendilerini paralıyorlar. Gidişattan hoşnut olmayan yurttaşlar, sivil toplum örgütleri ve sayısı çok az kalmış bazın organı ve mensupları asıl sizlerden bir şeyler bekliyor.
Adayı olduğunuz kentin ekonomik sorunları, ekolojik sorunları, sosyal ve kültürel sorunları neler, bunların çözümlerine dair önerileriniz var mı? Bunlara dair öncelikleriniz, işbirliği ve çözüm ortaklığına katacağınız toplumsal kesimler ile nasıl bağ kuracaksınız? Ankara’ya taşındığınızda temsil ettiğinizi ifade edeceğiniz kent insanınız ile bağınızı koparmadan nasıl bir çalışma yöntemi öngörüyorsunuz?
Adayı olduğunuz ve seçildiğinizde temsil edeceğiniz kent insanlarının beklentileri konusunda ve önceliklerinin neler olduğu hususunda yapılmış bir çalışmanız var mı? Hangi kesimlerin önerileri sizin için önceliklidir? Sizin bu konulara bakış açınız ve vizyonunuz nedir?
Bu ülkenin aklı başında ve özgür düşünen tüm insanları mensubu bulunduğunuz partilerin beyannamelerini iyi kötü dinlediler ve biliyorlar aslında. Siz kendi katabileceğiniz şeyleri, kendi birikiminiz ve deneyimlerinizi anlatın bize. Yani biz kimi ve niye seçeceğiz, bunu bilelim.
Geçen yazımızda iki sorumuz vardı. Biri seçim harcamalarınız ile ilgili, diğeri ise “kim için, kime rağmen vekilimiz olmaya adaysınız” diye. Ya benim yazımı okumamışsınız, ya da bu sorular sizi ilgilendirmemiş. Çünkü hiçbir adaydan veya “yakın” çevresinden tık çıkmadı. Sanmayın ki bu sorular tek başıma benim soruları. Aslında bu sorular bu kentte yaşayan ve beyinlerini gerçek anlamda kullanan bir yığın insanın sorusudur.
Hadi hanımlar ve beyler çalışın bakalım, seçilebilmek için. Sorular sizin neyinize?
Sevgili okuyucularım, yaklaşan 1 Mayısınızı şimdiden kutluyorum. Alanlarda buluşmak dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.