19 Şubat’ta kentimiz tarihi bir beraberliğe daha tanıklık etti. Büyük Reis geldi, kentimizin tüm renklerini bir araya getirdi, coşturdu ve gitti… 16 Nisan günü yapılacak referandumda Antep’ten çıkacak oyların her şeyi belirleyeceğini müjdeledi. Yeni Anayasa Türkiye’yi uçuracak, yatırımlar şaha kalkacak filan dedi. Zaten bunun ilk emareleri olarak ta 263 tesisin toplu açılışını yaptı. Ben başka bir ülkede yaşıyor olsam Ülkemin ne kadar ileri bir düzeye gelmiş olduğuna, başka bir kentte yaşıyor olsam da Antep’te devasa yatırımlar yapılmış olduğuna inanırdım herhalde. Kentimizden başlayayım. 263 tesisin toplu açılışının yapıldığı yazılıp çiziliyor. Rica ediyorum bu kenti idare edenlerden. Bu yatırımları ve tesisleri bize kazandıranlardan. Şu yapılan tesislerin nerelerde ve neler olduğuna dair bir bülten yayınlasınlar. Söz veriyorum kendi imkânlarımla gidip göreceğim. Bundan sonraki yazımda hepsini tek tek sıralayacağım. Kentimizde son bir yıl içerisinde benim bildiğim sadece bir stadyum yapıldı ve açıldı. İki oto sanayi sitesi ise zaten iki yıldır faaliyette. Şahinbey 3 etap Mavi kent konutları yine iki yıldır kullanılıyor. Başka da göze çarpan her hangi bir tesis göremiyorum. Beş on kavşağa trafik ışıklandırması yapıldı doğrudur. Şehrin içerisindeki asfalt alanların çoğuna yama yapıldı, doğrudur. Birkaç köyün camilerinin bakım ve onarımı yapılmıştır, doğrudur. Temeli atılan bir hastane inşaatı sürüyor, doğrudur. Onun dışında ya yıllardır kullandığımız binalardan ve yollardan söz ediliyor ise tabi buda doğrudur. Biz gelelim mitingin asıl sebebine. 16 Nisan referandumu için AKePe her ne kadar startını 25 Şubat’ta verecek ise de Reis bu işe öncesinde başladı. Önce Mersin ardından Kahramanmaraş ve Adıyaman mitingleri ve Antep. Ben bu açılış adlı mitinglerin referandum çalışması olduğu inancındayım. Yanıldığımı da pek sanmıyorum. Bu toplantılarda acaba şu yeni Anayasa ülkemize ne getirip ne götürecek diye anlatmalarını bekliyordum. Ama nafile. Hamaset nutukları ve şahlanacağız, uçacağız söylemlerinden başka bir şey duymuyoruz. Hakikaten ben mi önyargılıyım. O söylüyor da ben mi duymuyorum. Ya da anlayamıyorum diye çok merek ediyorum. Bu anayasa Türkiye’de hukuku nasıl işletecek. İşsizliğe ve yoksulluğa nasıl çare üretecek. Terörü nasıl bitirecek. Komşularımızla dostluğumuzu yeniden nasıl oluşturacak. Toplumda var olan ve her gün biraz daha körüklenen duygusal kırılmaların önüne nasıl geçecek. Yerle bir edilmiş eğitim sistemimizi nasıl yeniden inşa edecek. Tarafı olmadığımız Suriye savaşından nasıl kurtulacağız. Ölümlerin önünü nasıl alacağız. Demokrasimize neler katacak. Tüm dünyada zedelenmiş olan ulusal gururumuzu yeniden nasıl kazandıracak. İşçi kıyımlarını ve kadın cinayetlerini nasıl durduracak. Toplumsal barışı nasıl sağlayıp ulusal değerlerimizdeki kayıpları nasıl tamir edecek???? Mesela, tek adamlığa veya diktatörlüğe gidişin önünde engel olabilecek her hangi bir madde var mı? Çok övündüğümüz Milli iradeyi garantiye nasıl alacağız? Tabi ben bu devasa bütçeli ve taşımalı mitinglerde bunlara ve daha bunlara benzer birçok soruya cevap verilmesini beklerim. Yani benim günlük yaşamımda dünden daha iyi olan neyi getiriyor diye bakarım. Emeklinin aylığı, asgari ücretlinin maaşı, çiftçinin geliri, ücretlinin gündeliği artacak mı? Dünden daha özgür olacak mıyım mesela? Ülkem tüm dünyada saygın bir duruma gelecek mi? İşten atılma veya içeriye alınma kaygıları yaşamadan konuşabilecek, yazabilecek miyim? Cumhuriyetin bunca yıllık kazanımları korunabilecek mi? İşte bütün bunların cevabını verebilen bir Reis veya onun şürekâsı benden evet oyu alabilir. Tabi cevapları olumlu ise. Yani kendimizi gerçek anlamda güvende görürsek. Ülkemiz adına duyduğumuz kaygılarımız giderilirse. Ama ben bu soruları sorduğuma göre galiba tatmin olmuş değilim. Eee o halde ben niye HAYIR cı olmayayım. Dün AKePe ye oy vermiş olsa bile geleceği ve ülkesi için kafa yoran tüm yurttaşlarımız niye evet desin? Evet, Reis geldi ve gitti. Mecbur tutulan kamu çalışanlarının, taşınma yollu toplananların dışında bedava kumanyaya hücum için orada bulunanlara hitap etti ve gitti. Evet deyin gerisini bana bırakın demeye getirdi. Özgürce söyledi düşüncelerini. Ben de aynı hakkımı kullanarak HAYIR diyorum. Hadi bakalım hep beraber özgürce düşünmeye…