Necip fazıl kısakürek ve edebiyat‏

Şüphesiz bütün edebiyatçılar gibi Necip Fazıl Kısakürek için de çok şey konuşulup tartışıldı. Halen de öyle!.. Ama bir sanatçıyı eleştirip değerlendirirken; onu yetişmiş olduğu çevreye, inanç, gelenek ve aldığı kültüre göre değerlendirmek gerek. Sanat tarihi bize gösteriyor ki; hiçbir sanat ürünü birden bire ortaya çıkmadığı gibi, yoktan da var edilmemiştir. Her sanat toplumla birlikte yaşar ve gelişir. Aynı zamanda sanat, bütün insanlık tarihinin ortak eseridir. Bazı bölgelerde bir akım olarak başlasa bile bu, o sanat akımının orada doğduğu anlamını taşımaz. Ancak toplumlar sahip oldukları birikim ve deneylerini birlikte taşıdıkları için, sanat ve düşüncelerini de gittikleri her yere yayarlar.   Osmanlı toplumu bilim, sanat ve yenilikçi akımlarla ilk olarak tanzimat döneminde tanıştı. Roman ve şiirler ilk olarak bundan sonra bey konaklarından çıkarak, kahramanlarını halk arasından seçmeye başladılar... Cumhuriyetle birlikte  edebiyat alanında hızlı bir gelişme başladı. Avrupa ve özellikle de Fransız edebiyatının yeni akımları  kısa sürede Türkiye'yi de sardı. Bazı edebiyatçılar Avrupa'dan gelen bu yeni akımlardan etkilenirken, bazıları da eski geleneklerini sürdürdü. Bu aynı zamanda sanatçılar arasında kutuplaşmayı da ateşledi. Bu kutuplaşma genel anlamda gelenekçilerle,  yenilikçiler arasındaki tarz farkıydı. Gelenekçiler eski kalıplar içinde kaldılar. İktidarın ve egemen sınıfın kalemşörlüğünü yaparken, kendilerini geliştiremediler ve gizemli buldukları mistisizmin dalgaları içinde savrulup durdular! Yenilikçiler ise; eski alışkanlıklarından bir anda sıyrılıp çıkamadılar! Bir süre için eski ile yeninin çatışmasını yaşadılar. Sonra yavaş yavaş kendi tarzlarını buldular. Bir kısım edebiyatçılar Toplumcu Gerçekçiliği benimseyip halkın yanında yer alırken, bir kısmı da açıkça sosyetenin yanında yer alarak, halkın temsilcilerini küçümsedi.   Necip Fazıl Kısakürek, 24 yaşında yayınladığı ve ikinci kitabı olan "Kaldırımlar" adlı kitabı ile tanındı. Paris'te felsefe eğitimi gördü ve Fransızca öğrendi. Burada sezgici ve mistisizmin temsilcilerinden olan hocasının etkisinde kaldı. Daha sonraları o da çoğu edebiyatçılar gibi "bohem" yaşama tarzını seçti. Paris'te kumar, içki ve kadın düşkünü oldu. Bu yüzden Türkiye'den aldığı burs kesilince, parasızlıktan yurda dönmek zorunda kaldı. Ama bohem yaşam tarzına devam etti ve kumar masalarının aranılan ismi oldu. Necip Fazıl'ın yüzünde tik vardı ve bu yüzden çok komik duruma düşüyordu. 1934 yılında bazı arkadaşlarının tavsiyesi ile gerici bir şıha yönlendirilir. Şeyhin okuyup üflemesİ ile bir haftalığına iyileşir ve rahatsızlık tekrar nükseder! Ama Necip Fazıl şıhtan çok etkilenir ve bundan sonra onun iyi bir müridi olur... Bir çoklarına göre Necip Fazıl bu olaydan sonra ani değişime uğrar. Mina Urgan' ın ailesi Necip Fazıl ile çok yakın aile dostudur. Bu nedenle birbirlerini iyi tanımaktadırlar. Mina Urgan, isim babası da olan  şairi "Bir Dinozorun Anıları" adlı kitabında şöyle anlatmaktadır; "Necip Fazıl kumar tutkusunda sınır tanımazdı!"... " Eşref Şefik hastaymış; onu yoklamaya gelen Necip Fazıl'a bir miktar para vererek ilaç almaya yollamış. Necip Fazıl hemen alıp geleceğini söylemiş. Ama doğru kumarhaneye gitmiş ve sabahleyin eli boş dönmüş!" ... "Necip Fazıl'ın yüzsüz bir yanı vardı. Başkalarının evinde kendi evindeymiş gibi davranırdı... "Bir  cumartesi öğleyin yatılı okuldan dönünce, Necip Fazıl'ı yatağıma uzanmış buldum. Benim kırmızı sabahlığımı giymişti. Kıllı bacakları ortadaydı. Necip Fazıl ile hiç de terbiyeli bir kız çocuğu gibi davranmadığım için, "ulan bu ne hal?" dedim. Kılı  kıpırdamadan pişkin pişkin açıkladı:"... Mina Urgan bu kitabında, Necip Fazıl'ın ahlaki olmayan pek çok yönünü ortaya seriyor ve 1940 yıllarına doğru bütün arkadaşlar olarak onunla selamı sabahı kestiklerini söylüyor. Bunun yanında başka şairlerden aşırma da olsa iyi bir şair olduğunu itiraf ediyor.     (Sürecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Ercan Arşivi