MUSTAFA KAHYA İÇİN…

a2 20 Eylül 2014 günü Kahya’yı uğurladık. Türkiye’nin dört bir yanından Kahya’nın yoldaşları, arkadaşları ve dostları Ankara’da buluştular. Cenaze töreninden sonra Karşıyaka Mezarlığı’na gitmek için beklerken, iki kadın, -         Nedir bu kalabalık? diye sordular. -         Cenaze var. -         Kim ölmüş? -         Mustafa Kahya. O, sizin iyi yaşamanızı isteyen ve sizin için mücadele eden biriydi. -         Yazık olmuş -         Evet, onu tanıyanlar ve tanımayanlar için, ölümü çok yazık olan bir insan. Kahya’yı ilk 1993 yılında tanıdım. BSP ve ÖDP’nin kuruluşlarında birlikte yer aldık. ÖDP’den ayrıldıktan sonra SDP’nin kuruluş sürecini birlikte başlattık ve kuruluşunu sağladık. Partinin yönetim kurulu toplantılarında katıldığı etkinliklere ve toplantılara ilişkin bilgi verirken o anlatışı, o heyecanı… toplantıya kaç kişinin katıldığı, parti bayrağının nasıl yükseltildiğini ve sloganların atılışını anlatırken kendinizi orada hissederdiniz. 2007 yılında Diyarbakır milletvekili adaylığım sırasındaki çalışmalara katılmış ve daha önce Bismil’de öğretmenliği sırasında tanıdıklarını da çalışmalara katmıştı. Seçildikten sonra yine birlikte çalışmayı önermiş ve Meclis’te danışmanım olmasını istemiştim. Danışmanlık koşulları uymadı. Olamadı. Ama ben yine de birçok konuda kendisine danışmış, sokak ile parlamento çalışmalarını birleştirmeye çalışmıştık. Sonra, Kahya ve arkadaşlarının bir kısmı SDP’den ayrıldılar ve Sosyalist Parti, sonra da SYKP’nin kuruluşunda yer aldılar. Onun için bu ayrılıklar hep fiziki olmuştur. Yoldaşlarına karşı yüreği hiç yarılmamış, hiç kırılmamıştır. Dostlarına, yoldaşlarına karşı hep içten hep yürekten bağlı kalmıştır. Kahya başta Türk, Kürt, Ermeni olmak üzere tüm ezilen, emekçi halkların dostu oldu. Enternasyonalist bir devrimciydi. Kahya’ya çok benzettiğim bir yoldaşı da yine zamansız yitirmiştik. TSİP kurucusu ve MYK üyesi Veli Gürcan. O da ÖDP kuruluşunda yer almıştı. Her ikisi de devrim ve sosyalizm mücadelesinin emektarı, sade, engin gönüllü insanlardı. Nasıl yaşıyorlarsa öyle düşünmüş, nasıl düşünmüşlerse öyle yaşayan iki dosttu. İkisi de çok güçlü ajitatördü. Çünkü, dilleriyle değil adeta yürekleriyle konuşurlardı. Konuşurken davalarına, devrim ve sosyalizme olan inançları taşkın sular gibi coşar giderdi. Kahya ile aynı zamanda can yoldaşı Latife’yi ve bütün eylem ve etkinliklerin adeta sembolü olan kızı Rosa’yıda  aynı anda tanımıştım. Konukseverlerdir. Terasta o yoğun tartışmalara dostların arasında güneşin sofrasında katılmamış çok az insan vardır. Kahya’yı da daha önce devrim ve sosyalizmin şanlı yolunda yitirdiğimiz yoldaşların yanına uğurladık. Güle güle Kahya, seni tanımak, seninle dost olmak, seninle yürümek heyecan ve onur vericiydi. Eksikliğini hep duyacağım. Cesaretin ve davaya bağlılığın genç yoldaşlar için de her zaman yol gösterici olacaktır. Özlediğin ve uğruna yaşamını yitirdiğin bir dünya ve ülke mücadelesi kesintisiz sürecektir. Rahat uyu…    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akın Birdal Arşivi