Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Kadınlarımız...
Yayınlanma:
Güncelleme:
Önümüzde yine bir 8 Mart var. Dünya Emekçi Kadınlar Günüdür 8 Mart. Bu günde Emekçi kadınlarımızın sorunları ortaya konur. Kadın Erkek arasındaki eşitsizlikler bir kez daha gündeme gelir.
Ülkemizde son yıllarda kadın cinayetlerinde büyük artış, kadınlarımızın ne kadar zorda olduğunu hepimize gösteriyor. 2008 yılında 80 kadın kadın cinayetlerinde hayatını kaybederken, 2018 yılında bu sayı 440'a çıkmış.
2015 yılında Özgecan Aslan'ın Mersin'de katledilmesiyle tüm ülke gündemine oturan kadın cinayetleri şimdi yalnızca üçüncü sayfa haberi olabiliyor. Çevremizde de kadına saldırıları görüyoruz.
Yakın zamanda gazetemiz Yeniçizgi’nin çalışanı olan Bekir ve Aysel arkadaşlarımızın biricik kızları FERAY ŞAHİN'i Mersinde bir kadın cinayetine kurban verdik. Katil zanlısı delilleri kararttığı halde bu konu üzerine durulmadı. Adli Tıp raporları dikkate alınmadı.
Sevgili Feray'ın katili 5 yıl üç ay ceza ile kurtuldu ve tahliye edildi. Baştan kasten adam öldürme olarak açılan davada, karar bilinçli taksirle adam öldürmek olarak verildi. Dava şu anda temyiz aşamasında. Pek çok dava aynı şekilde, kadınlarımız hem koruyamıyor. Hem de kadın cinayetlerini önleyecek önlemler alınmıyor. Gidererek artan cinayetler zaten bunun göstergesi.
Cumhuriyetimizin başından beri kadın haklarında ileriye doğru hamleler yapıldı. Son 20 yılda kadınları geri plana iten uygulamalar hayata geçirilmeye başlandı. Okullarda kızlar ve erkeler ayrılmaya başlandı. Teneffüs saatlerinde kızlar öne bahçeye, erkekler arka bahçeye çıkartılmaya başladı. Kız ve erkeğin aynı sırda oturmasına izin verilmez oldu. Bizim öğrenciliğimizde öğretmenler özellikle kız ve erkekleri yan yana oturturdu. Din bahane edilerek kız erkek ayrımı yapılması son yıllarda daha da arttı. Kendine din adamı diyen bazıları, hamile kadının sokağa çıkmaması gerektiğini söyledi. Kız çocuklarından tahrik olma konusunda açıklamalar yapıldı. Kadın sokağa, yanında yalnızca erkek var iken çıkabilir diyenler oldu.
Tüm bunlar kadını yalnızca cinsel obje olarak gören ortaçağcı anlayıştır. Bu anlayışlara karşı durmak gerek. Hayatın her alanında kadın erkek birlikteliğinin olması gerekir. İnsanlık tarihine şöyle bir baktığımızda on milyonlarca yıl kadın erkek eşitliğinin olduğu bir sınıfsız toplum düzeninde yaşamışız.
Yalnızca son 5 bin yıldır sınıflı toplum düzeninde yaşıyoruz. İnsan soyu olarak bizlerin kalıtsal özellikleri daha çok annemizden gelir.
Ne yapmak gerek?
Annemiz, kız kardeşlerimiz, eşimiz ve kız çocuklarımız için Laik toplum düzenini eksiksiz uygulamak gerek.
Özellikle bilimsel, demokratik ve laik bir eğitim anlayışını eğitimde hayat geçirmek gerek. Kadınlarımızın hakları için kadın erkek ele birlikte bir mücadele içinde olmalıyız.
ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.