Doğan Atmaca
İstiklalci Türk Bey'i!..
İstiklalci Türk Bey'i!..
Başlıktan anlaşılacağı gibi ilk akla gelen ve tartışmasız herkes tarafından kabul ve saygı görmüş "Milli Şair" Mehmed Akif Ersoy'. Lisans yıllarımın en keyifli dönemlerini merhum Akif okumaları ile geçirmek, onun çizgisini bir karakter olarak benimsemek bir edebiyat öğrencisi için bulunmaz bir nimettir. Anlatılmaz, yaşanır denebilecek kadar büyük bir şahsiyet. Hayatını; vatan sevgisi, "vatan hasreti", duygularını adeta kusarcasına haykıran bir şair kimliği, sosyolog, veteriner, gazeteci, istihbaratçı, siyasetçi yönleri ile bir adım önde tutan, ve buna layık bir gençlik tasavvur eden Mehmed Akif….
Akif'siz bir Milli Edebiyat, Akif'siz Milli Mücadele dönemi ve yine Akif'siz bir 20.yy, her yönü ile bu toplumda duygusal bir eksiklik oluşturur. Tembelliğe karşı çalışmayı, ümitsizliğe karşı ümidi, medeniyete karşı insaniyeti, ihtilafa (ayrılık) karşı ittihadı (Birliği) savunur. Milletçe mücadele dönemindeki felaketleri şu sözler ile dile getirir: "Felaketin başı, hiç şüphe yok ki cehaletimizdir". Bu sözler dönemin yanlış politikalarını ısrarla topluma mal eden, basiretsiz yönetici tayfası ve buna sessiz kalan din kisvesi altındaki yobazlardır.
Şiirlerini de bu minvalde kaleme merhum Akif, özellikle Müslümanım diyen birçok aydının hedefi olmuştur. Halbuki;
Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem
Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım
Derken vatan hasretinin içinde açtığı yaraları tasavvur ediyordu.
Çöz de Ya Rab yükümün kördüğüm olmuş bağını
Bana çok görme ilahi bir avuç toprağını
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
Günler şu heyûlâyı da elbet silecektir
Rahmetle anılmak Ebediyet budur amma
Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir
Dizeleri, yaşadığı hayatın ızdırabını kimsenin bilemeyeceğini, vatan toprağı ile bütünleşince bu ızdırabın sonlanacağını;
Cihan alt üst olurken seyre daldın durdun da
Bugün bir serseri derbeder kaldın kendi yurdunda
Gençliğin vurdumduymaz lakayt yaşam tarzını,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize
Fikri kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize
Girmeden millete tefrika düşman giremez
Toplu vurursa yürekler onu top sindiremez
Ayrlıkçı düşünceler yerine birleştirici seslenişler;
Fransız’ın nesi var? bir fuhuşu bir ilhadı
Kapıştı bunları yirminci asrın evladı
Ya Almanın nesi var? Zevki okşayan birası
Unuttu ayranı bunağa döndü kahrolası
Dizeleri ile Kozmopolit ahlaka karşı, İslam ahlakını;
Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek
Şüheda gövdesi bir baksana dağlar taşlar
O rüku olmasa dünyada eğilmez başlar
Buradaki "Asım" on sekiz yaşındaki bir genç kadar dinamik, yetmiş yaşındaki bir ihtiyar kadar tecrübeli ve olaylara çok yönlü yaklaşabilen profildir.
Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem!!
Ecdada ve tarihe sımsıkı bağlı;
Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor!
Daha bıyıkları terlememiş Çanakkale'de şehit olan çocukları ve daha nice örnekleri… Ordunun Duası, Bülbül, Köse İmam, İstiklal Marşı'na girmiyorum bile…
Tüm bunlar, her tarafından millilik dökülen, gençliğinde vatanı için ailesinden, yaşlılığında ise ailesi için vatanından mahrum kalan bir şahsiyetin öyküsüdür. Yaşadığı hayat, eserlerinden daha üstün, daha omurgalıdır. Ülke topraklarında Türkçü görünen kimselerden daha Türkçü, İslam yaşadığını söyleyenlerden daha İslamcı, Batının, ilim ve fenni dışındaki her ahlakı topluma aşılamış aydınlardan daha aydındır. Parti adamı değil, dava adamı; yalaka değil yenilikçi ve tarihi dokulara sıkı sıkıya bağlı, ikiyüzlülüğün lügatında olmadığı bir ızdırab adamı…. Onun duruşunu en derin şekilde ifade eden dizeleri ise;
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu!
Bu topraklara istiklal bilincini aşılayan Merhum Akif ve onun izinden gidenlere selam olsun!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.