14 yıldan beri yaşadıklarımız, düşünen, sorgulayan, gerçek demokrasiden, özgürlüklerden yana olanları ciddice yıprattı. Bu yaşımıza değin birçok iktidarla tanıştık, zorluklarını yaşadık, ama bu iktidara benzeyenini görmedik. Bu iktidarı tanımlamak çok zor. İktidarda kalmak için her şeyi, her çılgınlığı yapabilen bir zihniyete, güce sahipler. Demokrasi diye diye geldiğimiz konum Ortadoğu ülkelerinin konumu. Onlar Arap Baharı'nın sancılarını yaşarken biz onlardan ders almıyor, onların yaşadıkları duruma doğru sürükleniyoruz.. Karartılan ekranlar, susturulan radyolar, halkın iradesini hiçe sayıp, belediyelere el koymalar, seçilmişleri içeri almalar, darbeyi fırsata dönüştürüp eğitimcileri, memurları, esnafı, kendisine ters gelen herkesi mağdur etmeler... Çıkarları için basit, sıradan senaryoları filme dönüştürmeler.. Tüm bunları yaşarken, yıllardan beri kirli, acımasız bir savaş da gündemdeyken hiçbir olumsuzluk yokmuşcasına açık olan kanallardan her akşam besleme medyadan ya da kendilerine biat edenlerin koro halinde BAŞKANLIK( padişahlık) çığırtkanlığını izlemeye zorlanıyoruz. Arada onlara muhalif bir iki kişi de olmasa, çıldıracağız. Her partiden temsilci olurken kasıtlı olarak milyonların temsilcileri HDP'den kimse olmuyor. Çağıramıyorlar, ekranlardan göstermiyorlar. Halkın uyutulması gerekiyor. Muhalif olanlar da korka korka konuşuyor. Hatta biri: "Buradan çıktıktan sonra tutuklanıp, tutuklanmayacağımı kim garantileyebilir ." diye de kaygılarını belirtti. Başkanlık, padişahlık sadece bir kişinin ihtirası, özlemi için gündeme getiriliyor. Zaten başkan. Biz bu sistemi değil, iskandinav demokrasisini istiyoruz. Başımıza ne geldiyse demokrasiden uzaklaştığımız zaman geldi.