"Avrupa bizi kıskanıyor. “Keşke bu cümle gerçek olsaydı. Yalan. Hem de okkalı yalan!
Zaman zaman halkla buluşuyor, onları evlerinde ziyaret ediyoruz. Ziyaret ettiklerimiz genellikle Antep'in çevre semtlerinde oturan hemşehirlilerimiz.1990 'larda köylerini terk etmek zorunda kalan Kürt aileler. Bu aileler tam anlamıyla dram yaşıyorlar. Mutsuzlar. Yoksullar. Baskı altındalar. Hastalar. Evlerinde engelli çocukları var. Kirli hava soluyorlar. Yeşile hasretler. Temiz, bakımlı sokak, cadde, mahalle, semtten yoksunlar. Çocuklarını okutamıyorlar. Çocukları uyuşturucu batağında debeleniyor. İyi beslenemiyorlar, işsizler, açlar...
Kadınlar ne kendi dillerinde eğitilmiş ne de resmi dil olan dille. Çocukken evlendirilmişler. Evlilik kararını büyükleri vermiş. Ya amcaoğlu ya dayıoğlu ya da halaoğlu eşleri olmuş. Anneliğin ne olduğunu bilmeden kucaklarına çocuklarını almışlar.. Çocuk havale geçirmiş, ateşi yükselmiş doktora götürememiş ya da eğitimsizlikten, annelik bilincinin eksikliğinden çocuk engelli olmuş. Gittiğimiz bazı evlerde engelli çocukları gördüğümde, bu çocukların ne suçu vardı? Neden anne babalar bu kadar erken evlendirildiler, türünden soruları hem kendime soruyor hem de yanıtlıyorum. Eğitimsizlik, cehalet, yoksulluk, önyargılar, baskılar, ötekileştirmeler vb. durumlar insanlarımızı mahvetmiş.
Bizi yönetenler olumsuzluklar, sorunlarla ilgili kalıcı çözümler üreteceklerine sorunları iyice büyütüyor, içinden çıkılmaz hale getiriyorlar.. Utanmasalar, İran'da, Yemen'de, Suudi Arabistan'da olduğu gibi çocukla çocuğu evlendirecek, sayısız hasta, engelli çocuk üretecek, sormayan, sorgulamayan nesiller sayesinde de saraylarında saltanat sürecekler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.