BEKİR ŞAHİN / ALMANYA Bugünkü yazımda dünyanın çoğu ülkesinde insanları bünyesinde barındıran Almanya'daki çevre ve tarihi yerlere olan duyarlılık, yabancıların sorunsuz hayat kurduğu ve yerel ve genel seçimler gibi dikkatimi çeken bazı kısımları sizinle paylaşacağım. Almanya'daki belediyelerin ve siyasilerin ne seçim dönemlerinde, ne de diğer normal dönemlerde Türkiye'deki gibi cadde, yol, sokak ve kavşak gibi yerlerde reklam panolarında yada bina cephelerinde çevre kirliliği yaratan ne bir reklam nede tanıtımlarını göremezsiniz. Almanya'daki seçimlerin varlığından kimsenin ruhu bile duymuyor. Yalnızca seçim döneminde adaylar posterlerini A3 boyutunda hazırlayıp aydınlatma direklerine bağlar, başkaca bir süsleme, bir anons benzer bir kirlilik göremezsiniz. Propaganda ancak bu kadardır. Kimse kimseyi rahatsız etmez seçim arabaları hazırlayıp çevreyi rahatsız etme; cadde ve sokaklara parti bayrakları ya da aday resimleri ile süsleme (kirletme) gibi bir olumsuzlukları yoktur. Seçmen kağıdı gelenler kendilerine uygun olan bir saatte gidip sıra beklemeden oylarını kullanıp işine ya da evine dönüyor. Miting, yol kapatmak gibi olumsuzluklar hiç yok. Sonuçta halkı rahatsız eden, yaşama, çalışmaya, ekonomiye zarar veren bir seçim çalışması yoktur. Her ne yapılıyorsa herkesin yaşam hakkına saygı duyularak yapılıyor. Hele hele saygı, nezaket güler yüz Almanlarda oldukça yaygın. Bu özelliklerinden dolayı olmalı ki bugün Almanya'da dünyanın hemen her ülkesinde insan gelip yerleşmiş, hem yaşıyor hem de Almanya'nın ekonomisine katkı sunuyor. Bu sistem ya da uygulama Türkiye'de neden olmasın, yada niçin olmuyor? Türkiye'deki başta siyasi anlayış ve onun  uzantıları insanları Türk-Kürt-Ermeni, Alevi-Sünni ayrımı ile bölüp parçalamak ve huzuru bozmak adına bilerek yada bilmeyerek ötekileştirirken, etnik ayrımcılığın kök saldığı hatta giderek güçlendiği Türkiye'de, başka ülkelerden kim gelirde iş kurup yaşam sürer ki. Evet, Türkiye tüm kültürleri içerisinde barındırma özverisini başarırsa, belki de bir takım gelişmelerin önünü de açmış olur. Almanya'da tarihi yapıları ile dikkat çeken Kralların boy boy heykellerinin ve resimlerinin duvarlara kazınıp süslendiği, devası yapılı kiliselerin bulunduğu bu yüzdende turistlerin yoğunluklu olarak gidip geldiği Dresden şehri ve çevresindeki Pirna ve burada dağın tepesindeki Festung Königstein Kalesi gerçekten görmeye değer yer. Cadde ve sokaklar gibi bu tarihi yerlerin temizliği, içerisindeki malzemelerin bakımı ve temizliği de oldukça dikkat çekiyor. Şehir yapılarının planlı olması, trafik lambaları, yol işaretleri, yön levhaları tramvayın yoğunluklu olarak sürekli çalışması, toplu taşıma araçlarının 24 saatlik hizmeti  her şeyin insan yaşamını kolaylaştırmaya dönük olması ne kadar güzel. PİRAN VE SIRADA STADT DOHNA Çek Cumhuriyeti sınırındaki Almanya'nın Pirna şehri ve oraya bağlı Stadt Dohna da bir süre kaldım. Bu sırada Stadt Dohna Belediye Başkanı Ralf Müller'i, tesadüf Pikniks Döner'de yemek yerken tanıştım. yanında ne bir koruma nede başka bir güvenlikçi kimse yoktu yalnızca bir arkadaşı vardı. Bizim belediye başkanları korumasız ise bir yere adım atmaz. Bizi güler yüzle karşılayan belediye başkanı ile ayak üstü kısa bir sohbet etme imkan buldum. Yanımdaki Pikniks Döner'in sahibi kardeşim Cengiz ve arkadaşı Erdoğan bey, benim belediye başkanı ile görüşmemde tercümanlık yaptılar. Yeni Çizgi Gazetemizi ve internetteki sayfamızı inceleyen Hıristiyan Demokrat Partili (CDU) belediye başkanı Ralf Müller beğenisini ifade etti. Birlikte fotoğraf çektirip sıcak ilgisini nezaketini gösterdi. Aynı zamanda şehirle ilgili izlenimlerimi gördüğüm sorun ve eksikleri okumak istediğini ifade etti. Bir dahaki sefer sayın belediye başkanına misafir olduğumda daha ayrıntılı bir röportaj yapacağım. Belediye Başkanı Ralf Müller'i, Türkiye'de, Gaziantep'e davet ettim. Stadt Dohna şehri Dresden ya da Pirna kadar büyük değil, ancak her şey kuralı ile işliyor. Hele hele yan yana büyük marketlerin olması dikkatimi çekti. Büyük otomobil firmalarının servisleri vb. işyerlerinin bulunduğu bir yer, yol ve kaldırımlar tertemiz. Etrafta çöp bulamazsınız. Fakat haftanın belli günlerinde çöpler alındığı için bazı çöp yığılmaları dikkatimi çekti. Şu saydığım güzelliklerin yanında onun bir çirkinlik, kötü bir görüntü olduğunu söylemem gerekir. İhtiyaç var mı bilmiyorum, zabıta ve polis gibi güvenlik anlamında yetersizlik gördüm. Ancak kavga, dövüş ya da daha kötü bir olumsuzluk ile karlaşmadım. Ağaçlık ve yeşil örtünün yoğunluğu zaten başka bir güzellik katıyor oraya. Real başta olmak üzere birçok büyük marketin bulunması, hatta yan yana olmaları Almanların midesine ne kadar düşkün olduğunu gösterse de, güzel bir şey. Ayrıca yapıların düzgünlüğü, yüksek binaların fazla olmaması, şişe şeklinde hatta yılan gibi eğik, büzük yolların olmaması  şehir yaşamını kolaylaştıran etkenler arasında geliyor. Sağlık, eğitim, spor ve kültürel faaliyetler anlamında eksikler var mı, orasını fazla göremedim. Kimse kimseyi izlemiyor, dinlemiyor, hakaret, küfür gibi saygısızlık ve rahatsız edici bir olumsuzluk, istisnalar hariç rastlamadım. Eskiden yabancı düşmanı dazlakları ile ünlü olan bu bölgede onları da göremedim. Alman halk onları dışlamış galiba, etrafta yoklar. Dolayısıyla yabancı düşmanlığına da rastlamamak ayrıca önemliydi. En önemlisi de insanlarının merhaba, teşekkür ederim, hoşça kalın vb. ifadeleri güzel olan önemli özelliklerinin başında geliyordu. Sonuç olarak, her ülkede evrensel dil, kültür ve yaşam hayat bulursa o zaman insanlar kendi yurtlarında daha mutlu ve huzurlu yaşam bulur ve insanlığa daha güzel katkılar sunar. Almanya bunun en güzel örneğini sergiliyor. Irkçı ve dinci bir yaşam insanlığın en büyük düşmanıdır.