Atiye Okay
Dünya Engelliler Günü
Yayınlanma:
Güncelleme:
Dünyada bir milyardan fazla engelli insan varmış. Türkiye’de de 10 milyondan fazla vatandaşımız ne yazık ki engelli. Bu durum da ülkelerin eğitim düzeyi, insan haklarına verdiği önem ve ülkelerin gelişmişmiş ya da geri kalmışlığıyla doğru orantılı.
Bizim bölgemizde akraba evliliklerinin çokça yapılması da en önemli etmenlerden biri. Olumsuz genler birleşince çocuk engelli dünyaya geliyor. Annelerin bilinçsiz oluşu, yanlış ,eksik beslenmesi, hamileyken gelişigüzel ilaç kullanması, sigara, içki vb. içmesi de bu durumu tetikliyor. En çok da trafik kazaları, savaşlar, patlamalar bu olumsuz duruma neden oluyor.
Yıllar önce bir öğrencimden duyduklarım hala beni üzer. Öğrencimin annesi Siverek'in bir köyünden. Türkçe bilmiyor. Erkek kardeşinin yanına Ankara'ya gidiyor. Rahatsız. Öğrencimin annesi kardeşi tarafından doktora götürülüyor. .Doktor : " Hamile misiniz ?" diye sorduğunda öğrencimin annesi "Hayır." yanıtını veriyor. Kardeşinden utandığı için doğruyu söylemiyor. Doktorun verdiği ilaçları da kullanıyor. Aylar sonra dünyaya getirdiği oğlan çocuğu engelli oluyor. Bilinçli olsa hamile olduğunu söyler, doktor da ona göre ilaç verirdi. İlaç tanımını, özelliklerini içeren ilaç kutularındaki yazıda kullanılan dilin ağır oluşu da büyük bir açmaz. Türkçe bilen bile doğru dürüst bir şey anlamıyor. Hele de anadili Kürtçe olanlarla doktorlar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle kim bilir kaç insan yanlış tedaviye mazhar olmuştur.
Yakın zamanda gittiğim Paris'te yüksekçe bir tepeye ( Ressamlar Meydanı ya da Tepesi) asansörle çıkmamız çok yerindeydi. Çıkarken de İnerken de asansör kullanabiliyorsunuz. Amaç vatandaşın yaşamını kolaylaştırmak. Kadınlara okuma yazma kursu verdiğim dönemde bir öğrencim engelliydi. Bu öğrencim 32 yaşında engelli arabasına kavuşmuş ve dışarıya çıkmıştı. Bunu fırsat bilip, kendisine okuma yazma öğrettim. Bu öğrencimin ağabeyi de engelliydi.Bir ara Almanya'da kalmışlar. Alman Hükümeti her gün engelli olan öğrencimin ağabeyini evlerine gelip almış ve okula götürüp eğitmiş ve tekrar evine getirmiş. Türkiye'de dünyaya gelen öğrencim de 32 yaşında sokağa çıkmış ve benim gönüllü verdiğim kurs sayesinde okuma yazmayı öğrenmiş, değişik insanlarla tanışmıştı.
Sosyal Devlet olmak için bizim Almanya'dan ne eksiğimiz var? Vergilerimizi adilce, hakça toplar, halka eşitçe dağıtır ve insanlarımızı eğitir, bilinçlendirirsek, ne sağlıklı görünenlerimiz engelli olur ne de engelli olanlarımız kendini itilmiş hisseder.
YETER!
Yine malum yapılara teslim edilen yoksul halkın çocuklarının feci şekilde yok edilmesiyle karşı karşıyayız. Kız çocukları okusun diyoruz, ne kız çocuklarımıza ne de erkek çocuklarımıza ciddice sahip çıkabiliyoruz. Ya malum yurtlarda yavrularımız tecavüze uğruyorlar ya da cayır cayır yanıyorlar.
Bir ülkede yanlı tutumlar, adam kayırmalar, rüşvet, yolsuzluk olursa, ciddi, doğru, yansız denetimler de olmaz. Hazırlanan raporlar yapay olur. Yapay olunca da bu tür felaketler sık sık görülür. Hala yetkililer suskun ve bu yurtta kalan kız öğrenci sayısını bile net olarak söyleyemiyorlar.
Halkın vergilerini kendi ihtiraslarınıza harcamayı bırakıp, halkın yoksul çocuklarına modern, çağdaş okullar, yurtlar yapıp, bazılarının himayesinden kurtarın.!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.